Türkiye ile Suriye’yi savaşa sokmak için TELLALAR iş başında…
Kimi bu savaş Mezhep çatışması doğuracak diyor…
Kimi İran’ın yalnızlaştırılması gerektiği için Esad’ın gitmesi gerektiğini savunuyor…
Peki, biride çıkıp dese ki: “Be kardeşim, madem başkaldırıyla iktidarlar gider, Türkiye’de neden 30 yıldır hiçbir iktidar gitmedi?
Suriye’de bu güne kadar bin kişi bir araya gelip iktidar aleyhine slogan atmış değil… Sadece muhalif diye adlandırılan, sözüm ona Suriye’nin PKK’sı olarak görülen kişilerin sokak çatışmasına yönelmesiyle mi bir ülkenin lideri görevi bırakacak?
Şayet öyle olsa, Diyarbakır’da bir milyon insan yasağa rağmen toplandı… Gazlı çeşmede yasağa rağmen bir milyon insan toplandı ve hükümet aleyhine slogan attılar… Ortalığı yerle bir ettiler… Yani bunlar oldu diye hükümet istifamı etmeli, görevi mi bırakmalı? Yarın bu insanlar top yekûn ellerine silah alıp hak istiyoruz deseler ne cevap vereceğiz? Bir halk ayaklanması olsa iktidar hemen istifamı edecek,  yoksa durumu idaremi edilecek?
Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi, bizlerde başkasına yapmamalıyız… Bizim ülkemiz de 30 yıldır henüz halledemediğimiz bir Kürt sorunu orta yerde dururken, bir başka ülkenin iç işlerine müdahil olmak, bana göre doğru bir adım değildir
Şüphesiz büyük devletler dünyanın her haliyle ilgilenir, sorununa müdahil olurlar… Ancak unutmamak lazım ki bizim ülkemizde de büyük bir sorun var, her gün insanlar ölüyor, şehitler gözyaşları ile toprağa veriliyor… Böyle bir durum ortadayken bunları görmezden gelmek mümkün değildir…
Dünyada ve ülkemizde yaşanan değişikliği kabullenemeyebilir, yeniliklere alışamayabiliriz. Bu geçiş süreçleri elbette ki sancılı olur. Şüphesiz ki neye nasıl alışırsak, alışalım, alışkanlıkları bir anda yıkmak kolay değildir.
Ak Parti Hükümetinin 10 yılda ülkeye kazandırdığı çok şey olmuştur. Bunun yanında ezberimizi bozan, alışmakta güçlük çektiğiniz adımları da olmuştur…
Hatırlayacaksınızdır, Merhum Özal döneminde Dünya’ya entegre olan Türkiye’nin önü açılmış, atılım yapmıştır… Bunun yanında hatalarda olmuştur… Mesela Özal döneminde Azerbaycan’ın Merhum Cumhurbaşkanı Ebilfez Elçibey Karabağda ki yaralıları taşıması için helikopter talep etmişti… Merhum Özal’da cevaben: “Onlar Şia İran’a daha çok yakınlar oradan istesinler” demişti… 
Her şeyden önce hoşgörülü olmalıyız…
Suriye meselesinde de hoşgörülü olmalıyız. İçimizde ki sıkıntının giderilmesi için de hoşgörülü olmalıyız…
Sünni’si, Şia’sı, Alevi’si kısacası Allah’ın varlığına inanan ve iman edin herkesin birbirini sevmesi Allah’ın ve Peygamberin emridir…
Değerli okurlarıma bir örnek vermek istiyorum.
Ak Parti Hükümeti Kürt açılımı yapmak istedi. Bu iş için bir yerden başlanmalıydı. Dağdan indirilen PKK’lılar inişlerini şova çevirdiler… Mağlup değil zafer kazanmış gibi indiler… Öte yandan PKK ile Güvenlik güçleri arasında ki çatışma da bir anda artmaya başladı. PKK saldırılarını artırdı. Akabinde de görüşmeler durduruldu…
Suriye’de ki iç kargaşa Annan Planı çerçevesinde Esad’ın Askerlerini geri çekmesiyle bir anda olumlu hava esmeye başladı…
Akabinde, muhalifler saldırılarını artırdığı için yeniden çatışma sesleri yükseldi ve olumlu hava yerini, ateşli havaya bıraktı…
Yani anlayacağınız istikrarı istemeyenler bölgeyi istedikleri gibi dizayn edinceye kadar bu emellerini devam ettireceklerdir…
İktidar olarak, halk olarak, okumuş aydınlar olarak uyanık olmalı, geleceğimizi karartmamalı, Kutlu Doğum haftası münasebetiyle ilan edilen KARDEŞLİK ipine sımsıkı sarılmalıyız…

Tweet