Aslında kimsenin bir şey verdiği yok, ama tavizlerin, tavizler doğuracağına inanılıyor… Kim bilir bekli haklılık payları var, belkide yoktur… Ama bir endişenin varlığı gizlenemez bir gerçektir… 
      Ne garip değilmi, ilkokulda bizlere kurtuluş savaşını ilk öğrettiklerinde, dedelerimizin aç, çaresiz, zorluklar içersinde savaştıklarını, at gübresinden arpaları ayıklayıp ayakta kalmak için yedikleri öğretilir, boş midelerinin açlığa dayanması için karınlarına taş bağladıkları anlatırlardı…
      Zafere ulaşmak için zorlu yollardan geçmek gerekiyor.
      Kurtuluş savaşında yurdun dört bir yanı düşman işgalindeyken, gözünü kırpmadan göğsünü düşman mermisine siper eden bu halk, aç mideleri ve iman güçleriyle tüm güçlerini ortaya koymuş, düşmanı topraklarımızdan bertaraf etmişlerdir…
      Bu savaşta yurdumuzun tüm insanları, Irk, Din, Dil farkı gözetmeksizin kenetlenmiş, kurtuluş mücadelesini birlikte vermişlerdir…
     Şimdi gelinen noktaya baktığımızda, kendi adıma utandığımı, üzüldüğümü söyleyebilirim…
    Yurdumuzun dört bir tarafı düşman işgalindeyken kenetlenen bu halk, neredeyse birbirine düşürülmeye çalışılıyor…
               Ne acı değilmi…
               Birbirimizden vazgeçemeyeceğimizi bildiğimiz halde, ayrışıyoruz…
               Biri özerklik istiyor,  diğeri toprak…
             Kimi kimden ayıracağız…
    Kaynayıp karışan, kurtuluş savaşında aynı yerde şehit olan bir neslin torunlarını ayrıştırmak o kadar kolay mı?
    Gidişatı nasıl düzeltiriz bilmem… Bildiğim tek şey ülke insanının birlik ve dayanışma içersinde olmasıdır… İçinde bulunduğumuz ve hepimize yetecek büyüklükte olan dev Türkiye gemisinin batmaması için kurtuluş savaşında omuz omuza verdiğimiz mücadele ruhuyla mücadele vermemiz gerekmektedir…  
    Yeşil kartla, makarna bulgurla kurtarmaya çalıştığımız ülkemizi, susturulmuş ve aynı zamanda amorflaştırılmış bir toplum yaratarak kurtaramayız. Ancak içinde bulunduğumuz sayılı günleri kurtarabiliriz… 
    Türkiye halkının sabrı kalmamıştır. Bombalar patlamasın, çatışmalar olmasın, insanlar ölmesin istiyoruz... Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, bir bütün olan ülkemizi lütfen huzura kavuşturalım. Refah düzeyimizi artırın, yaşam koşullarımızı iyileştirin, sosyal devlet olgusunu yaşamımıza yansıtın. İçimize nifah tohumu ekmeye çalışanları bertaraf edin, devletin gülen yüzünü gösterdiğiniz kadar ciddiyetini de ortaya koyun artık...
    Bu serzenişimizi devlet büyüklerimize açık mektup olarak sunuyor, yarınımızın huzur dolu olmasını temenni ediyoruz...

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.