Bismillahirrahmanirrahim Önemli ve başta gelen dünya görüşlerinden birisi geleceğe bakmaktır. Geleceğe ümitle mi bakmalıyız, yoksa ümitsizlik ve karamsarlıkla mı bakmalıyız? Bu konuda beşeri sistemlerin düşünürlerinin görüşleri farklıdır. Ama büyük çoğunluk geleceğe ümitle bakmaktadır. Daima üst olan ve asla alt olmayan kutsal İslam dini, her yönüyle kâmil olduğu için bu konuya kesinlikle açıklık getirmiş ve geleceğe ümitle bakmayı bize bildirmiştir. Biz Müslümanların ilim kaynağı kitap ve sünnettir ki her ikisi de vahye dayalıdır içinde hata ve yanılgı olmaz. Onun için bu konuyu da Kur’an ve sünnet çerçevesinden ele alacağız. Buyuruyor ki:”Onlar, ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar; oysa kâfirler istemese de, Allah kendi urunu tamamlayacaktır.”Saff, 8. Yine buyuruyor ki: “Müşrikler istemese de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberi’ni hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.” Saff, 9. Yine buyuruyor ki:”Allah, sizden iman edip doğru işler yapanlara, onlardan öncekileri yeryüzüne egemen kıldığı gibi onları da egemen kılacağını, beğendiği dini onlar için yerleştireceğini ve korkularını güvene çevireceğini vaat etti.” Nur, 55. Ayetler geleceğin aydınlık adalet ve güzellik olacağına şirkin ve küfrün boynunun kırılacağından haber vermektedir. Bu bizlere gösteriyor ki geleceğe ümitle bakmalı ve adaletin, ilahi dinin hâkim olacağı güne kendimizi hazırlamalıyız. Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamlarının (a.s) hadislerinde. Emiri’l-Müminin Ali (a.s) Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakleder:”Benden sonra imamlar on iki kişidir. Onların ilki sensin sonuncusu Muhammed soyunun kaimi’dir (a.f). Allah onun eliyle doğu ve batıyı fethedecektir.” Kemalu’d-Din, s.282, Hadis,35. Esbeğ b. Nübate diyor ki Hz. Ali’in (a.s) huzuruna vardım onun fikre daldığını gördüm, arz ettim ki ey Emirü’l-Müminin seni böyle tefekküre daldıran nedir? Buyurdu ki:”Soyumdan gelecek ve on birinci evladım olan Mehdi hakkında düşünüyorum. O yeryüzünü zülüm ve baskıyla dolduktan sonra adalet ve güzellikle dolduracaktır. Onun bir gıybet dönemi olacak o dönemde bazıları sapıklığa düşecek ve bazıları hidayete erecektir.” Arz ettim ki bu kesinlikle gerçekleşecek mi? Buyurdular:”Evet kesinlikle bu gerçekleşecektir.” Kemalu’d-Din, s.288,Hadis,1. Abdullah b. Ömer diyor ki İmam Hüseyin’in (a.s) şöyle dediğini duydum: “Dünyadan sadece tek bir gün bile kalsa Allah Teala o günü o kadar uzatır ki, benim soyumdan gelen Mehdi’yi zahir eder, yeryüzü zülüm ve işkenceyle dolduğu gibi onu adaletle doldurur.” Daha sonra dediler ki:” Ben ceddim Resulullah’tan (s.a.a) böyle duydum.” Bu konu Peygamber’imiz (s.a.a) ve Masumlarımızdan gelen hadislerle doludur. Makalenin kapasitesi dışında olduğu için hadislerin çoğunu nakletmedim. Zaten önemli olan bizim bundan kendimize ders çıkarmamızdır. Geleceğe ümitle bakma meselesi Kur’an ve hadis ışığında ispatlandıktan sonra ne yapmamız gerektiği hakkında durup düşünmemiz gerekir. Onu da yine Kur’an ve hadis ışığında incelememiz gerekir. Ben delil ve detayına geçmeden değerli okurlara arz etmek istiyorum ki, hayatta insanı en zinde tutan ve hayata bağlayan şey geleceğe olan ümit ve inancıdır. Hiç kimse bilmediği, tahmin edemediği bir işi yapmaya kalkışmaz. İşte İslam’ın yüceliği ve üstünlüğü bir daha ortaya çıkmış oluyor. İslam bize dünyanın yaşanılan bu zulümden kurtulacağını, bir gün hakkın yerini bulacağı mazlumların ahının zalimlerden alınacağına dair müjde vermektedir. Güzel geleceğe inanan kimse işini ona göre ayarlar, hazırlığını yapar. Ama geleceğe ümidi olmayan kimse ne yapacağını da bilmez. Allah Teala geleceğin ve sonucun takvalıların olacağına dair sözü vardır. Öyleyse biz hazırlığımızı yapmalıyız. Bekleyenin özellikleri ve sıfatlarını bir sonraki makalemde genişçe açıklayacağım. Güzelliği bekleyen bizler, bu adalet ve güzelliği getirecek olan ağamızın yolunu bekleme ve hazırlanma yollarını arz edeceğim. Arslan BAŞARAN [email protected]

Tweet