Özgündüz "Iğdır Valisi ve İl Müftüsü Hükmünü Yitirmiştir"

Tarih : 2013-12-07 / Kategori : Gündem

Özgündüz

CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ALİ  ÖZGÜNDÜZ “IĞDIR VALİSİ VE İL MÜFTÜSÜ HÜKMÜNÜ YİTİRMİŞTİR. GÖREVDEN ALINMASALAR  ÇIKACAK OLAYLARIN SORUMLUSU HÜKÜMETTİR.”

VELİ BEDER “BİZLER  ÖLENE KADAR YÜREKLERİMİZDE ATATÜRK SEVGİSİYLE, VATAN SEVGİSİYLE, MEMLEKET SEVGİSİYLE BÜYÜMÜŞ BİR MİLLETİN TORUNLARI OLARAK YAŞAYACAĞIZ VE YAŞATACAĞIZ.”

            CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, ” Iğdır’da yaşanan olaylardan sonra  Iğdır’da görev yapan Vali ve Müftü, bütün toplumun Valisi ve Müftüsü değil  bir kesimin valisi ve müftüsü olduğunu ortaya koymuştur. Böyle olunca da devletin valisi olma hükmünü yitirmiştir. 
     Böyle insanların Iğdır gibi bir yerde görev yapmaları artık kabul edilemez. Türkiye Cumhuriyeti Hanefi İslam devleti değildir.  Bunu herkes bilecek. Herkes kafasının içine iyice sokacak.  Ve adam gibi buna göre davranacak.  Buna göre davranmayan adam haddini bilecek.” dedi.
           CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, CHP Iğdır İl Başkanı İlhan Zor  ve Partililer Iğdır Ehlibeyt Alimleri Derneğini ziyaret etti.
             Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli  Beder ve üyeler tarafından   karşılanan   CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz burada bir konuşma yaptı.
            Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli Beder, yaptığı konuşmada ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, sözü müftünün yazdığı rapora getirerek şunları söyledi: “İl Müftümüz bizlerin derneğine onlarca  ziyarette bulunmuş ve bizlerde sık sık karşılıklı ziyaretlerde bulunarak hoş sohbetler yapmışız.  Ama sayın müftümüz demek koyun postuna bürünmüş bir kurttan farkı yokmuş.” dedi.
    Özgündüz,  ziyarette yaptığı konuşmada  “Iğdır’a gelme sebebim özelikle Azeri Caferi toplumunun son zamanlarda baskı altına alınmasına, ötekileştirilmeye çalışılmasına karşı elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz.  Kamu görevlileri sonuçta laik cumhuriyetin kamu görevlileridir.  Valisinden tutun Müftüsüne kadar ve bunlar yurttaşlarına karşı eşit davranması gerekiyor.  İnsanların diniyle, mezhebiyle, etnik yapısıyla değil onlara hizmet etmekle görevlidirler.
    Kimsenin bir başkasına din mezhep öğretme hakkı da yoktur.  Haddi’ de yoktur.Herkesin inancı kendisine tabi müftünün raporu kabul edilemez ve bu konuda gereken tepkiyi mecliste verdik.  Bütçe komisyon toplantısında da tepkimizi gören hükümet yetkilisi Diyanetten sorumlu Bekir  Bozdağ, bu raporu kendilerinin istemediğini, içişleri bakanının istemediğini  ve valinin talebi üzerine hazırlandığını söyledi.
Sizlerin de buradaki tepkiniz yerinde oldu, müftünü de al git  şeklinde valiye dönük bir tepki yerinde ve haklıydı. Çünkü o raporun sorumlusu validir.  Böyle olunca da devletin valisi olma hükmünü yitirmiştir.
Sadece belli bir kesimin, Hanefi mezhebi kesiminin ve  iktidarın
valisinin olmuştur.  Dolayısıyla tarafsızlığını yitirmiştir.  Bu saatten sonra Iğdır gibi bir yerde görev yapması da kabul edilemez, yine Iğdır müftüsü de diyanet işleri bakanlığının bir temsilcisidir.  Diyanet işleri başkanlığı ise bizim anayasa maddemize göre  ilkesi doğrultusuna göre görev yapar.  Buda bütün inançlara karşı eşit durmasını gerektirir. Ama burada Caferi kesimini asimile etmek yönünde yaptığı politikalardan sonra artık oda burada laik cumhuriyetin müftüsü olma niteliğini kaybetmiştir bizim açımızdan dediğim gibi kamu göre valilerinin görevi  halka din mezhep öğretmek değil halka hizmet etmektir.  Bir başka yönden ise hadlerini aşmışlardır.  İnancımıza, ulemaya, sizlere hakaret niteliğinde ibareler vardır.  Bunlar kabul edilemez.  Herkesin inancı kendisine kim hurafeye ne kadar bulaşmış onun inancı kendisine  buyursunlar alimlerimizle çıkar tartışırlar.  