ESKİ MİLLETVEKİLİ ABBAS BOZYEL CÜBBELİ’Yİ MAHKEMEYE VERDİ

Tarih : 2022-02-10 / Kategori : Gündem

ESKİ MİLLETVEKİLİ ABBAS BOZYEL CÜBBELİ’Yİ MAHKEMEYE VERDİ

MHP Iğdır eski Milletvekili Abbas Bozyel, Caferi inancına mensup kişileri aşağılayan, İran ajanlığı yaftalamasıyla hakaret içerikli paylaşımlar yapan, insanları ayrıştırarak kin ve nefret tohumu eken Cübbeli Ahmet ile ilgili mahkemeye giderek dava açtı ve sürecin takipçisi olacağını açıkladı.

Iğdır eski Milletvekili Abbas Bozyel Mahkemeye verdiği dilekçede şöyle dedi:

Cübbeli Ahmet namı ile bilinen Ahmet Mahmut Ünlü 05.02.2022 tarihinde şahsının kullandığı Twitter adresi olan https://twitter.com/c_ahmethoca url’li hesaptan ve yine şahsın kullanımında bulunan İnstagram hesabı olan https://www.instagram.com/cubbeliahmethoca/?hl=tr url adresli hesaplarından bir sıra paylaşımda bulunmak sureti ile aşağıda arz edeceğimiz fiilin tipikliğini meydana getirmiştir.

​Şüpheli, ilgili adreslerinden yayımladığı halihazırda da paylaşımlarının sosyal medya sitelerinde bulunmakta olan yazılarında, Caferilik mezhebi ve Caferi mezhebine mensup kişileri tahkir edici, aşağılayıcı bu suretle de halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli kaleme aldığı ifadeler sebebi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesinde düzenlenmiş Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunun tipik fiilini gerçekleştirmiştir

2-). Şöyle ki; Şüpheli ekte sunulan paylaşımında “Caferilik adı altında İran ajanlığı yapan ecdad düşmanlarımızın tehlikesinden korumaları hatta vuku bulan birçok zararlardan kurtarmaları husûsunda teşvik ediyor ve milyonlar adına onlardan ricacı oluyoruz.” İfadelerini kullanmış, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Iğdır, İstanbul, Ankara ve yurdun dört bir köşesinde mukim Caferi mezhebine mensup vatandaşlarımızı İran Ajanı olarak ifade etmiş ve ecdad düşmanı olarak itham etmiştir.

Gerçekleşmiş somut olay bakımından şüphelinin yazısında bahsi geçen ifadeler dikkate alındığında 3 tehlikeden bahsedilmiş, bunlardan ilki Terör örgütü FETÖ diğeri Caferilik ve son olarak selefilik-Vahhabilik olarak belirtilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan ve devleti ve milletine bağlı, ülkenin asli unsuru olarak kendini tanımlamış Caferi mezhebine mensup şahısların bir terör örgütü ile birlikte isimlerinin anılması ve ülkede İran ajanlığı faaliyetini yürütüyor olması ifadesi açıkça tahkir edici ve tahrik edici bir ifade olarak nazarı itibara alınmalıdır. Zira, devletine aidiyet hissi ile ruhen bağlı, devleti ve milletinin bölünmez bütünlüğe inanmış ve bu uğurda kimi zaman şehit olmayı şeref bilmiş, her türlü zorluğa göğüs germiş serhat illerimiz de mukim ve yurdun dört bir yanında yaşayan esasen Iğdırlı ve Karslı Türk vatandaşlarını ajan olarak addetmek vatandaşlarımızı aşağılama fiiline vücut vermiştir. Paylaşımda Caferi mezhebine mensup Türk vatandaşlarının, İran İslam Cumhuriyeti ajanlığı ve ecdad düşmanı olarak ifade edilmesi ve yazı kapsamında terör örgütleri ile birlikte anılması devletimizin Iğdırlı Türk vatandaşlarını gazetenin okuyucu kitlesi bakımından yabancı olarak gösterilmesi, devletine bağlı Iğdırlı Türk vatandaşları için aşağılama olarak anlaşılması ve bu manevi kast ile işlendiğini gösterir niteliktedir.

