Cabbar ŞIKTAŞ Milli Şef, Efsane Hüsnü Bingöl
Tarih : 2012-01-13
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



            Bir arkadaşın tavsiyesi üzerine kısa adı MİT, yani Milli İstihbarat Teşkilatı’nın hazırlayıp kendi sitelerinde sundukları ve 5 video’dan oluşan belgeseli seyrettiğimde çok mutlu oldum…
              Ben doğmadan Iğdır’da yaşamını yitirmiş olan, ancak efsanesi henüz konuşulan Milli Şef Hüsnü Bingöl’ü bu belgeselle daha yakından tanımış oldum…

              Çocukluğumuzdan günümüze hep onun hikâyeleri ile büyüdük, kimi onu Rusya’da görmüş, kimi İran’da, Ermenistan onun at koşturduğu mekânmış, casusların korkulu rüyası, vatan hainlerinin baş belasıymış… Nerede ne zaman kimin karşısına çakacağı belli olmazmış… Rahmetli Babam H. Salih Şıktaş şöyle anlatırdı Hüsnü beyi…

           “Kimse onun sırrını çözemez, kimseyle sırrını paylaşmaz, yardım dileyenlerin her zaman yardımına koşarmış… Tek başına kurduğu teşkilatla bölgeyi avucunun içinde tutan, bir yere bir görevli gönderdiğinde kendi de peşinden onu takip eden bir yapıya sahipmiş…  İhaneti affetmeyen, cezasızda bırakmayan bir yapısı varmış…”
Merhum Hüsnü beyle ilgili o kadar çok şey anlatılmıştır ki, 06-Ocak-1955 yılında hayata gözlerini kapamış olsa da, günümüze kadar efsanesi süregelmiştir…

            Kısacası gerçek bir devlet adamıymış, gerektiğinde devletinin şefkatini göstermiş, gerektiğinde ise ihaneti affetmeyip cezasını oracıkta kesmiştir...  Mitin http://www.mit.gov.tr/husnu_bingol_html adresinde gösterime  sunduğu videoyu izlediğimde anlatılanların ne kadar doğru olduğuna bir kez daha şahit oldum.  Anlatımı ve hazırlanışı ile mükemmel olan videodan ötürü MİT teşkilatına teşekkür ediyorum…

           Merhum Hüsnü beyin unutulmadığını, efsanenin daha doğru tanıtılmasına yardımcı olunduğu kanaatindeyim…
             KİMİ İŞ YAPAR, KİMİ LAF YAPAR
             Türkiye’de Azerbaycan ismiyle kurulu yüzlerle ifade edilen dernek bulunmaktadır…
              Gönülden çalışanları tenzih ederim… Ama çoğu sadece klasör içerisinde ve dolapta duran derneklerdir…  Birçoğu da tüm faaliyetlerini Azerbaycan hükümetinin gözüne girebilmek için, yapmacık bir takım faaliyet icra etmekten öte faaliyet icra etmemektedirler…
                Dünya genelinde bulunan belki bine yakın derneğin çalışması, etkinliği, Ermeni Diasporasının sadece Fransa’dakinin gücü ve etkinliği kadar değildir…
                Ermenilerin dünya üzerindeki nüfusları çok az olmasına rağmen örgütlü  ve kayda değer çalışmaları, en son Fransa örneğinde de olduğu gibi ses getirmektedir… 
               Türkiye’nin dünya üzerinde zaten bir Diaspora teşkilatı bulunmamaktadır. Dışişlerimizin resmi olarak böyle bir çalışması da maalesef ki yoktur.
           Ancak, Azerbaycan’ın var olan Diaspora çalışmaları da üzülerek ifade edeyim ki, mahalle bazında etkinlik, mahalle bazında var oluş sergilemektedirler…
               Amaca ulaşmak sadece kendimizi göstermekten ibaret olmamalıdır.
SURİYE OLAYI TAMAMEN SİYASİ
            Suriye olayı sık, sık gündeme getiriliyor… Şunu bilmenizi isterim ki geceyle gündüz nasıl haksa, Suriye olayı da Arap baharının bir parçası olarak o kadar haktır… Bölgede engel olarak görülen bir ülke olduğu için yıkılması talimatı  verilmiştir… 
              Kimse öteye beriye çekmesin, lam cim de edip, yok Suriye halkını katlediyormuş, yok bilmem demokrasi yokmuş, hikâyesi okumasın… Irak’a götürülen demokrasiyi gördük… Saddam iktidarı boyunca bir milyon insanı katlederken, ABD ve müttefiklerinin getirdiği demokrasi sayesinde(!) birkaç yılda bir milyondan fazla insanın öldü, ülke parçalandı ve halende bombalar patlamaktadır…
           Peki, sorarım sizlere, Güneydoğuda devlet var mı? Güneydoğunun birçok vilayetinin şehir merkezi de dâhil Asker, Polis sokağa çıkabiliyor mu?
              Kendi içimize de bakalım lütfen…  Gerçeklerimizle yüzleşelim…  Vatanımız dediğimiz bölgelerde elimizi kolumuzu sallayarak dolaşamıyoruz…
               Bayrağımızın dalgalandığı her yerde bizim varlığımız sadece kışlalarımız, karakollarımız değil mi? Rüyalar âleminde, bulutların üzerinde gezinmeyi bırakalım… Sahaya inelim, misakı milli sınırlarını dolaşalım bakalım güvendeyiz, değilsek onu tartışalım.

