Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “ Iğdır’dan Milletvekili olmamasına üzüldüm” ifadesi dün yaygın basında geniş yer buldu…
         Ülke genelinde gerçekten ciddi bir oy oranı ile tekrar iktidara gelen Erdoğan, Iğdır, Tunceli ve Hakkari’de        Milletvekili çıkaramamalarının sebebinin araştırılması için talimat verdiğini ve kendisinin de bazı görüşmeler yapacağını gurup toplantısında ifade etmişlerdir… 
           Sayın Başbakan kendince haklı, CHP’nin, MHP’nin ve DTP’nin tüm kalelerinde Milletvekili çıkarmış, ülkenin tamamına yakının da birinci parti olmuştur…  Doğal olarak Milletvekili çıkaramadığı üç il, özelliklede 22 Temmuz 2007’de Milletvekili çıkarmış olmasına rağmen, ülke genelinde en güçlü olduğu bir dönemde, Iğdır’dan Milletvekili çıkaramamasını mutlaka sorgulayacaktır.
              Sayın Başbakan bana kalırsa ilk sorguyu genel merkezinde yapmalı…
Her ilde aday belirlemede olağanüstü hassas davranan Ak Parti, kabul etmek gerekir ki Iğdır’da hassas davranmamıştır… 
               Yaşar Akkuş kötü bir insan değildir. Ancak Iğdır’la çokta bütünleşmiş bir aday da sayılmazdı.  Hakeza ikinci sıra adayı da yanlış bir tercihti.  Aday adaylığı için müracaat eden Mahmut Şek, Ferhat Akkuş, Ferdi Turan, Ömer Armağan, Yusuf Arslan isimleri görmezden gelinmemeliydi…  Zira temayülden en çok oyu da Ferdi Turan almıştı…
               Ak Parti 12 Haziran seçimlerinde Kürt kökenli aday koymasına rağmen, hedef kitle olarak Azeri Türklerine yoğunlaşmıştı… İkinci sıra adayı Nurettin Aras’ı öne çıkarmış, ikinci sıra adayı birinci sıra adayına oy ister bir pozisyon üstlenmişti…  Bu durum iki dönemdir üst üste yenilgi yaşayan ve temsil hakkını kaybeden Azeri Türkleri tarafından ciddi tepkiye yol açmış ve MHP’de daha çok kenetlenmelerini sağlamıştır…
           Hakeza Yaşar Akkuş seçmenden oy isterken, oy verin iki sıfır yapalım dediğinde, hem Azeri Türkleri sıcak bakmamış, hem de, Kürt oylarının kaybına neden olmuştur…
             Şöyle ki; Kürt seçmen 22 Temmuz 2007 yılında Azeri Türklerinin Dörde bölünmesini bir fırsat olarak değerlendirmiş, oyları eşit kullanarak hem Ak Parti adayının seçilmesini sağlamış, hem de Bağımsız adayın kazanmasını sağlamıştı… 12 Haziran öncesi Azeri Türklerinden çok ciddi oy alacağız sloganı ile meydanlara çıkan Ak Parti adaylarının bu söylemleri Azeri Türklerini kızdırmış, Kürt halkı nasıl olsa Ak Parti Azeri Türklerinden oy alarak kazanacak, bizim oylarımızla da Nurettin Aras kazanmasın diyerekten daha az oy vermişlerdir… Doğal olarak Azeri Türkleri de bizde bölünmeyeceğiz demiş ve MHP etrafında kenetlenmişlerdir…
              Yani evdeki hesaplar Ak Parti için çarşıya uymamıştır…
              Seçim sonrası Sayın Başbakan böyle düşünüyor da, Iğdır halkı ne düşünüyor acaba?  
                Iğdır halkı 4 yıl Iğdır’a yatırım gelmeyecek, iktidar nimetlerinden yararlanamayacağız, keşke iktidardan bir milletvekili seçilseydi gibi sözler etseler de, Aslında demek istedikleri şuydu: “Ak Parti genel merkezi bizi duymalıydı… Toplumun istemediği adayları göstermemeliydi… Hitap gücü olan, etkileyici, mahallinde yaşayanlardan birisi aday olmalıydı.” Demeye getiriyorlar. Bu sebeplerden ötürüde 3. Parti olduğunu söylemek mümkündür…
               Ak Parti dışarıdan bakıldığında Iğdır’da DTP’nin rakibi bir parti olarak gözükmektedir… 9 yıldır da bu görüntü devam ettirilmektedir… 3 dönem milletvekili adayı hep Kürt halkından tercih edildi. 9 yıldır il başkanlığı hep Kürt’e verildi. Yönetimde istisnalar hariç genelde Kürt halkı ön plana çıkarıldı. Ak Partide görünüp oyunu DTP’ye verenlerin sayısı da az değildi. Nitekim 29 Mart seçiminde Nurettin Aras Ak Partiden aday olduğunda Kürt seçmen 500 oy anca verdi… Dolayısıyla şapka çıkarıp hesap yapacak olursak, öz eleştiri yapmamız gerekir diye düşünüyorum. 
                   12 Haziran seçiminde Azeri Türkleri 3 binin üzerinde Ak Partiye oy vermiştir. Ama bu oylar adaylara göre değil, Başbakana göre verilmiştir. Bununda böyle bilinmesi gerekmektedir…
                      Sözüm ona, Irkçılık haramdır iddiasıyla yola çıkıp, ırkçılık yapmak doğru değildir…
                     Şimdilerde Başbakan’ın gurup toplantısında yaptığı açıklamanın ardından, günahkâr arayarak dedikodu yapan ve “Azeriler bizi sattılar, oy vermediler” gibi söz söylemek, yakışıksız ve doğru olmayan sözlerdir…
                     Ak Parti nimetlerinin her türlüsünden yararlanan, müdür olan, kariyer sahibi olan, iş adamı olan kaç kişi 29 Mart seçiminde partisinin yanında durmuş oy vermiştir. 29 Mart’ı bırakalım, 12 Haziran seçiminde Ak Parti kurmaylarından kaç kişi var gücüyle adayına çalışmıştır?
                     Bu eleştiriler yapılmazken, suçlu olarak direk Azeri Türklerini göstermenin altında muammada aranır, art niyette…

Tweet