Ama efendim bunları alalım diyanet işleri başkanlığında misafir edelim devşirelim tabiri caiz ise bu yönde politikalar asimile politikasıdır.  Ama bizim alimlerin hiçbiri kendisini dolara dinara satacakta değildir.  Onu da biliyoruz.  O hevesleri kursaklarında kalacaktır.  Alevi kesimini başka asimile etmek, Alevi kesimini başka türlü asimile etmek  görünümünde çalışmalar yapmaktalar ve bunları kabul edemeyiz.  Bir başka sakıncalı kısım o raporun emniyet genel müdürlüğüne gönderilmiş olması ve diyanete gönderilmiş olmasının belki bir gerekçesi vardır.  Ama Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri bakanlığına gitmesinin amacı nedir.  Bunu demek istiyorlar anlaşılan biz bu Caferi kesimiyle ilgili asimilasyon politikası uygulayacağız.  İleride buna karşı direnç gösterilirse şimdiden ey emniyet kulp bul, delil bul, başka soruşturmalarda olduğu gibi  yarın polisiye tedbirlerle  bir uyduruk soruşturmamı düşünüyorlar.  İyi olmuştur açığa çıkmıştır.  Planları bozulmuştur.
    Sizlerde üzerinize düşen görevi topluma yakışır bir şekilde  yerinize getirdiniz.  Olaydan sonra toplumun inancına karşı yapılan saldırıda Iğdır halkı top yekün tepki ve reaksiyon göstermiştir.  Ama yerinde ve ölçülü bir reaksiyondur.  Olması gerekende budur.  Ancak bu saatten sonra gerek vali olsun, gerek müftü olsun tarafsızlıklarını yitirmişlerdir.  Bütün toplumun Valisi, Müftüsü değil  bir kesimin valisi ve müftüsü olduklarını ortaya koymuşlardır..  Böyle insanların Iğdır gibi bir yerde görev yapmaları artık kabul edilemez.  Hükümet yetkililerine söyledik.  Bu kişiler hakkında gereği yapılacaktır.
Bizlerde sonuna kadar takip edeceğiz. Yapılmasa da artık bu saatten sonra bu olayın arkasında hükümetin olduğunu biz kamuoyuna açıklayacağız. Bu olaydan sonra Iğdır’da olacak olaylardan artık hükümet sorumlu olacaktır.  Benim aldığım bilgilerde valinin de kısa sürede gideceği  müftü zaten görev yapamaz.  İnşallah bundan sonra bu bir ders olsun bundan sonra buraya gelen kamu görevlileri de herkes de haddini bilsin vatandaşlara eşit davransın vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmasın umarım bu bir ders olur.  Bunlar Cumhuriyetin valisi ve müftüsü olsalardı zaten bu tür yanlışların içerisinde olmazlardı. Müftü efendi kendi başına o raporu yazamaz bunu bilin nitekim Bakan Bozdağ’ da söyledi.  Valinin talebi üzerine yazılmıştır.
     Vali eğer görevini kötüye kullanmışsa o zaman gereği yapılacaktır.  Eğer valiye bir şey yapılamıyorsa bunlar hükümetin bilgisi doğrultusunda yapılmıştır deriz.  Ve bizimde hedefimiz hükümet olur.  Türkiye Cumhuriyeti anayasası diyor ki Türkiye  laik demokratik bir hukuk devletidir.  Yine diyanet işleri başkanlığının görevleri sayılırken Diyanet işleri başkanlığı laiklik ilkeleri doğrultusunda görev yapar diyor, bir mezhebe değil. Türkiye Cumhuriyeti Hanefi İslam devleti değildir.  Bunu herkes bilecek. Herkes kafasının içine iyice sokacak.  Ve adam gibi buna göre davranacak.  Buna göre davranmayan adam haddini bilecek.  Bilmese bizler bildiririz.
Toplumumuz bildirir. Bu Azeri Türkleri toplumu Caferi toplumu buraya başka yerden ithal gelmiş değil  onların en az on katıda ülkesini sever.  Ülkesine göz dikenin gözünü çıkarır.  Bu ülkenin
yurttaşlarıdır. Efendim niye gittiniz İran’da eğitim gördünüz.
