İslam’da Haram Aylar

Tarih : 2011-09-30 / Kategori : Genel Haber

İslam’da Haram Aylar

Bismillahirrahmanirrahim
        Kur’an-ı  Kerim buyuruyor ki:” Kuşkusuz Allah’ın kitabında gökleri ve yeri yarattığı günden beri ayların sayısı, Allah katında on ikidir. Bunlardan dördü, haram aylardır.

            İşte budur sağlam din. Öyleyse bu aylarda kendinize zulmetmeyin. Müşrikler topyekûn sizinle savaştıkları gibi, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah takvalı olanlarla beraberdir.” Tevbe, 36.
Ayette geçen dört haram aylar, üçü peş peşe olan Zi’l-Kade, Zi’l-Hacce ve Muharremdir, diğeri ise Recep ayıdır. Peki, haram aydan maksat nedir? Diğer aylarla farkı nedir? Yine Kur’an-ı Kerim’e başvurarak öğrenelim! Bakara 217’de buyuruyor:” Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Allah yolundan alıkoymaktır. Halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne katlden beterdir…..”
29 Eylül 2011 Perşembe günü Zi’l-Kade ayının ilk günü, yani üç haram ayın başladığı gündür. Bu üç ay içerisinde savaş açmak, adam öldürmek büyük günahtır. Başka ayda adam öldürmek büyük günah değildir demek değildir. Belki günahın büyüklüğü kaç kattır demektir. Bu aylarda insan katleden kimse iki büyük günah işlemiştir. Birincisi adam öldürmek, diğeri bu ayların saygınlığını kırmaktır.
Kutsal ve yüce İslam dininde adam öldürmenin bedeli, kasten bilerek olursa kısastır. Eğer maktulün velileri diyete razı olurlarsa başka. Yanlışlık ve hata (kaza) ile öldürülürse katilin akrabaları tarafından maktulün diyeti ödenir. Ayrıca katil, ister kaza ile olsun ister bilerek kefaret de ödemelidir. Yani ya iki ay peş peşe oruç tutmalı veya 60 fakiri doyurmalı veya giydirmelidir. Ama haram aylarda kasten bilerek veya kazaen öldürme söz konusu ise, cezası ağırlaştırılır. Diyet olarak maktulün kan bedeli ödendiği gibi, kan parasının üçte biri de fazladan ödenmelidir. Ayrıca başka aylarda tek kefaret farz iken bu aylarda toplu kefaret ödemelidir. Yani hem iki ay peş peşe oruç tutacaktır. (Hatta oruca başlaması –oruç tutulması haram olan- Kurban bayramına rastlasa bile peş peşe oruç tutmalıdır.) Hem de 60 fakiri doyurmalı veya giydirmelidir. İşte haram ayların kutsiyeti böyledir.
Ayette de geçtiği gibi, eğer dinden Allah’tan dönmüş birisi size saldırırsa, siz de kendinizi savunabilirsiniz. Bu ayda yapılan savaş ve adam öldürmenin günahı savunanlara değil saldıranlaradır. Allah’ın varlığına ve birliğine inanan, O’nun c.c gönderdiği dine, kitaba, şeriata ve peygamberine, ahiret gününe inanan kimse bu ayda eline silah alıp adam öldürmez. Yüce ve kutsal İslam dininin işte güzelliklerinden birisi budur.
Şimdi de dönelim madalyonun diğer yüzüne, arınıp temizlenmek isteyen, yüce yaratıcının rahmetine mazhar olup ona ermek isteyenlerin ise haram aylar baharıdır. Allah tebarek ve teala Musa Kelim’i (a.s) mikata çağırdığı gündür. Hani rabbi Musa’yı (a.s) otuz günlük mikata çağırdı daha sonra on gün ekleyip vadesini kırka çıkardı. Allah tebarek ve teala kulu ve elçisi olan Hz. Musa’nın (a.s) halk ile ilişiğini kesip sırf rabbine meşgul olmasını istedi. Hz. Musa (a.s) bu dönemi geçirdikten sonra Tevrat’ı almaya başladı. Çünkü artık Musa tamamen arınmış ilahi mesajları almaya kabiliyeti vardı.
Peygamber efendimizden bu hadisi hem Şiiler hem de Sünniler rivayet etmişlerdir ki buyurdu: “Her kim ihlasla kırk gün sabahlarsa, Allah onun kalbinde olan hikmet çeşmelerini dilinden akıtır.” İhlasla arınmaya başlanılan gün Zi’l-Kade ayının birinci günüdür, son günü ise Kurban bayramı günüdür. İnsanların günahtan arınıp ilahi cezalandırmadan kurtuldukları gün Allah tebarek ve teala onlara bayram yapmalarına müsaade etmiştir. Müslümanlar için bu yılda iki seferdir. İlahi aşkı isteyen, O’ndan c.c başkasının sevgisini kalbinden çıkarıp atmak isteyenler, işte bu günde arınmaya başlarlar. Gündüzleri oruçla, geceleri namaz ve dua ile meşgul olurlar. Arifler ve ermişler bu kırk günlük dönemi seçmişlerdir.

Bu kırk günlük süre zarfında insanın nefis tezkiyesi yapabilmesi için çok önemli günler vardır. Ezcümle Zi’l-Kade ayının 25nci günü Dahvü’l-Ard (Dünyada karanın oluşmaya başladığı) günüdür. O günü oruç tutmak ömrünün tümünü oruç tutma sevabına denktir. Yine Zi’l-Hacce ayının ilk dokuz gününü oruç tutma bir yıl oruç tutmaya denk sevabı vardır. Yine ilk dokuz gün akşam ile yatsı namazı arasında kılınan iki rek’at özel namaz vardır, bu namazın kılınış şeklini Merhum Şeyh Abbas KUMİ Mefatihu’l-Cinan kitabında yazmıştır. Zaten bu aylarda olan Arefe ve Kurban bayramı günleri, insanın Allah’a yakınlaşması, şeytanın şerrinden kurtulup, nefsinin vesveselerinden arınması için en iyi fırsattır.

Çoğumuz bu kırk günü oruç tutmayacağız veya tutamayacağız, ama bu kırk günde dikkatli olup, gıybet etmeden, namahreme bakmadan, insanı dünyaya daldıracak, Allah’ı unutturacak işlerden uzak durmaya çalışırsak inşallah Allah’ın da yardımıyla arınmaya çalışmış oluruz. Biz insanlar Allah’ın haramından-yasağından sakınıp, farzları yerine getirmedikçe, huzurlu, emniyet içerisinde güvenli, refah bir hayat bulamayız. Ne edip, edip küçük yaştan çocuklarımızı İslami kültür ile yetiştirmeliyiz. Çocuğumuza dini bilgilerini, ilahi ahkâmı öğretmesi için din bilginleri olan âlimlerimizden istifade etmeliyiz. Çocuklarımızın sadece okulda aldıkları eğitimin yeterli olmadığını hepimiz görmekteyiz. Bu konuda el ele vererek yaşadığımız şehri, ülkeyi hatta dünyamızı abat edelim. İnşallah.
Arslan BAŞARAN

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.