Büyük bir acı içinde oturdum bilgisayarımın başına. Yüreğim; kabaran, köpüren, yatağına sığmayan bir nehir. Öyle ki; bir yanı acı, bir yanı sancı, akıyor yine… 

         Dr. NEJDET YILMAZ  Iğdır toprağının yetiştirdiği en başarılı, en hayırlı ve İl’ine halkına en bağlı insanıydı. AĞRI DAĞI kadar yüksek, onurlu, O dağ gibi Iğdır’a ait büyük bir değerdi, değerimizdi.
         Büyük düşünen, düşündüğünü gerçekleştiren, üstün başarılara imza atan,  yeri doldurulmaz, eşi bulunmaz bir hemşerimiz, benim de yaşam boyu boşluğunu hissedeceğim dostumdu… 
         Tüm dostları O’na “DR.NEJDET” diye övgüyle hitap ederdi. Bu güzel İnsan benim de uzunca bir süre Öğretim Görevlisi olarak görev yaptığım; Hacattepe Üniversitesi’nden “TIP DOKTORU” olarak mezun olmuştu. Doğum yeri Iğdır olan, yüreği Iğdır için çarpan ilçemizin (o yıllarda ilçe idik, sonradan il olduk) ilk doktorlarından olması nedeniyle; herkes O’nunla gurur duyduğunu vurgulamak, başarısını dillendirmek üzere: “DR. NEJDET” diye hitap ederdi.
DR. NEJDET Bir süre asıl mesleği olan “doktorluk” yaptıktan sonra; Ankara’da Uluslararası  büyük bir gıda şirketinin Ankara şubesi VİMPİ’yi açtı. Bu işletmede kaliteden ödün vermeksizin “Sağlıklı Yemek” konseptini sundu. Bu yıllarda Başkent’te Avrupa standartlarında örgütlenen ve işletilen böylesine bir işletme daha yoktu. Doktorluğundaki başarısını bu işinde de gösterdi, kendisinden sonra kurulacak aynı tür işletmelere emsal oldu, örnek gösterildi. Daha sonra; Iğdır’a olan borcunu ödemek üzere, çok sevdiği İl’ine gelerek
Eşi; Dr. ZARİFE YILMAZ’la bölgemize ve ülkemize örnek teşkil edecek olan “IĞDIR KADIN DOĞUM HASTANESİNİ” birlikte kurdular, her ikisi de aynı hastanede canla başla çalıştılar, çok da başarılı, kaliteli hizmetler yaptılar.
Sunulan hizmet, tüm Iğdır  halkı tarafından büyük ilgi gördü, fayda sağladı ve geniş kabul ve takdir gördü, hatta devlet hastanesine de ilham kaynağı oldu.. 
          Türkiye’nin en doğusunda binlerce kadınımız artık tarlalarda, eyvanlarda ölü doğum yapmaktan ya da büyük şehirlere ulaşmak üzere yollarda perişan olmaktan kurtuldular. Iğdır’daki bebekler, daha sağlıklı ortamlarda doğdular… Hijyene önem veren, yeni tıbbi cihazlarla donatılan, iyi işleyen bir hastane düzeni kurup, örnek teşkil edecek bir “iş disipliniyle” çalıştırdıktan sonra;
Dr.NEJDET, bu BÜYÜK ESERİNİ (hastaneyi) yaklaşık 3 yıl önce; Iğdır’a armağan ederek, artık ANKARA’da yaşamını sürdürmeye geçti.
Bu kez ANKARA’da büyük bir hastane projesini gerçekleştirmek üzere kollarını sıvamıştı. Kafasında kurduğu projeye AB fonları sağlamak için çalışmaktaydı… Gecenin saat, 13’lerinde beni uykudan uyandırıp, bu projesini anlatacak kadar istekli, coşkulu ve heyecanlıydı.  Ama ne yazık ki bu kez; zaman ona bu projesini gerçekleştirme fırsatı vermedi.
Tüm toplumun sağlığı için çalışan, yaptığı başarılı  toplumsal hizmetlerde adı yaşayacak olan; DR.NEJDET, ne yazık, ne yazık ki; “kendi öz sağlığına” gereken önemi ve değeri vermedi, veremedi…  Defalarca uyarmama, dikkatini çekmeme rağmen, kendi sağlığını önemsemedi. Bundan dolayı da kalbim biraz kırıktı O’na… Ama şimdi değil…
Bir kolumu, bir organımı, adını koyamadığım çok önemli bir şeyimi yitirmiş bulunmaktayım. Yitirdiğim, daha doğrusu yitirdiğimiz şey, öylesine büyük ve öylesine farklı ki; pazardan alınmaz, eşi bulunmaz, yeri hiç doldurulmaz…
Tüm Iğdır’lıların, ailesinin, dostlarının başı sağ olsun…
Dr. NEJDET gibileri ölmez, onlar artık, doğanan yeşilinde, çiçeklerin renginde ve kokusunda, tüm meyvelerin tadında, bizimle birlikte yaşayacaktır. 
Güle güle dostum, güle güle, kapı komşum, çocukluk yoldaşım; okul arkadaşım, Iğdır’ımızın güzel evladı; “DR.NEJDET”. Seni hiç, ama hiç unutmayacağız, unutturmayacağız…                                                                                            İSLAM ÇANKAYA

 

Tweet