İki hafdadır güneşi görmüyoruz. Iğdır’ın üzerine çöken sis bulutları ve kirli hava içimizi karattı... Nefes alamıyoruz artık… Yetkililerden, ilgililerden doğal gaz istiyoruz... Yoksa çok değil 3-5 yıla hepimiz kanser olacağız... 
           Yıllardır Iğdır’ın acı kaderlerinden birisi soluduğumuz hava, içtiğimiz sudur…  Bir yanda Medzamor santralinin yarattığı zehirli gaz sıkıntısı, diğer yanda her gün nüfusu giderek artan Iğdır’ın hava kirliliği…
            Bu bizim kaderimiz olmamalıdır. İçtiğimiz su arsenikli, yani zehirli, yani yavaş yavaş öldüren bir suyu tüketiyoruz… Diğer yandan fakir fukaraya dağıttığımız yardım kömürlerinin kükürt ve sis oranı yüksek, yani en kalitesiz kömürü yardım amaçlı dağıtıyoruz ve bu da bizi zehirliyor…
Kanalizasyon şebekemiz sıkıntılı, şehrin birçok bölgesinde kanalizasyon iyi çalışmadığından koku çevreyi ciddi manada rahatsız ediyor… Bazen taşıp bahçeye, yola ve apartmanların bodrumuna doluyor…
             İki haftadan fazladır Iğdır halkı güneşi görmüş değildir… Her evde solunum yolları ile ilgili mutlaka bir hasta var. Kar yağmadığı için hava toz ve sis bulutları ile kaplanmış durumda, nefes alınamıyor artık, sokakta gezinen insanlar ağızlarını atkıları, eşarpları ile kapatarak kötü havayı solumamaya çalışıyorlar…
           Ancak bu tedbirlerin çokta işe yaradığını söyleyemeyiz. Çünkü hastaneler bunun kanıtı, üst solunum yolları ve göğüs hastalıkları şikâyeti ile hastaneye başvuran kişi sayısı bir hayli fazla… Iğdır’da bu sorunu iktidarı, muhalefeti, mülki erkânı, görevlisi, görevsizi herkes yaşıyor. Ancak konunun halli için kimseden yüksek sesle bir tepki duyulmuyor…
           Kaderimize razılık göstermemeliyiz. Yani bu işin çözümü için ne gerekiyorsa yapılmalıdır… İktidar bize oy verseniz biz gereğini yaparız dememeli, muhalefet ben muhalefetteyim beni ilgilendirmez dememelidir.!
           Zehirli suyu hepimiz içiyor, zehirli havayı hepimiz soluyoruz… El birliği yapmalı, insanca yaşamanın koşulları elde edilmelidir…
Iğdır Belediyesi 2012 yılında Su, Kanalizasyon ve Doğalgaz şebekesini yapmak için ihale hazırlığı yapıyormuş diye duydum… Şayet böyle bir proje hayata geçirilir ve Iğdır’ın üç önemli sorunu bir çırpıda halledilirse, Iğdır kurtarılmış olur. Aksi halde Iğdır yaşanmaz hale gelir…
Öncelikle nefsi ve siyasi bakışımızı gözden geçirmeli, halkın sandığa tecelli eden iradesine saygı duymalıyız… Belediye başkanlığı koltuğunda kim oturursa otursun devlet olarak toplumun tamamını ilgilendiren bu sorunun çözümü noktasında el birliği yapmalı, sorunu kısa yoldan çözüme kavuşturmalıyız…
              Doğal Gaz Iğdır’ın hemen girişine kadar gelmiş, şehir içi dağıtım şebekesinin çekilmesini beklemektedir. Bir masrafı iki, üç yapmanın bir manası yoktur. Yollarımız kazılacak, kaldırımlar kırılacaksa bir kerelik olmalıdır.
             Belediyecilikte şöyle bir kural hakim kılınmıştır. Üst yapı görselliğe hitap ettiği için işbaşına gelen belediye başkanları genelde üst yapıyla ilgilenir, alt yapıya kimse el sürmek istemez. Iğdır’da bu durum tamamen farklılaşmıştır. Halk asıl sorunun yer altı yatırımı olduğunu biliyor, hangi babayiğit kazmayı yer altına vuracak olursa, Iğdır’ın gerçek sorununu da o halletmiş olacaktır…
             Havayı hepimiz soluyoruz, suyu hepimiz içiyor ve kullanıyoruz, Doğal Gaz medeniyetin bir göstergesi, temizliğin simgesi, daha ucuz ısınma ve enerji tasarrufu sağlayan, havamızın temizlenmesindeki en büyük etken olarak gördüğümüz ve yine hepimiz için önemli olan bir doğal güzelliktir…

Tweet