Ekrem BAYDAR ESKİYE ÖZLEMİM VAR
Tarih : 2020-07-06
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



ESKİYE ÖZLEMİM VAR
        İçimde dalga dalga büyüyen bir özlem var. Derinden derinden gelen,  bir ah var, ah keşkelerim var. Kendimi yaban ellerdeymiş gibi hissediyorum Iğdır’ımızda. Siyah beyaz fotoğraflara bakarak dalıp dalıp gidiyorum yaşamımın ta derinliklerine ve o derinliklerden gelen birkaç damla gözyaşım düşünce o fotoğraflara, bir ah daha çekesim geliyor, içimi acıtan. Ah… Ah… Ne saf ve temizdin Iğdır.
Alıp başını buralardan, yaban ellere giden adam misali bir özlem var içimde Iğdır’a dair, eski Iğdır’a, arkadaşlarıma, çocukluğuma dair. Kendi yaşamımı, anılarımı, Iğdır’da değil de başka bir memlekette yaşıyor gibi hissediyorum kendimi. Oysa ben, kendi Iğdır’ımda kendimi yaşamak istiyorum. Iğdır’da Iğdır’ı arıyorum elimdeki mum ışığıyla sanki. Her yer bana karanlık, her yer bana yabancı, herkes bana yabancı. Dokusu kaybolmuş sanki Iğdır’ımızın.
       Gürül gürül akan sularıyla, cıvıl cıvıl kuşları, ilkbahar misafiri leylekleri, kargaları, bağları, bahçeleri arıyorum aklımdaki sokaklarda caddelerde. Kardelen misali açan pamuk tarlalarını, Alkızılın karpuzlarını, meleklinin kavunlarını, karasabanı, carcarı, gemi (Harmandöven) patosu, türkülerle havaya savrulan samanı, ayıklanan buğdayı özlüyorum. Yeniden yaşamak istiyorum o günleri. Akşam eve gelirken televizyondaki dizilerini değil, mum ışığında, gaz lambasında anlatılan hikâyeleri, manileri dinleyip yaşamak istiyorum. Karasaban, pulluk, yaba, tırmık, mergiz, boyunduruk, vurgun arabası, küsmüş sanki kendilerini tutan ellere. 
Kimi duvar diplerinde, kimi çatılarda, kimi bahçenin tenha bir köşesinde, bir gün kendilerine uzanacak elleri beklercesine, kir, pas içinde özlemle beklemekteler. Bir köşeye atılmış üvey evlat misali kırgın ve de üzgünler. Oysa ne emekler sarf etmiş, ne güzel işler başarmışlardı onlar için. Yağmurda, çamurda, yazda, kışta ne fedakârlıklarla çalışmışlardı sahiplerinin ellerinde. Şimdi onlar sahiplerine küs, sahipleri onlara. Bakınca onlara bir anda içime doğuyor eskiye özlemim, gözlerim doluyor, ağlamak istiyorum. Tüm arkadaşlarım, dostlarım ve de tüm anılarım onlarla birlikte uzaklardalar. Çocukluğum kalmış ben kalmışım bu koca şehirde, bu öksüz kalmış Iğdır’da. Dünkü Iğdır’ı arıyorum sokak sokak, cadde cadde. Ne sizler varsınız ne de dünkü Iğdır. Yaşlandıkça özlemim, hasretim daha çok artıyor. Güneşin her doğuşunda içime doğan sevinç, güneşin batışıyla hüzne, acıya, özleme dönüşüyor bir an. Sizler yoksunuz Iğdır Yoktur sanki. Her yer ıssız ve de sizsiz.
        Güneş uzak, ay uzak, yıldızlar da uzak ama onları her zaman görebiliyorum. Lakin sizler onlardan da uzak gibisiniz, sizleri hiç göremiyorum. Ne olur gelin, gelin ki ne Iğdır sizsiz kalsın, ne de siz Iğdır’sız. Gelin ki yeniden yaşayalım kendimizi, çocukluğumuzu, gençliğimizi, yaşlılığımızı yeniden Iğdır olalım hep birlikte. Irkçılıktan uzak, paylaşımcı, yine üşüyen ayaklarımızı, bacı kardeş aynı tandıra uzatıp ısınalım. 
        Geçiyor zamanımız azar azar, bütün dünya malı senin olsa benim olsa ne yazar. Bize kalacak olan Üç beş metre bir kefen, kırık dökük bir mezar.
 
Ekrem BAYDAR

  1. İbrahim şek 2020-07-06 19:28:17

    Gayet normal bir durum hoca Her yolun sonuna doğru başlangıca özlem duymak eşyanın tabiatında var Önemli olan statüko ya özlem değil Değişimi içselleştirebilmek

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.