  1. CENK ASLANTÜRK 2012-01-13 14:09:57

    BU YAZI, AŞAĞIDAN YUKARI OKUNMALI<br />İŞTE GERÇEK BU DEMELİ<br /><br />Sevgili Hemşehrilerim, Türkiye ne haldedir bilinmeli. Ankara'da TV TV bağırmakla ülke yönetilmez. Rakamları şişirmekle ekonomide büyüme olmaz. Ülke giderek bölünüyor, halkımız giderek yoksullaşıyor. Yakın bir zamanda Birleşmiş Milletler'e muhtaç hale gelme durumumuz var. <br />Ey Iğdırlı Hemşehrilerim, tarih boyunca din elden gitmedi ve de gitmez. Ancak böyle giderse halkın onuru ve de bu büyük devletimiz elden gidebilir.<br />Önce Atatürk'e saldıracak sonra da ülkeyi parçalayarak ABD'ye muhtaç duruma düşrecekler.<br />Cabbar Bey'in sahaya inelim, sınırları dolşalım sözü, bir duyarlı olma bir sahiplenme önerisidir.<br />Elbette ki, duyarlı olanlara...<br />Başını kaldırıp da ülkesine ve de halkına gerçekçi olarak bakanlara....<br />Yazık oluyor ülkemize yazık!..<br />SELAM YEŞİLIĞDIR OKURLARINA

  2. Cemil Balamir 2012-01-18 09:55:11

    Doğruya doğru... <br />Önce değerlerimiz ,sonra ciğerlerimiz sökülecek...<br />Cabbar Bey, vatan ve millet sevgisini çelikleştiren nice değerlerimiz yavaş yavaş silinerek kimliğimiz yok edilecek gibi. Mesela 19 Mayıs Bayramı gibi... Her halde yakında Nevruz Bayramı da yasaklanır...<br />Oysa bu coğrafya, Türk ataların şereflice yaşadığı topraklardır.<br />Bizler niye her bölgeye rahatça giremez olduk acaba?<br />Niye üretimden düşüp sadece beton yol, beteon tünel, beton binalar yapıyoruz acaba? Yabancı malların civatasını sıkarak satmak ihracat artışı mıdır? Toprağımızı ekmemek zenginlik işi midir? Cenk arkadaşa katılıyorum. ürettiğimiz değerler de gidiyor. milli değerlerimiz de... Hem bölünüyor, hem de yoksullaşıyoruz. Omurlu ve onurlu gazetecilere ihtiyaç var.<br />Yoksa bu körlük ve sağırlık ile ancak şakşakçı bir nesil yetişir.<br />Sizin ve Cenk gibi Iğdırlılar iyi ki var, selamlar<br />Cemil BALAMİR

  3. GÜRBÜZ ALKAZAKJ 2012-03-04 11:57:16

    Binbaşı Hüsnü Şıhlı Bingöl.<br />1892- 1955<br />Babası ABDÜLKERİM bey Azerbaycan ın Gazah ilçesinde doğmuş. çar ordusunda uzun yıllar çeşitli görevlerde bulunarak liyakat madalyası kazanmış. Ama Türk ü Türk e kırdırmak isteyen çar yönetiminin oyununa gelmeyerek Mülkiye nazırı kardeşi şamil beyi de alarak Osmanlıya sığınmış tarihe 93 harbi diye geçen 1877-78 Osmanlı, Rus savaşında Osmanlı saflarında Rusya ya karşı kahramanca savaşmıştır Hüsnü bey ile birlikte beş kardeşi harp okuluna yazılmış ve savaşın başlaması ile birlikte hepsi, cepheye sürülmüştü. Üç kardeşi<br /> Kurtuluş savaşında şehit düştü. Birinci dünya savaşı başladığında Harbiye de daha toy bir öğrenciydi. Birinci dünya savaşı ve ardından kurtuluş savaşı onu bir çok cephede pişirmiş. Tam bir asker gibi bükülmez bileği korku ürkü bilmez yüreği ile destanlaştırmıştı. Savaşın bitiminde bütün ülkelerde olduğu gibi gizli istihbarata ihtiyaç vardı. Çünkü İngiliz i, Fransız ı, Amerika sı ve Rusya sı Anadolu topraklarında Türlü entrikalar ve oyunlar tezgahlıyordu. Onların oyununu bozacak ve tedbirler alacak bir teşkilat kuruldu MAH. Daha sonra MİT teşkilatı adını alan bu teşkilata Bölgeyi ve bölge insanını iyi bilen insanlara ihtiyaç vardı. Hüsnü bey ısrarla bu göreve önerilince 20 yıl orduda çeşitli cephelerde savaştıktan sonra 1932 yılında Iğdır a atanır. Iğdır çeşitli ülkelerden göçmenlerin getirilerek yerleştirildiği bir yerdi bu yüzden o göçmenlerin içerisinde sayısızca ajan da içimize sızmış oluyordu. Hüsnü bey, kurduğu dostluklar, üstün zeka ve kabiliyeti ile kısa sürede ajanların korkulu rüyası haline geldi. Onu ortadan kaldırmak için Sovyetler birliği türlü vaatlerle ona suikastlar tertiplese de bunu başaramadılar. Düşmanların oyunlarını o var olduğu süre içerisinde hep boşa çıkardı. 23 yıl ığdırda Milli emniyet Müfettişi olarak hizmet verdi 1955 yılına kadar Iğdır bölgesindeki türlü etnik gurupları dostça yaşamını sağlayan Hüsnü bey. Ölümünden sonra bu bölge insanlarında ayrılıklar, kamplaşmalar baş gösterdi. Onun sağladığı başarıyı ondan sonra gelenler yürütemediği için uzun yıllar bu bölgede kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Bu gün bile Azeri si, Kürdü Göçmeni ile onu hayırla yad ederler.<br />Hüsnü bey Kafkasya dan göçüp Hınıs a gelen Mehmet ağa Güner in kızı münevver hanımla evlendi bu evliliğinden üç kızı dünyaya geldi Fazilet, Şükran Müjgan, Fazilet daha çocuk ken<br />Vefat etti. Şükran ve müjgan İstanbul da yaşamakta ve hiç evlenmediler.

  4. meziyet Gökçe 2012-05-18 20:11:36

    Hüsnü Bıngöl akrabamız.Okuyunca hemgurulandım,hem de hüzünlendim.Zira büyüklerimimden o hikayeyi dinleyerek büyüdüm.Bu gerçek onurlu vatan hikayelerini dinleyerek büyümenin verdiği milli şuru taşıdımızdan ötürü de ,memleketin haline daha çok üzülüyoruz.Çünkü 93 harbinde Ruslara karşı,1. Dünya Savaşına kadar aile büyük kayıplar vermiş,acılar yaşamış.Kardeşi Yüzbaşı rütbesiyle doğu cephesinde savaşırken esir düşmüş.Ağrının Sarıdoğn köyündeki evlerine heryıl İstanbuldan yazları gelirlerdi.SonbaHARDA iSTANBULA DÖNERDİ.Çocuktum,tam idrak edemiyordum ozaman.Oysa ne büyük değerlere sahipmişiz meğer.Karşılıksız çıkarsız vatanı sevmesini öğretti o gerçek hikayeler bize.

  5. bunyamin savur 2014-03-04 01:02:01

    Yüce ve kahraman Türk Milletine özellikle onun kıyamete kadar koruyucusu Milli İstihbaratına hizmet eden bütün büyüklerin tanıtılması için Tv dizi filmlerine ihtiyaç vardır.Hatta çok geç kalınmıştır.Çocuklarımızın bunları izleyerek Milli şuurların ruhanileşmesinin mutlaka sağlanması lazımdır.Hüsnü Şıhlı Bingöl Komutanımızın ve saygıdeğer bu büyüğümüzün ruhu şad olsun Peygamber efendimizin Himmeti Bütün güzide teşkilatımızın hizmet edenlerinin üzerine olsun Allahımız istihbaratımızı açık tutsun Vatanımız Millemiz Var olsun Saygılarımla

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.