Allah’tan kork be benim vatanımda eğitim göreceğim bir kurum mu var.  Okuyacağım bir lisemi var. İlahiyat fakültesi mi var.  Beni asimile etmeye kalkışıyorsun. Bırakın ben okulumu açayım Caferi fıkhını ben burada öğreteyim.  Çocuğum niye gitsin 14 -15 yaşında diğer ülkelere ben meraklı değilim ki kaldı ki sen gidip El-Ezher Üniversitesin de eğitim alırken  bu ülkede müsteşar olurken, müdür olurken,   vali  olurken, rektör olurken sen Mısır’ın adamı olmuyorsun da benim çocuğum gidip Irakta Necefte  eğitim gördüğünde  neden ajan oluyor bu nasıl bir saçmalık. Bu toplum arasına nifak sokmaktır.  Suçtur bu ayrımcılık yapmaktır. Ve gereği yapılacaktır ve bekliyoruz.  Gerek şahsım gerek partim olarak bu ayrımcılığın karşısındayız.  Cumhuriyet Halk Partisi bütün insanların inancını, kimliğini, özgürce yaşamasını savunur.  Bu konuda diğer partilerden arkadaşlarımızda tepki gösterdiler. Bu toplumu bölmeye yönelik bir iştir ve asıl olan müftü efendi raporunda da tespit ediyor. Iğdır’da Şafi, Sünni Kürt kardeşlerle, Şii Caferi Azeriler tarihten beri bir arada yaşamışlardır.  Her türlü aralarında bir problem yoktur.  Akrabadırlar barış ortamı vardır.  Terör olayları bile husumete neden olmamıştır. Diyor.  Çok güzel ondan sonrada böyle sanki bu iki toplumun arasına nifak tohumu serpmek istiyormuş gibi problem istiyormuş gibi bu şekilde haddini aşan suç teşkil eden  bir rapor  yazmıştır.  Ve gereği de yapılacaktır.  Şöyle ifade kullanıyorlar Hıristiyanın ibadet hanesi  kilisedir, Musevilerin Sinagogu,  Müslümanın da  camidir.  Alevilikte İslam’ın tasavvufu bir yorumudur.  Buyurun gelin camiye diyorlar. Buyurduk geldik camiye şimdi benden ne istiyorsun. Alevi’ye bunu diyorsun. Camiye gelen Caferi’ye de diyorsun ki  yo o olmaz benim gibi namaz kıl benim gibi dua oku benim gibi abdest al  bu asimilasyondur.  Sünnileştirme politikasıdır. Bu olmaz sen Koca tepe’yi, Selimiye’yi aç bir gün Alevi’ye gelsin camide cem yapsın  Allah, Muhammet Ali deyip zikretsin bir gün iki saat,  vay efendim olur mu, niye olmasın kardeşim.” şeklinde konuştu.
           Ehlibeyt Alimleri Derneği Başkanı Veli Beder ise “İl Müftümüz bizlerin derneğine onlarca ziyarette bulunmuş ve bizlerde sık sık karşılıklı ziyaretlerde bulunarak hoş sohbetler yapmışız.  Ama sayın müftümüzün demek koyun postuna bürünmüş bir kurttan farkı yokmuş.
    Amacı içimize girerek fitnelik fesatlık yaratmaya çalışmaktır.  Amma Kuran-ı kerimin bütün emirlerine baktığımız zaman birlik ve beraberlik. Birlikten ve beraberlikten bereket doğar.
Bizler ne vatanımızdan utanırız, nede mezhebimizden utanırız.  Ama bizlerin sesini duyuran değerli büyüklerimize, milletvekillerimize teşekkür ediyoruz ve gerisini Allah’a havale ediyoruz.” dedi.
                Beder, “Âlimlerimiz bir çok ülke gezmişler ama dünyada eşine ve benzerine rastlanmayan bir raporla karşılaşmışlar.  Bizlerden hiçbir zaman devlete, hükümete, bayrağa karşı gelen tek bir Caferi ferdi görülmemektedir.  Hep vatanının, milletinin, toprağının yanında yer almış ve canını feda etmiştir. Kurşunlara göğsünü veren taşlara siper olan bir topluma böyle bir raporun hazırlanması böyle bir lekenin takılması bizleri üzmüştür.  Caferi toplumu hiçbir zaman hükümetine ve hükümetini temsil edene karşı ne bir basın açıklaması yapmış nede karşısına dikilmiştir.  Hep müftüsüyle emniyetiyle içli dışlı olmuştur.  İmkân olduğu zaman müftüyü, valiyi, üniversiteyi ziyaret etmişlerdir.  Türkiye’de yaşayan bütün alimler   istedikleri için, gerçekten bu vatana bağlı oldukları için,  ne pul ile, ne parayla ne mevkiyle vatanına, milletine, hükümetine,  bayrağına  karşı gelmemiş. Vatanını,  toprağını kendi canından hep ileride tutmuştur.” dedi.
          Bizler  ölene kadar yüreklerimizde Atatürk sevgisiyle, vatan sevgisiyle, memleket sevgisiyle büyümüş bir milletin torunları olarak yaşayacağız ve yaşatacağız diyen Başkan Beder; “Kimse ayrımcılık yaparak bir
yere gelemez. Hiç kimse bir başkasının hakkını gasp edemez ama bunlar alışmış gasp etmeye. Bizler yüzlerce kez söylemişiz yüzlerine sizlerin cenazeniz bizlerin parasıyla yıkanıyor. Bizler helal etmiyoruz.
    Sizler bizim paramızla haca gidiyorsunuz. Bizler helal etmiyoruz. Helal olmayan bir şeyde kabul olmaz. Sadece hizmetini bir inanca yapıyor o da Hanefi  ve Sünni inancına yapıyor.” şeklinde konuştu.