Şüphelinin makalesinde Türk vatandaşı olup Caferi Mezhebine mensup bireyleri “ajanlık ve ecdad düşmanlığı” ile itham edecek olarak ifadelerde bulunması, ülkemizin sürüklenmeye çalışıldığı mezhep çatışması ihtimali bakımından bir tehlike arz etmekte olup, toplumun birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu şu günlerde toplumu ayrıştırma amacına hizmet etmekten başka bir anlam taşımamaktadır. Caferi mezhebine mensup Türk Vatandaşlarının ekte sunulmuş ithamlar ile anılması, ve terör örgütleri ile birlikte anılması ülkemizi hedef olan terör örgütlerine hedef gösterilmesi anlamına da gelmekte, TCK’nın 216. Maddesinde tanımlanan halkı kin ne düşmanlığa tahrik fiilinin gerçekleştirilmesi olarak mütalaa edilmelidir.

3-) Şüphelinin ilgili yazısında Türk vatandaşı olan ve esasen Iğdır’lı ve Karslı olup yurdun dört bir yanında muhkim Caferileri kast olmaksızın “ajan ve ecdad düşmanı” olarak ifade etmesi gerçeklikle bağdaşmamaktadır. Öyle ki şüpheli, ülkemizin bir çok yerinde programlar yapan bir şahıstır. İsmi geçen serhat şehirlerimizde Caferi mezhebine mensup Türk vatandaşlarının olduğunu bilmekte, devletlerine aidiyet duyduklarını ve “ajan ve ecdad düşmanı” olarak ifade edilmemesi gerekliliğini bildiği aşikardır. Zira Türk Vatandaşı Caferi mezhebine mensup bireylerin son yurdumuzu vatanlaştırmak adına nice bedeller ödediği, dün Çanakkale’de ve Milli Mücadele döneminde en ön saflarda bulunduğu yakın geçmişte ise gerek PKK ve FETÖ terör örgütüne karşı devletimizin verdiği mücadelelerde yüzlerce şehit verdiği unutulmamalıdır. Nitekim tahkir edilen Mezhep mensupları bakımından yalnızca bir mezhebe mensup olmaları bakımından ajanlık ve düşmanlık ile itham edilmeleri, isimlerinin yayımlanmış yazılarda terör örgütü FETÖ ile birlikte anılmış olması tahkir edici bir husus olarak değerlendirilmelidir. Bu anlamda kanaatimizce “iran ajanlığı ve ecdad düşmanlığı” ifadeleri kasti kullanılmış olup, Türk vatandaşı Caferileri aşağılama ve toplumu kin ve düşmanlığa sevk etmek amacı ve Vatandaşlarımızı ayrıştırmak gayesine yönelik olduğunu vurgulamak gerekmektedir.

Aşağılama fiili itibarı ile önem arz eden bir diğer husus, ifade edilen beyanın, toplumun örf adet ve geleneklerine göre aşağılama olarak algılanması gerekliliğidir. Caferi mezhebine mensup vatandaşlarımız serhat illerinde mukim Türk vatandaşları olup, 3 ülkeye sınır olan ve geçmişinde ermeni mezalimi yaşamış, uzun yıllar Sovyet Rusya tehdidine karşı elbette devletinin yanında taraf olmuş, yakın tarihimizde terör örgütlerine yüzlerce şehit vermiş serhat illerimizde yaşayan Türk vatandaşlarıdır. Vatandaşlarımızı bu kapsamda “ajan ve ecdad düşmanı” olarak ifade etmek toplumu oluşturan halkın bir kesiminin aşağılanmasına sebebiyet verecektir.
​Bu ayrışmanın mezhepsel farklılıklar üzerinden gerçekleştirilmesi, ülkemizi hedef almış terör örgütleri bakımından Caferi Türk vatandaşlarının açıkça hedef gösterilmesi olarak ifade edilebilecek bir nitelikte olup, suçun nitelikli halinin gerçekleşmiş olduğu ifade edilmelidir.

4-) Şüpheli tarafından paylaşılmış yazısında ifade edilmiş ve gerçekleştirilen vaka bakımından fiilin suçun maddi ve manevi unsurları bakımından tipikliğini gerçekleştirildiği aşikar olup, ifade edilmiş fiile ilişkin cezai kovuşturmanın yapılması gerekliliği hasıl olmuştur. Haber: Oğuzhan Şıktaş

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.