Arslantürk AKYILDIZ Tarih Bilimi
Tarih : 2011-02-08
Tüm Yazılar

Arslantürk AKYILDIZ



        Son zamanlarda Tarihe karşı ilginin arttığı görülmektedir. Televizyon kanallarındaki Tarih programlarının çokluğu,  Tarihi konuları işleyen kitaplardaki artış, Tarih konulu tartışmalar… hep Tarihe karşı olan ilginin arttığının işaretleridir.
          Tarih; geçmişin olaylarını inceleyip, gelecekle ilgili planların yapılması çalışmalarının daha sağlıklı zemine oturmasını sağlayan bilim dallarının başında gelmektedir. Bunun yanı sıra geçmişin gizemini keşfetmenin karşı konulamaz arzusu, tarihi olaylara ilgiyi devamlı canlı tutmuştur.
Bu önemli hazineden doğru faydalanmak için, Tarih Bilimi’nin belirli bir disiplin altında ele alınmasını gerektirmiştir. Zaten bir bilim dalı olması, belli bir disiplini taşımasını zorunlu kılmaktadır. Tarih disiplini içerisinde en önemli kırıterlerden birisi, incelenen dönemin belge ve bilgiye dayalı olarak objektif olarak ele alınmasıdır. Tarih yazanlar,  Tarih yapanlara sadık kaldıkları oranda, doğruyu yakalamak mümkün olabilecek, dolayısı ile tarih ilminin yapılma gerekçesi yerini bulmuş olacaktır. Aksi takdirde yapılan çalışmalar belli çevrelerin ego tatminin, yönlendirme isteğinin aracı haline gelecektir. Bu durumun bilim mantığı içerisinde hiçbir kıymeti yoktur.
       Özel bir Televizyon kanalında yayınlanmasına başlanan “ Muhteşem yüzyıl” dizisi ile ilgili olarak koparılan fırtınaya bakılırsa, bu tür konuların ne kadar hassas olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Bu durum hemen her konuda olduğu gibi, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi” olmak gibi bir hastalığa işaret etmektedir. Bilgi eksikliğinin getirdiği handikaplara, birde diğer faktörler eklenince, hissi ve farazi tezlerle olaya yaklaşılmakta ve dolayısı ile acayip bir durum ortaya çıkmaktadır.
         Kimisi geçmişteki tarihi şahsiyetleri adeta kutsamakta, o döneme toz kondurmaz bir anlayışı herkese zorla kabul ettirmek gibi bir aşırılığa kaçarken, diğer bir kesimde o dönem ve şahsiyetlerini, olaylarını küçümseme, gözden düşürme gibi büyük bir hatanın içerisine düşmektedirler. Tabii ki bu iki durumda kabul edilemez. İnsanın olduğu yerde insani duygulardan yüzde yüz arınma bekleyemezsiniz. Elbette ki, acılar, üzüntüler, iyilikler, kötülükler, kahramanlıklar, kalleşlikler, aşklar, ihanetler olacaktır. Aksi taktirde muhatabımız olan insan faktörünü tanımamış oluruz.. Tarihi olayların en önemli bir parçası olan insan’ın olduğu yerde, yukarıda saydığımız insani duyguların yaşanmasından doğal ne olabilir?
         Kanuni Sultan Süleyman dönemi, Osmanlı Devletinde zirve kabul edilir. Döneminde, dünyanın en güçlü ve kudretli devleti olmanın gereği olarak, bütün önemli olaylarda belirleyicidir. Bu kadar büyük bir devletin güçlü bir devlet hayatının, canlı kültürel ve sosyal yapısının olması gayet normaldir. Tabii ki canlı bir Harem hayatı da var. Tabii ki Enderun başta olmak üzere birçok önemli müessesi bünyesinde taşımaktadır. Hemde en güçlü şekilde…
Diğer taraftan Osmanlı Devletinin en görkemli olduğu bu dönem, birçok tarihçi tarafından çöküşün de başlangıcı olarak kabul edilir. Saray entrikalarına şehzade kanının bulaşması, Hint Deniz seferlerinde alınan başarısız sonuçlar, Viyana önlerindeki askeri bozgunların başlaması.. gibi birçok kırılma noktaları bu döneme aittir…. Bunlardan hareketle, her dönemin olumlu yanlarının yanında,  olumsuz yanlarının olması gerçeğini göz ardı etmememiz gerekmektedir…
           Adı  geçen dizinin ismi ile en azından şimdiye kadar yayınlanan bölümlerinde işlenen konuların bir biriyle pek uyuşmaması tartışmaları artırmış olabilir. “Muhteşem Yüzyıl” ismi, dizideki konuların işlenişiyle tezat teşkil edebilir. Belki isim farklı olsaydı, tartışmalar bu kadar alevlenmezdi. Bütün tarihi dönemler de olduğu gibi, sonuçları itibarı ile Osmanlı Devletinde olumlu algılayacağımız olayların yanında, olumsuz bakacağımız olayların da yaşanmış olduğu gerçeğini kabul etme zorundayız. Kafamızda oluşturduğumuz temelsiz doğrulardan ziyade, asıl gerçekler bizim için önemli olmalıdır. Aksi takdirde kendimizin kurguladığı, gerçeklerle hiçbir alakası olmayan, hayaller âlemine dalarız. Gerçeklerle alakası olmayan hayaller, insanları, dolayısı ile toplumları ileride onarılması mümkün olmayan hatalara düşürür. Tabular ve dogmalardan ziyade, bilimin gösterdiği kriterler kullanılarak doğruları araştırmak ve bulmak hedefimiz olmalıdır.
           Tarihe ilginin artması elbette ki sevindirici bir durumdur. Ancak, adı ve amacı ne olursa olsun, gerçeklerin çarpıtılması, yanlış mesajlar verilmesi, bir dönemi yermek veya  abartılı bir şekilde yüceltmek hiçbir yarar getirmez. Aksine geleceğimizi yanlışlar üzerine kurmak gibi büyük bir hatanın içine düşeriz…

