Müslüm OĞUZ ve “Kerbela Akşamları”

Tarih : 2013-06-25 / Kategori : Kültür & Sanat

Müslüm OĞUZ ve “Kerbela Akşamları”

    Ziya Zakir ACAR :

        Müslüm OĞUZ’u yakinen 1983 Yılında tanıdım. Iğdır’da öğretmenlik yaparken Milli Eğitim Bakanlığı’nca Kars İmam Hatip Lisesi’nde düzenlenen Hizmet İçi Eğitim kursuna katıldığımda tarih dersimize giriyordu. Gerçi okuduğum “Kan Yolları Kapadı” romanından Müslüm Hoca’yı çok iyi bilirdim. Müslüm OĞUZ, daha sonraları Kars Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Halk Eğitimi Başkanlığı’na atandı. O dönemde de (1985) Iğdır Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcılığına atanmama vesile oldu. Bu dönemde Müslüm OĞUZ, Kars Milli Eğitim Müdürlüğü adına bir eğitim-kültür dergisi çıkarıyordu.  Bu dergi Kars ve ilçelerini kapsıyordu. Bu derginin arka kapağında Ağrı Dağı’nın bir resmi vardı. Ağrı Dağının doruğunda da Bayrağımızın Ayyıldız’ı bulunmaktaydı. Resmin altında ise Müslüm OĞUZ’un şu şiiri bulunmaktaydı.

Dediler şu dimdik baş kimin?
Dedim belli değil mi Türklüğün.
Dediler şu müthiş heybet kimin?
Dedim belli değil mi Türklüğün.
Dediler bu yıldız, şu ay kimin?
Dedim kâinat biliyor Türklüğün.

