KAMU-SEN İL TEMSİLCİLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

Tarih : 2009-11-21 / Kategori : Genel Haber

    Kamu-Sen Iğdır Temsilciliği, düzenlediği basın açıklamasıyla hükümeti topa tuttu.

Kamu- Sen İl Temsilcisi Cafer Alakaş tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye Kamu-Sen, yıllardır diyalog, hoşgörü, yönetişim anlayışıyla kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele yürütmektedir.
    Elbette bu mücadelenin öncelikli hedefi kamu görevlilerinin toplu sözleşme, grev ve siyaset haklarını  da içeren çağdaş, ILO standartlarında sendikal haklardır.
    Bu mücadelede toplumumuzun hassasiyetlerini gözeterek, gerginliklerden mümkün olduğunca kaçınarak, milli ve manevi değerlerimizi ön planda tutarak, ‘önce ülkem’ diyerek yer aldık.Ancak, bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma gayretlerine maruz kaldık.İş bilmez iktidarın başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtımıza yüklendi.
    Özellikle ülkemizde kamu hizmetlerini sevk ve idare etmekle sorumlu olan AKP Hükümeti üyeleri, sürekli memurlarımızın işe yaramaz, vasıfsız, yan gelip yatan, hizmetin gereklerini yerine getirmeyen kimseler olduğunu ifade ederek, memurlara hakaret ettiler.Kamu hizmetini düzenlemekle ve yürütmekle görevli olan bakanlar, basiretsiz ve beceriksiz yönetim anlayışlarını, liyakatsız, yandaş yöneticilerle desteklemek isteyince ortaya çıkan aksaklıkların sorumluluğu, fedakar Türk memurunun omuzlarına yüklendi.
    Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor; kilometrelerce ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen; haciz ihbarnamesini borçluya tebliğ ettiği için katledilen postacı; yangın söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı; asayişi sağlarken şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit düşen makinist de biziz. Ancak siyasi irade tarafından her fırsatta hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz. 2002-2008 yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,5 oranında büyürken, kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, “büyümeye ne katkınız var ki!” denmiştir. Ekonomik krizle ilgili olarak alınan tedbirler, sözde istihdam paketi adı altında küresel sermayeye ve onun işbirlikçilerine ulufe olarak dağıtılırken 54,3 milyar TL’yi bir çırpıda gözden çıkaranlar; başta memurlarımız olmak üzere, işsiz, işçi, esnaf, emekli, dul ve yetimlerin tamamı için 4,3 milyar TL kaynak ayırmayı lütfetmişlerdir.
    Bu yolla, 2008 yılının başlarından itibaren ortaya çıkan ekonomik krizin faturası doğrudan dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklenmiştir.
İstihdamın artırılması aldatmacasıyla küresel sermayeye vergi indirimleri, prim istisnaları, teşvik gibi yollarla aktarılan 54,3 milyar TL’ye rağmen işsizliğin %13,4’e yükselmesi, bütçe açığının 10 ay içinde 43 milyar TL’ye çıkması hangi gerekçelerle açıklanacaktır merak etmekteyiz.
     Bu durumda istihdam artmamıştır, yatırımlar artmamıştır, ücretler artmamıştır, kapasite kullanım oranları  artmamıştır, üretim artmamıştır, tüketim artmamıştır ama bir kesim parasına para katmış; işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik artmıştır.Bu durum, yapılanların, krize karşı tedbir olmaktan çok; krizi fırsat bilerek, yandaş ve destekçilere kaynak aktarımı olduğunu göstermektedir.Bütçe, milletin ortak kaynağıdır.2 milyonun ortak kaynağından; milletin %99’u için 4,3 milyar TL, %1’i için 54,3 milyar TL ayrılması hiçbir adalet anlayışıyla bağdaşmamaktadır.
    Sorunumuz yalnızca ekonomik değildir.
    Bizim anlayışımızda ahlaki değerler, her şeyden önce gelmektedir.Bize göre bir Başbakan, milletin gözünün içine baka baka bir konuda söz veriyorsa; artık verdiği sözü yerine getirmek o başbakanın boynunun borcu olmuştur.
