Hani bazen konuşmak ister insan, kelimeleri boğazında düğümlenir. Yutkunmak ister, kuruyan ağzında yutacak tükürük kalmamıştır…  Sesi tutulur, dudakları titrer, ağlamaklı olur ve yine konuşamaz insan…
Beden diliyle meramını anlatmaya çalışır, hıçkırıklar ona da müsaade etmez… Çaresiz, kimsesiz, yalnız hisseder kendini… İçindeki isyanı haykırmak ister, avazı çıktığı kadar… Ciğerleri parçalanıncaya kadar bağırmak ve meramını, yaşadığı haksızlığı, uğradığı katliamı duyurmak ister insanlığa, ama gücü yetmez…
İşte o çaresizliğin adı HOCALI’dır…
1992 yılında, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Ermeniler tarafından acımasızca katledilen Hocalı sakinlerinin feryatları arşı inletiyordu… Fakat dünya kamuoyu bu feryatları duymazdan geliyor, umursamıyordu…
Genç, yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden binlercesi katledildi. Evleri yakılıp, yıkılmış, kaçıp canlarını kurtarmaya çalışanların büyük çoğunluğu donarak yaşamını yitirmişti… Dünyanın gözleri önünde yaşanan bu vahşete sözde demokrasi düşkünleri kayıtsız kalmış, insanlıktan bihaber Ermeni ve Rus askerleri çirkin yüzlerini Hocalı’da bir kez daha ortaya koymuşlardı…
Toprağa düşen masum çocuklar, kutsalımız kadınlar, dokunulmazlarımız yaşlılar ve günahsız gencecik fidanlar acımasız barbarlar tarafından katlediliyorlardı… 
Rus destekli Ermeniler, Azerbaycan’a en zayıf olduğu bir anda saldırmış Karabağ’ı işgâl ederek katliama başlamışlardı…
Hocalı Katliamının yaşandığı yıllarda, Rusların işbaşına getirdiği Ayaz Muttalibov ülkeyi yönetiyordu… Azerbaycan Sovyetler Birliğinden ayrılmış ancak KGB’nin etkinliği helân devam ediyordu…
O yıllarda mensubu olduğum Milliyet Gazetesi ve Yeşil Iğdır Gazetesi’ni temsilen Azerbaycan’da idim… Sokaklarda mitingler yapılıyor, Rusya ve Ermenistan protesto ediliyordu… Şehitler Xıyabanı’na getirilen şehitlerin cenaze törenlerine katılıyor, gazilerle görüşüyordum…
Duyduklarım kanımı dondurmuştu! Ermenilerin hiçbir savaş kurallarına uymayan davranışları, esir aldıkları kişilere yaptıkları işkenceler inanılır gibi değildi… 
Osmanlı’yı arkadan vuran Ermeniler, tarihin akışı içersinde 1915 katliamlarını nasıl işlediklerini 26 Şubat 1992 yılında bir daha ortaya koymuş, vahşi imzalarını, masum insanların uzuvlarını keserek tekrarlamışlardı…  
Hiç unutmam Bakü merkez posta hanesinden, bağlı olduğum Milliyet Gazetesi Erzurum Bölge Müdürüm Macit Gürbüz’ü arayıp gelişmeleri aktardığımda: “Ermenilerin ele geçirdikleri Azerbaycanlıların uzuvlarını keserek işkence ediyorlar” demiştim. Bu sözlerim ilk başta inandırıcı gelmemişti. Sonrasında Yaygın medyanın tamamında bu haberler yazılmaya başlandı…
Sinsi Ermenilerin her daim bir planı vardır. Tarihi süreç içersinde yaşamlarına baktığımızda Osmanlı İmparatorluğunun en zayıf olduğu bir dönemde ortaya çıkmış ve arkadan vurmuşlardır… Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan ettiğinde ve kurtuluş mücadelesi verdiğinde yine Ermeniler devreye girmiş, 1915 olaylarını Türk halkına yaşatmışlardır…
Son olaraktan 1992 yılında çirkin yüzlerini Karabağ’da bir kez daha ortaya koymuş, masum ve savunmasız binlerce insanı katletmişlerdir…
Sözüm, “Hepimiz Ermeni’yiz” diye slogan atanlaradır…
Türk halkı merhametlidir. Sizler Hrant Dink’in öldürülüşünü merhamet duygularınızla protesto ediyor, Dink ailesinin ve Ermenilerin acılarını paylaşmak adına “HEPİMİZ ERMENİ’yiz” sloganı atıyordunuz…! 
Peki, Hocalı’da katledilen binlerce Azerbaycan Türkü için “HEPİMİZ HOCALI’YIZ” sloganı atmayı düşündünüz mü? 20 yıldır böyle bir slogan attığınıza şahit olmadık, Hocalı katliamının 20. Yıl dönümünde sizlerden bu sloganı bekliyoruz… Türkiye’de bulunan sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa düzenleyeceği 26 Ocak Taksim mitingine katılarak eşitliğinizi ortaya koymalısınız…
26 Şubat Hocalı katliamını gerçekleştiren Ermeni ve Rus işbirlikçilerini nefretle kınıyor, Hocalı Şehitlerine Yüce Allah’tan Rahmet diliyorum…

  1. KADER ELMA 2012-02-24 09:56:54

    Gecmişi bu kadar çirkinliklerle dolu bir toplum neyin hesabnı soruyor? (dinime küfreden müslüman olsa)...elbette dinkin öldürülmesini onaylamıyorum herşeyden önce insan...ama kışkırtıcı bazda yazıları ve suça teşvik unsurlar olduğunuda lütfen kabul edelim, bizler sabır taşı değiliz. üzüldüğüm şudur ki biz kendi kendimize kuyu kayan kazan bir toplumuz,birebir yaşadığım bir olay vardı almanyada. bir sebepten dolayı arkadaşım mahkemelik oldu davayı kaybetti işi daha ileriye götürünce resmi kurumdan bir yazı geldi içinde şu yazılıydı( mahkeme kararı alman hükümetinin birlik,düzen ve istikrarı için onaylamıştır.Devletin güvenliği açısından açıklama yapılmayacaktır.) şimdi...düşünün bu tr de olsaydı herkes manşet haber yapardı devletin karanlık gücü vs.vs aynı hrant dink olayında olduğu gibi kurcalar kurcalar deveyi pire yaparsak suçsuz olduğumuz halde bile suçlu durumuna düşmemiz sizcede doğru değilmidir???

  2. ayxan223 2012-02-26 06:57:39

    bu sabah ulusal yayin ajanslarini izledim bir tanesinde bile bu gun hocali soykiriminin yildonumudur diye bir yazi gormedim oysaki hirant dink gunlerce mansetlerden inmedi<br />yaziklar olsun hepimize

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.