Facebook Beğenenler

  1. kilic 2013-12-07 11:59:44

    saygilar. genede türk toplumu tedbirli olsun , hersey cikara bilirler .....

  2. Cemil 2013-12-08 18:09:47

    Iğdır müftüsü koyun postuna girerek, kurtlaştı. Dairede görev yapan bütün personellerin birbirine düşürdü. Fitne-fesatlık tohumunu attı. Kırk yıllık dostları birbirlerine düşmün etti. Kendisinden başkasını istimedi. Hep ben dedi. İnsanların açığını aramak için özel ekipler kurdu, kimsenin kimseye haber olmadan, aynı ajanlar gibi sınıflar kurdu, herkesin arkasında konuştu. Helal-haram ayrıt etmedi. İşine geleni yaptı, işine gelmeyeni, hep takozlar koydu. Her çeşit kılık-kiyafete girdi. Saatı, dakkası ve saniyesi belli olmayan tipik karaktersiz kişi oldu, iki kişinin bir araya gelmesini istemdi. İllaki bir fitne içlerine attıyordu. Çok bencil kendini beğenmiş, nefsine teslim olmuş anlık bir insandi. İnsanların ekmeğini yeyerdi. Her çeşitli nankörlük eder di, güvenmez bir kişi idi. bütün melanetleri uğrenmişti. Valileri iyi kafaya alırdı. Diyanet İşlerinin yetkililerini iyi kullanırdı. felaket bir ajandı.

  3. Enes 2013-12-12 07:04:24

    Bu Cemil denen kişiyi yani kod ismiyle yazan kişiyi hepimiz tanır biliriz.ikinci bir husus gönderdiğimiz yazıları yayınlamamakla ne kadar taraflı ve adil olmadığınız ortadadır.bu hakaret dolu yazıyı kaldırmanızı aksi takdirde suç duyurusunda bulunulacağını ifade etmek isterim.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.