- Araç sahipleri nefes alacak! Akaryakıtta çifte indirim bekleniyor
- Palandöken: “Perakende yasası tüketiciyi enflasyondan korur”
- ‘Öğretmenler Odası Buluşmaları'nın 10'uncusu Diyarbakır'da gerçekleşti
- Türkiye’de sadece Elazığ’da çıkarılan vişne mermerinden yapılan tespihler 85 bin liradan alıcı buluyor
- Muhtarlık ikisine de yar olmadı
- İL JANDARMA KOMUTANLIĞI TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLERİ BELİRLEDİ
- İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ GÜZERGAHLARI İLE AFİŞ-PANKART ASILABİLECEK YERLER,
- TAZİYE VE TEŞEKKÜR MESAJI
- TAZİYE TEŞEKKÜR MESAJI
- Taziye Teşekkür Mesajı
- İL BAŞKANI AYAZ 14 MAHALLE MUHTARIYLA BULUŞTU
- SENGER BAŞKAN MAZBATASINI ALDI
- TUZLUCA BELEDİYE BAŞKANLIĞI TÜRKAN’A VERİLDİ
- MEHMET NURİ GÜNEŞ MAZBATASINI ALDI
- ÜLKÜ ÖCAL’DAN SEÇMENE TEŞEKKÜR MESAJI
KAMU-SEN İL TEMSİLCİLİĞİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI
Kamu-Sen Iğdır Temsilciliği, düzenlediği basın açıklamasıyla hükümeti topa tuttu.
Kamu- Sen İl Temsilcisi Cafer Alakaş tarafından yapılan açıklamada,
“Türkiye Kamu-Sen, yıllardır diyalog, hoşgörü, yönetişim anlayışıyla
kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için mücadele
yürütmektedir.
Elbette bu mücadelenin öncelikli hedefi kamu görevlilerinin toplu
sözleşme, grev ve siyaset haklarını da içeren çağdaş, ILO
standartlarında sendikal haklardır.
Bu mücadelede toplumumuzun hassasiyetlerini gözeterek,
gerginliklerden mümkün olduğunca kaçınarak, milli ve manevi
değerlerimizi ön planda tutarak, ‘önce ülkem’ diyerek yer aldık.Ancak,
bu iyi niyetimize karşılık olarak memurlarımız aleyhine yürütülen
kampanyalara, memurlarımızın kazanılmış haklarının ellerinden alınma
gayretlerine maruz kaldık.İş bilmez iktidarın başarısızlıkları, kötü
niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri yıllarca sırtımıza yüklendi.
Özellikle ülkemizde kamu hizmetlerini sevk ve idare etmekle sorumlu
olan AKP Hükümeti üyeleri, sürekli memurlarımızın işe yaramaz,
vasıfsız, yan gelip yatan, hizmetin gereklerini yerine getirmeyen
kimseler olduğunu ifade ederek, memurlara hakaret ettiler.Kamu
hizmetini düzenlemekle ve yürütmekle görevli olan bakanlar, basiretsiz
ve beceriksiz yönetim anlayışlarını, liyakatsız, yandaş yöneticilerle
desteklemek isteyince ortaya çıkan aksaklıkların sorumluluğu, fedakar
Türk memurunun omuzlarına yüklendi.
Hastadan bulaşan virüs nedeniyle can veren doktor; kilometrelerce
ötedeki köye ders vermeye giderken soğuktan donan öğretmen; haciz
ihbarnamesini borçluya tebliğ ettiği için katledilen postacı; yangın
söndürürken hayatını kaybeden itfaiyeci, ormancı; asayişi sağlarken
şehit edilen polis, zabıta; raylara döşenen bombanın patlamasıyla şehit
düşen makinist de biziz. Ancak siyasi irade tarafından her fırsatta
hizmet üretmemekle, yan gelip yatmakla suçlanan da biziz. 2002-2008
yılları arasında ülke ekonomisi ortalama yıllık %6,5 oranında büyürken,
kamu görevlilerine büyümeden pay verilmemiş, “büyümeye ne katkınız var
ki!” denmiştir. Ekonomik krizle ilgili olarak alınan tedbirler, sözde
istihdam paketi adı altında küresel sermayeye ve onun işbirlikçilerine
ulufe olarak dağıtılırken 54,3 milyar TL’yi bir çırpıda gözden
çıkaranlar; başta memurlarımız olmak üzere, işsiz, işçi, esnaf, emekli,
dul ve yetimlerin tamamı için 4,3 milyar TL kaynak ayırmayı
lütfetmişlerdir.
Bu yolla, 2008 yılının başlarından itibaren ortaya çıkan ekonomik
krizin faturası doğrudan dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklenmiştir.
İstihdamın artırılması aldatmacasıyla küresel sermayeye vergi
indirimleri, prim istisnaları, teşvik gibi yollarla aktarılan 54,3
milyar TL’ye rağmen işsizliğin %13,4’e yükselmesi, bütçe açığının 10 ay
içinde 43 milyar TL’ye çıkması hangi gerekçelerle açıklanacaktır merak
etmekteyiz.
Bu durumda istihdam artmamıştır, yatırımlar artmamıştır, ücretler
artmamıştır, kapasite kullanım oranları artmamıştır, üretim
artmamıştır, tüketim artmamıştır ama bir kesim parasına para katmış;
işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik artmıştır.Bu durum, yapılanların,
krize karşı tedbir olmaktan çok; krizi fırsat bilerek, yandaş ve
destekçilere kaynak aktarımı olduğunu göstermektedir.Bütçe, milletin
ortak kaynağıdır.2 milyonun ortak kaynağından; milletin %99’u için 4,3
milyar TL, %1’i için 54,3 milyar TL ayrılması hiçbir adalet anlayışıyla
bağdaşmamaktadır.
