Adı bile ürpertici olan bu hastalık, hepimizin başında bulunan potansiyel bir tehditken, bu amansız hastalığa yakalanan kişilerin tedavilerini kolaylaştıracağımız yerde zorlaştırıyoruz…
    Bir okuyucum, kanser hastalarının yaşadıkları zorluğu dile getirerek şöyle diyor: “Kanser hastaları Erzurum yolunda perişan oluyorlar. Iğdır Devlet Hastanesinde Kanser odası bulunmasına rağmen, kemoterapi ilacı ve bu işi uygulayacak doktor yoktur… Her hafta Erzurum’a gidip gelmek zorunda kalıyoruz. Hem maddi külfet, hem de manevi olarak hasta daha çok perişan oluyor.”
    Hiçbirimiz ölümü  kendimize yakıştırmadığımız gibi, yarın herhangi bir hastalığa yakalanacağımızı da aklımıza getirmiyoruz… Hayatın hep böyle tozpembe, güllük gülistanlık geçeceğini düşünürüz… Geleceğe dönük hesap yaptığımızda, yıllar sonrasının hesabını yapar, hiç ölmeyecekmiş gibi davranırız…
    Ölümün hak olduğu bu fani dünya da, hastalık ve çaresiz dertlerin de var olduğu bilinciyle, olası durumlara karşı hazırlıklı olmamız da gerekmez mi? Iğdır Devlet Hastanesi fiziki yetersizlik sebebiyle arzu edilen sağlık imkânını sunamayabilir. Ama bu mazeretler hasta bir insan için geçerli mazeret değildir… Her insan varlıklı, imkân sahibi olmayabilir. Dolayısıyla Iğdır’da kemoterapi ilacı bulundurulmalı, bu ilacı uygulayacak doktor ve alt yapı oluşturulmalıdır…
    Ateş düştüğü  yeri yakarmış, Iğdır kanser hastalarının yoğun olduğu bir şehir olmasına rağmen, Iğdır Devlet Hastanesinde kanser hastalarına yönelik mutlaka bir alt yapı çalışmasının olması gerekmez mi?
    Kışın kirli havası, her günü içtiğimiz yüksek oranlı arsenikli su, tarlalarımıza döktüğümüz gübre, 2023 yılına kadar çalışacağı açıklanan MEDSAMOR nükleer santrali bölgemizde de kanser hastalığını tetiklemekte, yılda yüzlerce kişinin kanserden ölümüne vesile teşkil etmektedir…
    Onlarca defa kaleme almış, yetkililerin dikkatini kanser hastalığı üzerine çekmeye çalışmış olmamıza rağmen, hiçbir önlem alınmadığından halkımız tehdit altında yaşamaya devam etmektedir… Devletin kurumu olan Iğdır Devlet Hastanesi Başhekimliği tarafından geçen yıl yapılan açıklamada kanserli hastaların sayısı istatistik bilgisi olarak sunulmuş ve bu çok önemli sıkıntı ilgililerin gündemine gazetemiz aracılığı ile sunulmuştu…
    Her şey apaçık ortada iken, kanser vakalarının yoğunluğu bilindiği halde, önleyici tedbirler alınmadığı gibi, hastalığa yakalanan hemşerilerimizin tedavilerine de olanak sağlanmamaktadır…
      Hastanın, dini, dili, ırkı, rengi olmaz… Kimin bu amansız hastalığa yakalanacağını  da kimse bilemez… Bu hepimizin başına gelebilir… Bu acıyı her bir aile yaşayabilir… Öncelikle net olarak Iğdır’da kaç kanserli hasta var ise bunun tespit edilmesi ve bu hastaların tedavilerinin Iğdır’da yapılabilmesi için Iğdır Devlet Hastanesinin altyapı çalışmalarını başlatması  gerekmektedir… 
        Kansere sebep olduğunu düşündüğümüz konuların en başında Ermenistan’da bulunan ve eski teknoloji ile yapılmış olan, ömrünü tamamlamış bulunan MEDSAMOR nükleer santralidir… Biz bu santral kapatılsın derken, Ermenistan yaptığı açıklamada santralin 2023 yılına kadar çalıştırılacağını açıklamıştır…
       Sanki Ak Parti’nin 2023 yılı hedefiyle paralellik sağlar gibi Ermenistan’ın böyle bir açıklama yapmış olması kabul edilir gibi değildir…  Hem kendi halklarını tehdit ve tehlike altında bırakıyorlar, hem de bölge ülkelerini ciddi bir tehlikeyle baş başa bırakıyorlar…
       Kanalizasyon, Su ve Hava kirliliğinin özellikle kış aylarında çekilmez olduğu gerçeğiyle bir kez daha yüz yüze gelmiş bulunmaktayız… İçtiğimiz su’da yüksek oranda arsenik mevcuttur. Kanalizasyonumuz içme suyuna karışmaktadır… Doğal gaz olmadığı için kömürün sis ve dumanı şehrin üzerine çöküp kalmaktadır…
       Bu olumsuz etkenlerin kanser vakalarını tetiklediğini düşünüyoruz.
       Umarız ve dileriz ki yetkililer konuya hassasiyetle eğilir, gereken girişimde bulunur, hem hastalarımızın tedavilerinde kolaylık sağlanmış olur, hem de kanser risklerinin ortadan kalkması için gerekli girişimler başlatılmış olur…

Tweet