Cahil Dost Uyanık Düşman

Tarih : 2012-11-23 / Kategori : Eğitim

Cahil Dost Uyanık Düşman

Bismillahirrahmanirrahim
    Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra o hazretin evlatlarının başına gelenler, çoğunlukla cahil dostlarının yüzünden gelmiştir. Ehlibeyt’e tabi olanlar, imamlara karşı teslimiyetçi ve sağlam bir duruş sergileyememişlerdir. Ya ifrat etmişlerdir ya da tefrit etmişlerdir. Hâlbuki Peygamberimiz (s.a.a) buyuruyor ki:”Onlardan öne geçmeyin helak olursunuz, onlardan geri kalmayın yine helak olursunuz. Ancak onlara katılanlar (ayrılmayanlar) kurtulur.” İmam Hasan’ın döneminde imamın dostlarının cahil oluşundan, Muaviye tilki kurnazlığını kullanarak imamı barış yapmak zorunda bıraktı. Barış yapılınca da yine bir grup imamın yanlış yaptığını zannederek, İmam Hasan’a (a.s) hakaret edip kendisinden ayrıldılar.

Muaviye öldükten sonra sarhoş oğlunu Allah ve Resulullah’ın halifesi koltuğuna oturttuktan sonra, İmam Hüseyin (a.s) kıyamı başlattığında da bu basiretsizlik yaşandı. Allah’ın insanlara verdiği en güzel nimetlerden birisi de basirettir. Basiretsiz insan, ona buna av olmaktan başka bir şey yapamaz, onu bilerek veya bilmeyerek kullanırlar. Buna göre mümin olmak için sadece takvalı olmak yetmiyor, mümine basiret de gereklidir. İmam-ı Zaman (a.f) ağamızın büyük gaybet dönemi başladığında Şiaların kendilerini müracaat edip taklit edecekleri müçtehitlerin özelliklerini buyurduğunda şu cümleyi de “arifen bi-zemanih” yani zamaneyi çok iyi bilmelidir. Olup bitenleri çok güzel tahlil edip gereken kararı verebilme kabiliyeti olmalıdır. -Allah’a hamdolsun ki ağamızın büyük gaybetinden bu yana Ehlibeyt mektebinin müçtehitleri hep böyle zamanına agah ve her konuda basiretli olmuşlardır.-

İmam Hüseyin (a.s) daha ilk günden Yezid’e biat etmedi ve Yezit gibi birisinin İslam’ın başına geçmesini İslam’ın sonu saydı. Bu haber İslam beldelerine yayılınca Kufeli’ler İmam’a (a.s) mektup yazarak destek olacaklarını ve kendisine biat edeceklerini yazdılar. -O zamanlar Küfe’de yaklaşık olarak dört milyon nüfus yaşıyordu. İslam ülkesinde neredeyse kader belirleyici rolü vardı.- Bu mektupların sayısı 12 bine ulaşıyordu. Bu işi başlatan Küfe’nin ileri gelenlerinden Süleyman b.Süred idi. Ali (a.s) takipçilerini toplayıp, İmamı davet etmek için teşvik ediyordu. İnancında, ibadetinde herhangi bir sıkıntı yoktu. Ama bu adam siyaseti iyi bilmiyor ve çok saf birisiydi. O zaman herkesin çok iyi tanıdığı, siyasi tedbirinden düşmanların bile korktuğu muhtarı iyi tanıyamamış ve onun uyarılarını dikkate almıyordu.

İmam’ın (a.s) temsilcisi Küfe’ye geldiğinde Muhtar’ın evinde ağırlandı, halktan İmam Hüseyin (a.s) için biat alındı. Küfe artık bir ehlibeyt şehrine dönmüştü ki Süleyman, Muhtar’ı Küfe’nin etrafında yaşayan kabilelerden biat alıp savaşçı toplaması için gönderdi. Muhtar Küfe’de olmayınca iş bu basiretsizlerin elinde kaldı, tedbirsizlik ve ileriyi görememe düşmanı iyi tanıyamama Şiilerin ve imamlarının başına getireceğini getirdi. Muhtar diyordu ki Müslim’in yerini çabuk, çabuk değiştirin düşmanlar nerede olduğunu bilmesinler. Süleyman tam aksine Şiilerin büyüklerinden olan Hani b. ürve’nin evinde kalmasını uygun gördü. Şeytandan daha çok bilen İbn-i Ziyad Küfe’nin ortamını, İmam Hüseyin’in (a.s) geleceğini beklediklerini öğrenince, yüzünü kapatıp İmam Hüseyin kıyafetinde şehre girdi. Hükümet binasına girince görevi devraldı ve hemen şeytani işlere koyuldu. Yapacağı ilk iş insanları korkutmak oldu. Bir yalan uydurdu ve şöyle dedi: Şu anda Küfe şehrinin girişinde 100bin Şamlı asker beklemektedir, ben şehre girmelerine engel oldum, biat edeceklerine söz verdim, eğer Hüseyinden (a.s) ve onun temsilcisinden ayrılmasanız, bu ordu Küfe’ye girecek bir hafta her istediklerini yapmakta serbesti verilecektir. İstediklerini öldürecekler, istedikleri malı alacaklar istedikleri namusa tecavüz edecekler. Böyle bir korku dedi kodu saldı Küfe’lilerin arasına ki Küfe’de dedi kodu silahı kılıçtan daha keskin idi. İkinci olarak dedi ki: Her kim biatından dönerse kendisine bin dirhem verilecek ve suçlu sayılmayacaktır. Ömer Sa’d, Şimr, Şebes ve Senan gibi ileri gelenleri de makam vadesi vererek yanına aldı.

Müslim b. Akil durumu öğrenince kıyamı başlatmanın, bir an önce İbn-i Ziyad’ın Küfe’den çıkarılması gerektiğini dostlarıyla paylaştı. Çoğunluk bu görüşü uygun bulurken, Süleyman b. Süret gibi nüfuz sahibi kimseler buna katılmadıklarını İmam gelinceye kadar hiçbir girişimde bulunmanın doğru olmadığı görüşünü öne sürerek geri çekildi. Bunu da İbn-i Ziyad fırsat bilerek yeni bir propaganda daha başlatmış oldu ki: İşte bakın artık herkes Yezid’e biat etti Süleyman çekildi gibi sözleri yayarak Küfe’lilerin dağılmasına Müslim’in yalnız kalmasına sebep oldular.

Kerbela olayından ders çıkarmamız ve basiretli olmamız gerekir. Öyle kendisini ön plana çıkaran slogan ve bazı haykırışlarla Hüseyin’e yakınlık sağlanmaz. Hüseyni hedefe ulaşılmaz. İmam Hüseyin’e (a.s) yakın olma bilgi, basiret, takva, ilim ve ahlak ile olur. Şia tarihinde bu işin öncüleri hep bilgin basiretli alimler olmuştur. Şimdi de alimsiz olan bir toplum kesinlikle mektebe yarar sağlayacağı yere daha da zarar verir. Müminler, Hüseyin dostları, Hüseyin’e matem tutanlar, özellikle de gençler buna çok etmeleri gerekir. Alim ve bilginlerden öne geçen insanlar, tarih boyu Müslümanları cehaletleri yüzünden büyük acılar yaşatmışlardır. Bu acıları yaşatmaya geri kalmışlığa, maneviyattan olan yoksulluğa halkımız meydan vermemelidir. Allah, bu matem günlerinde halkımıza iman, takva ve basiret versin.

Arslan BAŞARAN

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası