İran’ın Güney Azerbaycan bölgesinde yaşayan Türklerin güya bağımsızlığı internet üzerinde tartışılan en yoğun konulardan birisidir… 
              Malumunuz üzere Irak, Tunus, Libya, Suriye, Yemen ve Bahreyn’de halk ayaklanmaları başlamış, diktatör liderler devrilmiş veya devrilmeye çalışılmış ve yerine sözde demokrasi getirecek olan ABD ve Batı emrindeki yönetimler kurdurulmaya çalışılmıştır… 
               ABD ve İsrail’in asıl hedef aldığı İran’da yıllardır süre gelen, yaratılmak istenen kargaşa, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde dış güçlerinde desteği ile Tahran’da iktidara karşı suni bir ayrılıkçı ayaklanma yaratılmaya çalışıldı… 
Tahran’da meydana gelen seçim sonrası itiraz gösterileri Tahran’la sınırlı kalmış, tüm çabalara rağmen Tebriz bu olayların içine çekilememiştir…
                Hüseyin Musevi taraftarlarının birkaç gün sürdürdüğü eylemler, ısrarla Tebriz merkezli Türkler tarafından da başlatılması arzulanmaktaydı. İran’da yaşayan Azeri Türkleri yaşanan bu olaylara ilgisiz kalmış, ABD ve İsrail ajanlarının tüm çabalarını boşa çıkaran Türk’ler dış destekli muhalefete destek vermemişlerdir… 
                Eğer ki Musevi destekçilerinin gösterisi Tebriz’den başlayacak olsaydı, bu İran için hiçte hoş olmayacak manzaraların ortaya çıkmasına neden olacaktı… İran’da yaşayan Azeri Türkleri vatanlarına ihanet etmemiş, Şehriyar yurduna, şer güçlerin ayak basmasına razılık göstermemişlerdir… 
                Bölgede iki büyük devletten birisi İran’dır… Türkiye ile İran arasında resmi bir dostluk var… Bundan rahatsız olan ABD, İsrail ve batı, son Füze Rampası olayıyla bu dostluğu bozmayı amaçlamış, sözde koruma kalkanı Füze rampalarının Diyarbakır iline kurulması kararlaştırılmıştır…
               Neden Karadeniz veya Doğu değil de, özellikle Güneydoğu?
               Nedeni basit, kurulacak olan füze rampası esasta İsrail’i İran’dan koruyacak olması münasebetiyle kurulmaktadır…     Diyarbakır da o istikamette olduğu için rampalar oraya kurulmaktadır…
               Bölgenin iki büyük devleti Türkiye ve İran’ın bir şekilde hem birbirine düşürülmesi gerekiyor, hem de, güçlerinin kırılıp, bölünüp parçalanması gerekiyor ki, bölgede emperyalistler hegemonyalarını devam ettirebilsinler… Bu iş için en uygun zemin İran gerçeği Türkler, Türkiye gerçeği Kürtlerdir… İşte bu hassas noktalara çalışan ve kötü emellerini bu halklar üzerinden gerçekleştirmeyi amaçlayan ABD-İsrail ve Batı, bölgede oluşturdukları ateş çemberinin içine önce İran’ı, sonra da Türkiye’yi çekmeyi hedefliyorlar… 
              Türk Milliyetçiliği sloganları ile gündem yaratmaya çalışan ve bu bağlamda İran’ın Azerbaycan bölgesinde ki Azeri Türklerini ayaklandırmaya yönelik çalışmalar yürüten dış güçler, Libya, Suriye vs. ülkelerde yaptıkları gibi halkı sosyal paylaşım siteleri üzerinden örgütlemeye çalışmaktadırlar…
              Bana yazan, beni İran savunucusu gördükleri için şaşıran değerli okurlarıma açık yüreklilikle seslenmek istiyorum…
Ben İran savunucusu değilim. Ben doğruları savunuyorum. İran’ın yaşayacağı bir kargaşanın bana zararı var, faydası yoktur… Olaya mezhepselde bakmıyorum. Düz mantıkla gördüğümü net olarak ifade ediyorum.
Elbette ki ötesinde gönül bağı kurulur, dini açıdan yaklaşımda içtenlik olur. Ancak bu husus, İran’da yaratılmaya çalışılan yapay olayların tamamen dışında bir durumdur… Öncelikli olarak bölgede huzurun hâkim olması açısından, Şeytan’ın yardımcısı biz olmamamız gerektiğini vurgulamak istiyorum…
               Sizde biliyorsunuz, bende biliyorum ki, İran’da yaşayan 30-35 milyon olduğu iddia edilen Azeri Türk’ü ülkelerinden ayrılmak düşüncesinde değillerdir. İran’ın en kritik yerlerinde görev almış, devlet yapılanmasında hiçbir şekilde dışlanmamış,  Türkiye’deki Kürtler gibi devletin en üst makamlarında, en etkin görevlerde bulunmaktadırlar… Bu haseple İran coğrafyasının tamamı zaten Türklerindir…
Önemli olan niyettir. 
            Güney Azerbaycan mevzusunu gündeme taşıyan değerli arkadaşların asıl niyetleri Türklerin bağımsızlığımı, yoksa İran’ın bölünüp parçalanması mı?
Umarım sonumuz hayır olur…

Tweet