     Sayın Başbakan’ın 2004 yılında kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev haklarını içeren sendikalar kanunu sözünün üzerinden 5 yıl geçmiş ama bu yönde hiçbir adım atılmamıştır. Bu durum Başbakanın sorumluluğundadır. Ancak tüm hatırlatmalarımıza rağmen, Başbakan’ın konuyu sahiplenmeyişi, kabul edilemez bir tutumdur.
    Yetkililerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle kamu görevlilerinin sorunları çözümsüz kalmış; sözleşmeli statü, taşeronlaşma, özelleştirme gibi yanlış politikalar nedeniyle de yeni mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Uzlaştırma Kurulu’nun kararları  kabul edilmeyerek, kamu görevlilerinin talepleri karşısında uzlaşma mekanizmasının da esamesinin okunmadığı görülmüştür.Bu yapılanlar karşısında memurlarımızın AKP Hükümetine güveni kalmamıştır.
     Bu süreçte memurlarımız dışlanmış, terk edilmiş ve aldatılmıştır.Diyaloğa direnen, müzakereye kapalı, verdiği sözü yerine getirmeyen bir iktidarla neyin konuşulacağını, hangi konuların karara bağlanacağını kamuoyunun taktirine bırakıyorum.
Ancak bugüne kadar gerekli yasal düzenleme yapılmayarak, süreç sürüncemede bırakılmış; gücümüz, sarı sendikalarla kırılmak istenmiştir.
    Bu kararlara rağmen, soruna çare üretmek yerine, sorunun parçası olmayı tercih eden iktidar, Anayasal hakkımızı vermemekte ısrar etmektedir.
Türkiye Kamu-Sen, yıllarca kamu görevlilerinin sorunlarını anlatmaya, makul taleplerini hükümete iletmeye çalışmış ancak Hükümet adeta sorunları çözmemek için bizlerle mücadele etmiştir.Türk memuru horlanmış; itibarı zedelenmiş, aldatılmış ama hizmet üretmeye devam etmiştir.Yalnızca memurlarımız değil işçi, çiftçi, esnaf, emekli, dul ve yetimlerimiz de benzer muamelelere maruz kalmıştır.İşsiz sayısı her geçen gün artmakta, evlatlarımız gelecekle ilgili ümitlerini kaybetmektedir.Bir çok esnaf kepenk kapatmakta, ocaklarımızı tüttürmek günden güne zorlaşmaktadır,Açıklanan taban fiyatlarını yetersiz bulan çiftçilerimiz hakarete uğramakta, şiddete maruz kalmaktadır.
     Bu gidişe ‘dur!’ demek hepimizin boynu borcu, vatandaş olmamızın bir gereğidir. Bizler bugüne kadar diyaloğun her yolunu denedik, hoş görünün her türlüsünü gösterdik, sabrımızı sonuna kadar zorladık.Ama yaptığımız her iyi niyetli girişimde, adres olarak sokaklar gösterildi.Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.Söz bitmiş, hoş görümüz karşılıksız kalmış, diyalog mekanizması tahrip edilmiştir.Son çare eylemdir.Hakkımızı almak, iktidarı uyarmak, Türkiye’nin demokrasi ile yönetildiğini; demokrasinin temelinde tüm kesimlerin haklarının korunması geldiğini hatırlatmak için;Ülkemizin kaynaklarının adil bir şekilde paylaştırılması için; Yalnızca memurların değil, işsiz, işçi, esnaf, çiftçi, emekli, dul ve yetimlerin de seslerine kulak verilmesi için 25 Kasım’da iş bırakıyoruz.Son çare olarak, 25 Kasım 2009 Çarşamba günü hizmet üretmeyerek, ‘memur yan gelip yatıyor’ diyen iktidara, toplum hayatında ne denli önemli görevler yürüttüğümüzü göstereceğiz. Eylemimiz asla devletimize ve bizlerden hizmet alan vatandaşlarımıza karşı değildir. Bizler yıllardır Türk memurunu yok sayan, sorunlarımıza çare üretmeyen, önümüzü tıkayan ve bizlere başka çıkar yol bırakmayanlara karşı demokratik hakkımızı kullanıyoruz.Yaşanacak aksaklıkların sorumlusu, sesimizi duymayan, sorunlarımızı görmezden gelen, verdiği sözde durmayan, attığı imzaya sahip çıkmayan ve bizlere her defasında sokağı gösteren iktidardır.Tüm sorunlarına rağmen eksiksiz hizmet üretmeye çalışan kamu görevlilerini yok sayan iktidara, üretimden gelen gücümüzü kullanarak cevap vereceğiz. 25 Kasım Çarşamba günü  Türk memuru ülke genelinde hayatı durduracaktır. Yıllardır sessiz sedasız işini yapmaya çalışan kamu görevlilerinin, toplumumuzun sesi ve yüreği olarak yapacağı bu eylem nedeniyle tüm vatandaşlarımızdan  özür diliyor; kendilerini eşleri ve çocuklarıyla, ellerinde Türk bayraklarıyla meydanlarda bizleri desteklemeye davet ediyoruz.” dedi.

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.