Zaman zaman tahammül sınırlarının ötesinde bir aymazlık, seviyesizlik, çukurluk ötesi salyalı çorbacıların tacizine maruz kalırız… 
           Şikâyet etmiyorum…
           Sadece üzülüyorum. Bir kişinin menfaati için bir memleketin, bir topluluğun menfaatini hiçe saymamızı bekleyen kişilik özürlüsü, sözde siyaset taciri veya tacirlerinin küstahça, alçakça, aşağılık bir şekilde internet üzerinden sözlü tacizde bulunması, o kişilerin acizliğini ve de basitliğini göstermektedir…
          Harbiden basit insanlarsınız…
          Herkesi kendiniz gibi satılık mal görüyorsunuz. Onursuzluğunuzu, el öpmelerinizi, genelde var olan bir olgu olarak algılıyorsunuz. Oysa sizin gibi sünepelerin bu toplumdan çok daha önceden silinip atılması gerekirdi, geçte olsa bunu halk olarak yaptık… Sülük gibi yapıştığınız bu halkın yakasından sizi yine halk söküp attı…
         Doğaldır, maması elinden alınan çocuk gibi feryat figan edişiniz… Feryat ederek kendinize yeniden yer aralayacağınızı sanıyorsunuz, ama biliniz ki yanılıyorsunuz. Bu halk bu saatten sonra artık sizlere ne itibar eder, ne de başköşeye yerleşmeniz için buyur eder…
       Sanal kabadayılar…
       Kimin elini öpe öpe oralara geldiğinizi unuttunuz sanırım…
       El öpmek moda olmuş, kimi sokak da el öpüyor, kimi kapalı kapılar ardında…
       Kimi yemeklerde buluşup günah çıkarıyor, kimi ne oldum deliliği ile sözde toplumun birlik ve bütünlüğü adına anlamsız başlar eğiyor…
      Vefasızlığın bu kadarı olsa olsa sizin gibi siyasetçi geçinenlerde olur… 
       Vefasızlık insanlarda alışkanlık haline getirildi. Hiç kimse vefalı olayım derdinde değil, yerimi sağlamlaştırayım, çevremi genişleteyim, menfaatimi artırayım derdinde… Sizin için birilerine düşmanca bakılıyormuş kime ne!... Sizin için insanlar birbiriyle konuşmuyormuş kime ne!... Bumudur mertlik, delikanlılık, ahde vefa... Bumudur sizin insanlığınız…
         Siyasi oluşumlar maalesef ki insanlar arasında ki ayrışmayı doğuran önemli unsurlardan biridir… Hırs, ihtiras, bencillik ve kişiliksizlik bir araya geldiğinde toplumsal hadiselerin tümü bir tarafa itilir, kişilerin egoları, çıkarları öne çıkar…
          ‘Ben varsam herkes var, ben yoksam varsın gerisi ne olacaksa olsun…’ Lüks kamaralarda oturan bir gurup sözde adaycıklar hep bana derler… Sen olmuyorsun, olamıyorsun, olamazsın diyenlere de akıllarınca tepki koyuyorlar… Diyorlar ki: “Fikir beyan etmeyeceksin, ediyorsan da, beni öne çıkaran fikir beyan edeceksin…” Peki, güzel kardeşim sen kimsin, Kadir gecesi gökten zembille mi indin?. Senden başka bu memleketin değerleri, yetenekli erleri, kabiliyetli gençleri yok mudur?
Sanal kabadayılar, hem de öyle bir kabadayı ki, ağızları lağım kokan kabadayılar… Nefesleri 1.200 Km. öteden insanı rahatsız eden kabadayılar…
           Durun bakalım gün doğmadan neler doğarmış, kimin nasıl bir hesabı var onu zaman açık ve seçik gösterecektir…
           Yüce Rabbim ne diyor; ‘İftira eden kişi kardeşinin etini yemiş gibi olur’. Kardeş eti yiyen insanında ağzı lağım çukuru gibi kokar. Allah bizi kardeş eti yiyenlerden etmesin.
           Sevgili okuyucularım, beğenirsiniz, beğenmezsiniz bilmem… Şu sıralar 57. yaşını kutlayan Yeşil Iğdır            Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliğini ve başyazarlığını yapmaktayım… Yeşil Iğdır geleneğinden hiç taviz vermedim. Halkı mutlaka dinledim. Bölgemizde yaşayan Azeri ve Kürt gerçeğinin bilincinde dengeli yazılar yazdım. Yerine göre eleştirdim, ama kimseyi haksız yere eleştirip kul hakkı almadım… İftira etmedim, iftira edenleri Allah’a havale ettim, ama cevabını da verdim…
           Bu yazımı bana sanalda söz diyen kişiye cevap olarak nitelendirmeyin, bu bir durum tespiti yapmak adına yazılmış bir yazıdır. Cevap yazısı için biraz beklemek gerekiyor… Dediğim gibi zaman her şeyin ilacıdır. Günü geldiğinde kaçacak delik arayanları sizlerle paylaşacağımdan emin olabilirsiniz…

Tweet