Sorunumuz yalnızca ekonomik değildir.
Bizim anlayışımızda ahlaki değerler, her şeyden önce
gelmektedir.Bize göre bir Başbakan, milletin gözünün içine baka baka
bir konuda söz veriyorsa; artık verdiği sözü yerine getirmek o
başbakanın boynunun borcu olmuştur.
Sayın Başbakan’ın 2004 yılında kamu görevlilerine toplu sözleşme
ve grev haklarını içeren sendikalar kanunu sözünün üzerinden 5 yıl
geçmiş ama bu yönde hiçbir adım atılmamıştır. Bu durum Başbakanın
sorumluluğundadır. Ancak tüm hatırlatmalarımıza rağmen, Başbakan’ın
konuyu sahiplenmeyişi, kabul edilemez bir tutumdur.
Yetkililerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi
nedeniyle kamu görevlilerinin sorunları çözümsüz kalmış; sözleşmeli
statü, taşeronlaşma, özelleştirme gibi yanlış politikalar nedeniyle de
yeni mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Uzlaştırma Kurulu’nun kararları
kabul edilmeyerek, kamu görevlilerinin talepleri karşısında uzlaşma
mekanizmasının da esamesinin okunmadığı görülmüştür.Bu yapılanlar
karşısında memurlarımızın AKP Hükümetine güveni kalmamıştır.
Bu süreçte memurlarımız dışlanmış, terk edilmiş ve
aldatılmıştır.Diyaloğa direnen, müzakereye kapalı, verdiği sözü yerine
getirmeyen bir iktidarla neyin konuşulacağını, hangi konuların karara
bağlanacağını kamuoyunun taktirine bırakıyorum.
Ancak bugüne kadar gerekli yasal düzenleme yapılmayarak, süreç
sürüncemede bırakılmış; gücümüz, sarı sendikalarla kırılmak
istenmiştir.
Bu kararlara rağmen, soruna çare üretmek yerine, sorunun parçası
olmayı tercih eden iktidar, Anayasal hakkımızı vermemekte ısrar
etmektedir.
Türkiye Kamu-Sen, yıllarca kamu görevlilerinin sorunlarını anlatmaya,
makul taleplerini hükümete iletmeye çalışmış ancak Hükümet adeta
sorunları çözmemek için bizlerle mücadele etmiştir.Türk memuru
horlanmış; itibarı zedelenmiş, aldatılmış ama hizmet üretmeye devam
etmiştir.Yalnızca memurlarımız değil işçi, çiftçi, esnaf, emekli, dul
ve yetimlerimiz de benzer muamelelere maruz kalmıştır.İşsiz sayısı her
geçen gün artmakta, evlatlarımız gelecekle ilgili ümitlerini
kaybetmektedir.Bir çok esnaf kepenk kapatmakta, ocaklarımızı tüttürmek
günden güne zorlaşmaktadır,Açıklanan taban fiyatlarını yetersiz bulan
çiftçilerimiz hakarete uğramakta, şiddete maruz kalmaktadır.
Bu gidişe ‘dur!’ demek hepimizin boynu borcu, vatandaş olmamızın
bir gereğidir. Bizler bugüne kadar diyaloğun her yolunu denedik, hoş
görünün her türlüsünü gösterdik, sabrımızı sonuna kadar zorladık.Ama
yaptığımız her iyi niyetli girişimde, adres olarak sokaklar
gösterildi.Artık bıçak kemiğe dayanmıştır.Söz bitmiş, hoş görümüz
karşılıksız kalmış, diyalog mekanizması tahrip edilmiştir.Son çare
eylemdir.Hakkımızı almak, iktidarı uyarmak, Türkiye’nin demokrasi ile
yönetildiğini; demokrasinin temelinde tüm kesimlerin haklarının
korunması geldiğini hatırlatmak için;Ülkemizin kaynaklarının adil bir
şekilde paylaştırılması için; Yalnızca memurların değil, işsiz, işçi,
esnaf, çiftçi, emekli, dul ve yetimlerin de seslerine kulak verilmesi
için 25 Kasım’da iş bırakıyoruz.Son çare olarak, 25 Kasım 2009 Çarşamba
günü hizmet üretmeyerek, ‘memur yan gelip yatıyor’ diyen iktidara,
toplum hayatında ne denli önemli görevler yürüttüğümüzü göstereceğiz.
Eylemimiz asla devletimize ve bizlerden hizmet alan vatandaşlarımıza
karşı değildir. Bizler yıllardır Türk memurunu yok sayan, sorunlarımıza
çare üretmeyen, önümüzü tıkayan ve bizlere başka çıkar yol
bırakmayanlara karşı demokratik hakkımızı kullanıyoruz.Yaşanacak
aksaklıkların sorumlusu, sesimizi duymayan, sorunlarımızı görmezden
gelen, verdiği sözde durmayan, attığı imzaya sahip çıkmayan ve bizlere
her defasında sokağı gösteren iktidardır.Tüm sorunlarına rağmen
eksiksiz hizmet üretmeye çalışan kamu görevlilerini yok sayan iktidara,
üretimden gelen gücümüzü kullanarak cevap vereceğiz. 25 Kasım Çarşamba
günü Türk memuru ülke genelinde hayatı durduracaktır. Yıllardır sessiz
sedasız işini yapmaya çalışan kamu görevlilerinin, toplumumuzun sesi ve
yüreği olarak yapacağı bu eylem nedeniyle tüm vatandaşlarımızdan özür
diliyor; kendilerini eşleri ve çocuklarıyla, ellerinde Türk
bayraklarıyla meydanlarda bizleri desteklemeye davet ediyoruz.” dedi.
Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.