Alışkanlık mıdır nedir bilmem, ama genelde bardağın dolu tarafından bakar, yan gelir yatarız…
              Ticaretle uğraşıp çok uzun süre devam edemeyen işletmelerin, batma sebeplerine baktığımızda, hep bir rehavet, nasıl olsa müşteri geliyor, gelmeye de devam edecek rahatlığı görülmektedir. Sistemi oturmuş, işi tıkırında olan bir işletme sahibi bile, günde bir müşteri kaybetse, yılda 365 müşteri eder. Bu rakamı birkaç katıyla çarptığınızda, o işletmenin iflas etmemesi mümkün değildir…
            Esnaf işyerine sahip çıkmasa ve çalıştırdığı elaman art niyetli olursa, o iş yeri fazla ayakta kalamaz…
Siyasette de bu böyledir. Kendinizi çok güçlü hissettiğiniz bir anda, yerle bir olabilirsiniz. Veya kendinize rakip bile görmediğiniz bir parti, bakmışınız sessiz çoğunluğun desteğini alarak sizleri ezip geçmiştir…
Siyasette de, aday tüm teşkilatına sahip olmaz ise, kimileri güya adaya çalışmak adına, kırar, döker, küstürür ve yerle bir eder…
                Gelinen noktaya baktığımızda, hiçbir partinin durumu olağanüstü iyi gözükmemekte, hiçbir parti ben aldım bitirdim deme lüksü taşımamaktadır…
               Bu seçimde en şanslı parti MHP gözüküyor olsa da, Ak Partide ikinci sırayı adayı olan Nurettin Aras, aile desteğini tam olarak arkasına alamasa da, eskiden kalma, birçok insanı Ak Parti saflarında bulundurmakta, çalıştırmakta, köy ve mahalle gezilerine katılmakta ve hatta bire bir ev gezileri düzenlemektedir… Yani bu durum Azeri oylarının kısmen de olsa,  Ak Partiye gidişini kolaylaştırırken, Azeri’nin ağır ağabeyleri, aksakalları maalesef ki meydana çıkmamaktadırlar…
                Zira yaşanan bu gelişme, CHP adayı Ekber Taner’i de hareketlendirmiştir. AKP 2. Sıra adayı Nurettin Aras seçim çalışmalarına katılıncaya kadar, seçim arabası bile çıkarmayan CHP, şimdilerde seçime iyiden iyiye asılmış, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Iğdır ziyaretiyle birlikte de çalışmalarını hızlandırdıkları görülmüştür…
              Dediğim gibi hiçbir parti vekilliğini çantada keklik görmesin. Üç beş kuruş peşine düşenlerin size 500-1000 oy getirdik gibi safsatasına inanmasın. Herkes yaptığı siyasete reel baksın... Seçmeni, taraftarı kandırdığı gibi, kendi de yalanına inanmasın…
               Azeri oylarının omurgası kaydığından, herkes Azeri oyları üzerinde hesap yapabiliyor. Bu söylem belki gururunuzu incitecek, belki durup bir an olsun kendinizi dinlemenize vesile olacak, belki öz eleştiri yaparak, benimde şu eksiğim var deyip hakkı iade edeceğiz… Ama bu hesaplar yapılırken, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacaktır…    
               Her partide, her toplulukta, her zümrede benlik duygusu taşıyan bir dünya insan vardır. Benlik düşüncesinin olduğu yerde, ne inanç kalır, ne birlik kalır, ne de toplumsal hareket kalır…
               Sözüm ona, Bardağın hep dolu tarafına bakarak çok şey kaybettiğimizi maalesef ki göremiyoruz. Oysa boşu doldurmakla uğraşmak, doluyu dolu tutmaktan daha kolaydır…
               Dolu bardak her sarsıntıda biraz boşalır. Boş ise hiçbir sarsıntıda varlığını kaybetmez. Boş bardağı olan doldurmak için sürekli bir çaba içinde olur. Dolu bardak sahibi ise rehavete kapılıp adam seçmeye başlar… Nasıl olsa ben işi garantilemişim hatası ile ne yapacağını şaşırır… 
               Siyaset uzun soluklu bir yoldur. Bu yola giren aday, her söze kulak verir, ama en son sözü kendisi söyler… Sözü başkasının ağzında olan veya böyle bir imaj sergileyen aday asla muvaffak olamaz…

Tweet