  1. Hürol ERBAY 2011-08-25 18:58:59

    COK DEGERLI HOCAMA KATILIYOR AYRICA HER PLANLAMA ÖNCESI TARIHI MUTLAKA INCELEMEK GEREKTIGINI DÜSÜNÜYOR SELAM, SEVGI VE SAYGILARIMIN SUNUYORUM.

  2. EJDER KACAR 2011-10-05 16:41:59

    SAYIN HOCAM ELLERINIZE SAGLIK COK GUZEL YAZMISSINIZ. TARIHI BILMEK VE TARIHI NE OLURSA OLSUN CARPITILMADAN YAZILMASI VE OLDUGU GIBI BILINMESI COK ONEMLIDIR. AMA NE YAZIK ÖYLE DEYİL, TARIHI INCELEMEDEN BILMEDEN,TARİHİ OLDUGUNDAN BAŞKA YERLERE GOTURENLER VAR.

  3. rıdvan AYHAN 2011-11-27 15:18:15

    öncelikle tşk ederim yazınız için çok güzel değinmişsiniz tarihimize ve gerçekten bu tarihin yok olmasını istemeyen ender kişilerden sayılabilirsiniz ....yayına sokulan filmer diziler bizler görmesek bile tarihimizi ne yazık ki karartmaya hatta yerin dibine bile sokmaya çalışıyorlar ve bunların üzerinde rant çıkarnı elde etmeye çalışıyorlar ...hocam benim tarihim böyle değildir benim bildiğim harem dizilerde ki gibi cinselliği ön plana çıkaran bir yer değil dir diye biliyorum aşklar,kahramanlıklar,ölümler,zaferler,kaleşlikler, ve dostuğu görmüş birdevletten geliyoruz evt osmanlı yıkıldı ama bu sebeeplerden ötürü değil,böyle kalleşce yıkılmadı dizilerde ki gibi .....tarih tekrarlanmayacak kadar zorsa,onun objektif olmasıda o kadar zordur ne yazık ki....sevgilerimle ...maliye i.ö

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.