Geç Kalırsak Iğdır'da İnsanlık Ölecek

Tarih : 2011-02-15 / Kategori : Genel Haber

Geç Kalırsak Iğdır'da İnsanlık Ölecek

Hastane önünde incir ağacı/Doktor bulamadı  bana ilacı/Baştabip geliyor zehirden acı…

Herkesin dilinde yerini bulan, yanık bir hastane türküsünün acılı, dokunaklı, yanık, iç burkan, insanım diyenin yüreğini dağlayan sözleridir bunlar.
Üç yanı denizlerle çevrili güzel ülkemizde sağlık konusunda hep şikayetler olmuş, olagelmiştir.
Hele de bu sağlık sorunun üç tarafı farklı ülklerle kuşatılmış, doğunun da doğusunda, büyük kent merkezlerimize 1.600-1.800 km uzakta, henüz havaalanı da bulunmayan IĞDIR’da ortaya çıkmışsa. Sağlık değil, sağlıksızlık “el yakıyor, yürekleri dağlıyor” tahammül sınırlarını aşıyor.
Şu bir gerçek ki; batıdan doğuya gittikçe, sağlık sorunları “çarpan etkisiyle” büyüyerek karşımıza çıkıyor.   
Sözün kısası makbuldür derler ya! 7 Şubat’ta Iğdır’daydım..  Bir canım, canımın içi, bana sevgi, bana ilgi, bana süt veren bir CAN, Iğdır Devlet Hastanesinde, hastanenin yoğun bakım ünitesinde bir aydan beri yatmaktaydı…
O bir beyaz melekti. İşte O Beyaz Meleği görmek için koştum “Iğdır Devlet Hastanesine”. Gelip de gördüm ki; bu hastane “Devlet” sözcüğüne hiç mi hiç yakışmamış…
Her kapalı kapının önünde yüzlerce yoksul, düşkün, yorgun, çoğunluğu yaşlı insanlar. Besbelli ki, kapalı kapıların ötesi (odaların içi) de dışı gibi dopdolu. Tıklım, tıklım…
Oflayan, sızlayan, bağıran, çağıran, inleyen, itişip kakışan büyük bir insan çoğunluğu.
Hepsi babam, hepsi anam, hepsi ailemden biri gibi geldi bana..
Bu şaşkınlığımı  fark eden bir yetkilinin “daha bir bu kadar hasta da Van’a, Erzurum’a, Anakara, İstanbul, İzmir’e ney gidiyoo. Hele bir de onlar olsa! ” sözü, şaşkınlığımı ve içine düştüğüm dehşeti daha da artırmıştı. Kendi canım hastamı unutmuş, tüm hastaların yakını, canı olmuştum. Zaten yaradılış itibariyle duygusal bir insandım. Olmaz olası bu tarafım… 
Hiçbir kişiyi, kurumu, mevki ve makamı  kötülemek, karalamak niyetim de amacım da yok. Bunun yarar sağlayabileceğini de düşünmüyorum. Hele de hastane başhekimini, sağlık il müdürünü hiç tanımam, görmedim de… Ama hastanede gördüğüm sorunlar onların yetkisini, etkisini kat, kat aşmış durumda… Bir kere öncelikle acil olarak fiziki bir mekan (yeni bir hastane) şart. Yeni bir hastane ile birlikte yeterli sayı ve nitelikte teknik kadro, tıbbi cihazlar ve meşhur ödenek yetersizliğinin giderilmesi en büyük eksiklik olarak orta yerde duruyor…
Bu gerçekleri görüp, yaşadıktan sonra hemen oracıkta Iğdır önceliklerimi değiştiriverdim. Iğdır’ın en acil sorunu, ne Serbest Bölge, ne Ağrı Dağı, ne de Havaalanı… Iğdır’ın en acil, en hayati sorunu; sağlık ya da “sağlıksızlıktır” diyorum. Ülkemizin en doğusunda, büyük kent merkezlerimize 1.600 -1800 km. uzaklıkta, üç farlı ülkeyle komşu olan, kalp ve damar hastalıklarının Türkiye ortalamasının da üstünde olan Iğdır’ımızda sağlık hizmeti AYHAVAR (imdat) diye bağırıyor.  
Hastaları başka illerin yollarında süründürmeden, canından bezdirmeden, insan onuruna yakışır şekilde Iğdır’da tedavi edilmelerinin alt yapısı acilen, hızla kurulmalıdır. Bu bir taraf için bir insanlık hakkı olduğu kadar, diğer taraf için de bir insanlık görevidir.
Artık acıklı ”hastane türküleri” söylenmesin. Hastanelerimizden ölüm çığlıkları yükselmesin! Türkülerimiz sevgi, dostluk, kardeşlik, mutluluk üzerine olsun…
Son sayıma göre Iğdır’ımızda 184 bin insan yaşıyor. 184 bin insanımız için sağlık hizmeti, sağlık yatırımı bekliyoruz Iğdır’da. Devletimizin ilgili kişi ve kurumlarını, hayır yapmayı düşünen varlıklı kişileri, iş adamlarımızı bölgeye, Iğdır’a çağırıyoruz…
İnsanlığın ölmediğini kanıtlamak üzere! Yoksa Iğdır’da insanlık ölecek…

Facebook Beğenenler

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.