    Müslüm Oğuz bir Aras çocuğudur. Aras Havzası’nın yetiştirdiği önemli bir insandır.
    Müslüm Oğuz, Aras Nehri’nin kıyısında bulunan doğduğu köyde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen vahşice katliam mevcuttur. Ermeliler, Hakmehmet Köyü’nde, erkekleri ve çocukları sıraya dizerek; Kurban Bayramı arifesinde “Müslümanların Bayramını Kutluyoruz” deyip 95 günahsız kişinin kafası kesilerek, hançerlenerek, kurşunlanarak Uzun Hasan’ın kuyusuna doldurmuşlardır. (Katliam yerinde Uluslararası basın önünde 05-07 Ekim 1999 Tarihinde kazı yapıldı ve gerçekler ortaya çıkarıldı.)
    Tarihi konuları anlatan romanlar, geçmişimizi öğrenerek gelecek kurmak, milli bilincimizi ve benlik hissimizi uyandırmada önemli bir rol oynar. Milli kimliğin ve bireysel benliğin oluşumunda sanatkâr duyarlık çok önemlidir. Müslüm OĞUZ, bu tür romanları toplumumuza kazandıran önemli şahsiyettir.
    Müslüm OĞUZ’un yazdığı romanlar: “Kan Yolları Kapadı”, “İlk Hançer”, “Nisan Ağlar Mayısa” kitaplarından sonra, “Yüreğimin Götürdüğü Yere Bırakmıyorlar” romanını yayınladı. Bu roman, Üniversitede uygulanan türban yasağının öğrenciler üzerindeki etkisini sosyolojik ve psikolojik çerçeveden işleyen bir romandır. Müslüm Oğuz’un kızı Selcan bu yasak nedeniyle tahsiline devam edememiştir.
    Son okuduğum roman Müslüm OĞUZ’un “Kerbela Akşamları” isimli romanıdır. İslam peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.s.) hakka yürümesinin akabinde ortaya çıkan olaylar ve Muaviye’nin iktidar hırsı ile çevirdiği entrikalar, oğlu Yezidi’n gerçekleştirdiği insanlık tarihinin en çirkin, en sıkılmaz, en uğursuz ve kanlı olayının romanıdır Kerbela Akşamları.
    İnandığı Davası uğruna her şeyini Allah yolunda feda eden Hz. Hüseyin’in susuzluktan dudağı kuruyan ve nihayetinde takati tükenen 6 aylık oğlu Ali Asgar kucağında iken   Yezidin zalim askerleri tarafından  atılan bir ok ile boğazından vurularak şehit edilmesine karşı sergilediği tefekkür ve vakarın romanıdır Kerbela Akşamları.
    Hz. Hüseyin (r.a)’ın zamanın zulümle yoğrulmuş saltanatına karşı duruşu ve şehadetiyle kendinden sonraki asırlara verdiği ‘ders’ ve miras bıraktığı ‘mesaj’, Kur’an’ın hükümlerine ve sünnetin düsturlarına taarruz edilme cüretinin sergilendiği şimdilerde inceden inceye tahlil edilmeli. Çünkü ‘Kerbela’nın sırrı’ bin bir  türlü felaketle uğraşan Ümmet-i Muhammed’in (asm) kurtuluş reçetesini içerisinde barındırıyor.
    Peygamber torunu, cennetlik gençlerin seyyidi o güzel insan, Yezid’e karşı hareketinde Resulullah’ın (s.a.s)  şu hadisinin rehber kabul etmişti:
     “Kim zalim bir sultanın Allah’ın haram kıldığı helalleştirmek istediğini, Allah’ın ahdini bozduğunu, Resulullah’ın sünnetine muhalif olarak Allah’ın kullarına düşmanlık ettiği ve günah  işlediği görür de onu fiile veya sözle değiştirmeye çalışmazsa, Allah’ın zalim sultanı sokacağı yere (cehenneme) onu da sokması, üzerine düşen bir haktır.”
    O, bu mukaddes davasında ölümü dahi çoktan göze almıştır; Şöyle diyordu Hz. Hüseyin(ra):
    “Bu yoldan şu ölümden  daha ötesi var  mı? Öyleyse, hoş geldi, safa geldi ölüm!” Ve, onun için dünyavi zaman  ahbap olunacak, dost  kabul edilecek bir meta değildi. “Ey zaman! Üf! Bıktım senin arkadaşlığından.
    Senin nice sabah ve akşamlarına talip olanlar ölmüş gitmişlerdir.”  diyerek “imtihansız ve ibtilasız mülk’e ve o mülkün sahibi Rabbi ’ne olan iştiyakını
haykırıyordu.
    Hz. Hüseyin bu direnişin bayraktarıdır. Hz. Hüseyin’in şahadeti ile bir anlamda kişisel çıkar elde etme ve saltanatı koruma uğruna bir iktidarın Nebevi bir çağrıyı nasıl susturmak istediği aşikârdır.
    Hz. Hüseyin’in gayreti ne dünya malına kavuşmak ve ne de saltanat elde etmekti. Onun tek derdi, Hz. Peygamber’in (s.a) getirdiği dinin ve esaslarının bozulması tehlikesine karşı mücadele etmekti. Çünkü 1.Yezid halifeye yakışmayan bir yaşam tarzı sürmekte, dini kendi çıkarlarına göre yorumlamakta, işine yarayan kısımlarını koruyup, geriye kalan kısımları ise hasıraltı etme çabasındaydı. Hz. Hüseyin işte bu sebeple 1.Yezid’e biat etmemiştir. Onun Yezide biat etmesi demek, Allah(c.c) dinin ebediyen bozulmasına -dinin içine bidatların sokulmasına- hizmet etmek demekti. Hz. Hüseyin’in bunu kabul etmesi mümkün değildi. Nitekim Ahzab suresinde “Ey Ehli Beyt! Allah sizden günahı gidermek ve sizi tertemiz kılmak istiyor.”(1) ayetinde işaret edildiği gibi onların böyle bir günahın içerisine sokulması imkânsızdı.
    Hz. Peygamber’in (s.a) Hz. Fatıma, Hasan, Hüseyin ve sonradan içeri giren Hz. Ali bin Ebu Talib’i abasının altına alarak “Ehli beytim” dediği ve “Şu iki oğlum benim dünyadaki güllerimdir.1 “beni seven şu ikisini sevsin” diye dua ettiği Ehli Beyt ailesini fazlaca korunmadığını anlatan romandır Müslüm OĞUZ’un Kerbela Akşamları
    Çok değerli, yazar, araştırmacı kadim dostum ve ağabeyim Saygıdeğer Müslüm OĞUZ’u bu güzel çalışmasından dolayı kutlar, yeni romanlarını bekleriz.

Facebook Beğenenler

  1. AĞRIM 2013-08-19 10:02:09

    Asaletli ve dik durman gururumuzdur.o bizlere yeter..

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.