Cabbar ŞIKTAŞ Çıra Işığında Muhabbet Vardı
Tarih : 2012-02-14
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



 

Çok değil bundan 50 yıl önce, elektrik yoktu, TV yoktu, Radyo köyün ya ağasında olurdu, ya da muhtarında, iletişim aracı hiç yok, ulaşım aracı yok gibiydi… Mum, Çıra ışığında oturan aileler birbirileri ile sohbet eder, (Nağıllar) masallar anlatırlardı…

İnsanlar çok şeyleri ve de alternatifleri olmadığı için mutluydular… Kimsenin lokantada oturup yemek seçme, araba değiştirme, ütüsüz pantolon giymeme gibi bir derdi yoktu… Kara lastik bulan şanslı, çarık giyen neşeliydi…

Binlercesi doktor yüzü görmeden yaşamını yitirmişti, Kalbi ağrıyanda, midesi ağrıyanda kısacası iç hastalığı olan her insan “üreyim ağrıyor” der hastalığının adını koyardı… Öldüğünde de rahmetlinin “üreyi ağrıyordu” denilirdi… Ürek derken, Kalp kastedilirdi…

Kim bilir belki Kalp krizi geçirmişti, belki kanserdi, belki midesinde ülser vardı… Kimsenin bu hastalıklardan haberi bile yoktu… Tek bilinen ve de korkulan hastalık vebaydı…

Yokluk ve kıtlık dönemlerinde hayat zordu… Ben o zorluğu pek yaşamadım ama benim Babam-Annem çilenin en hasını yaşadılar… Ekmek bulamadıkları, aç yattıkları günleri anlatırlardı… Annem, Rahmetli amcalarımın önünde konuşamaz, saygıda kusur etmez, çocuklarını sevemediklerini anlatırdı…

Aile bağları teknolojinin olmadığı yıllarda daha sıkıymış, akrabalar birbirilerinin evlerini ziyaret eder, akşam sohbetlerinde mutlaka bir eve toplanır, kış aylarında Tandır damlarında oturur, tandırın içine ayaklarını sallayarak ısınmaya çalışırlarmış…

Evleri küçük olsa da, gönülleri büyükmüş… Sofraları zengin olmasa da, kuru ekmeklerini paylaşacak kadar mertlikleri varmış…

Devir değişti, teknoloji inanılmaz düzeyde ilerledi… Sanal ortamlar insanları birbirinden kopardı. Tokalaşmalar sanalda, sosyal paylaşım sitelerinde yapılır oldu… Aileler evlerinde birbirileri ile katıldıkları sosyal paylaşım sitelerinde sohbet eder oldular…

Bilgisayar kullanmasını bilen her insan, gününün büyük bir bölümünü sanal âlemde geçirmekte, internette sörf yaparak hayata dair yeni bilgiler edinmeye çalışmaktadırlar…

Kimi interneti bilgi edinmek için kullanırken, kimi sohbet etmek, vakit öldürmek, yeni bir şeyler görebilmek için kullanmaktadırlar… Sohbetlerin tamamına yakını görmeyen kişiler arasında geçmekte, tartışmalar sınırsız insanların okuyabileceği platformlarda tartışılmaktadır…

Şüphesiz ki teknoloji harika bir şey, son yüzyılın mucizesi internet hayatı inanılmaz derecede kolaylaştırmıştır… Ancak kendini fazla kaptıranlar toplumdan, toplumsal davranışlardan, toplumsal birlikteliklerden uzaklaşmakta, hayatı sadece sanal âlem ile sınırlandırmaktadır…

Elbette kimse yıllar öncesindeki gibi sıkıntılı süreçlerde yaşamak istemez, ancak gelişen ve her gün kendini yenileyen teknolojiye de kendimizi fazlaca kaptırmamalıyız…

Çocuklarımızla karşılıklı sohbet etmeliyiz. Arkadaşlarımızla halka açık mekânlarda oturabilmeli, temas kurabilmeli, dertleşmeli, hasret gidermeliyiz… Sanal âlemde göstereceğimiz tebessüm, gerçekte kahkahaya dönüşmeli… Üzüldüğümüzü yakınlarımız görmeli, dertlerimizi paylaşmalıdırlar…

Sanal dünya, soyut dünyadır…

Fazla kapılmayalım istiyorum…

{fsend}

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.