Gariplikler ülkesi Türkiye…
Yerinden kalkan bölünme yaratacak girişimler içine giriyor, bizlerde aval aval seyrediyoruz…
Peki ne yapabiliriz ki…
İnanın aklıma hiçbir şey    gelmiyor…
Türban olayı ülkenin içine öyle bir düştü ki…  Herkes de bir şaşkınlık, almış başını gidiyor…
Türbana karşı çıksak, dinsizlikle… Destek olsak Laikliğe, Cumhuriyete, Rejime karşı başkaldırmış ve dolayısıyla vatan hainliği ile suçlanıyor olacağız…
İki ucu pisli sopa, ortası da berbat…
Gel de tut bakalım sopadan, tutabilirsen…
Acaba ben Milletvekili olsaydım, Mecliste Türbanla ilgili yapılan oylamaya evet mi derdim, hayır mı?
Çok tereddütlerim olmasına rağmen evet diyeceğimi düşünüyorum…
Kurunun yanında yaşın yanmasına gönlüm razı olmazdı herhalde…
Kimilerinin Türban'ı siyasi bir simge olarak kullandığını ve oy avcılığı yaptığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak hiç bir siyasi düşünceye alet olmaksızın, inançları gereği kapananların haklarının, özgürlüklerinin ellerinden alınmasına dediğim gibi gönlüm razı olmazdı.
Türban üniversitelere girse dünyanın sonu olmaz…
Türban düne kadar üniversitelerin önlerinde,  meydanlarda zaten vardı. AKP iktidar olduktan sonra bir anda bu eylemciler sindiler ve beklemeye başladılar. Kıvılcım sinyali alan Türban eylemcileri seslerini yükseltmeye başladıkları bir anda,  MHP 3 Kasımda yaptığı gibi bir açıklama yaptı ve Türban oylarını kapmaya çalıştı… Kapabildi mi bilemem. Ama olumlu veya olumsuz faturanın MHP'ye çıkarıldığına eminim…
Biraz gerçekçi olalım…
Bu ülkede dini inançlarını yaşayanlar ve yaşatanlar, yıllardır varlar… Hem de öyle bir varlar ki, ünleri okyanusları aşmış, kıtalara bile ulaşmıştır…
Her dönem iktidarları, önlerinde el pençe divan durmuşlardır.
Bugün hır,  gür edenlerde dâhil…
Bizler birtakım kaygılar ve endişeler taşıyan bir toplum olduğumuzdan, her şeyden korkar, çekinir olmuşuz…
Oysa korkularla yetişen bir toplumun, korktuklarının başına geldiği de bir gerçektir…
Korkan göze çöp batarmış…
Biz korkuyoruz…
Biz korkutuluyoruz…
Kürt sorunu yıllardır dışarıdan beslenmiş, içeride insanlarımızın canına, malına kastetmiştir. Bizlerde günü birlik önlemler alarak kahraman olduğumuzu sanmıştık. Ancak Halk duyarlı olmasaydı, Kürt sorunu ülkeyi bölecek güce erişirdi…
Geçmişte, Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Türk-Kürt,   Doğulu-Batılı gibi sorunlar yaratarak bölemedikleri ülkeyi, Kürt sorunu ile bölmeye çalıştılar… Yıllar süren bu mücadeleden elleri boş çıkan çok yakın müttefik dostlarımız, bir anda kucağımıza Türbanı bıraktılar ve ortalık yine karıştı…
Yarın nemi olacak…
Allah uzak etsin ama, Dinli-Dinsiz, İmanlı-İmansız, Türbanlı-Açık, Çağdaş-Anti Çağdaş, vs. uzat uzatabildiğin kadar, insanlarımızı bölecek, kabusa sürükleyecekler diye korkarız…
Türban karşıtları meydanlarda…
Herkes avazı çıktığı kadar  bağırıyor ve bu işin peşinin geleceğini söylüyorlar…
Dün suskun kalanlar, bugün sokağa çıkmış Cumhuriyet rejiminin tehlikeye girdiğini haykırıyorlar…
Dün Alevileri, görmezden gelenler, bugün Alevileri yanlarına çekebilmek için bin bir türlü çaba içersine giriyorlar.
Dün Alevilere Kızılbaş diyenler, bugün, Aleviler bu ülkenin temel taşlarıdır diyorlar.
Dün Diyanetin bütçesinden beslenip sermayedar olanlar, bugün iş başa düşmüş birlik olmalıyız di yorlar.
Dün tarikatlara dokunmayın, cem evlerini kapatın, Şia camilerini diyanete bağlayın diyenler, bugün farklı alanlarda mücadeleye girişmişler…
Yılan sizidemi soktu canlarım…
Hani biz acıyla kıvrandığımızda neredeydiniz demezler mi?
Yerel seçimlere yakın böyle bir oy bombasının patlamasına sebep olanlar düşünsünler, kışlaların bitişiğinde ki, oy sandıklarından çıkan sonuçlara baksınlar ve onları da düşünsünler…
Ben Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı,  Laikliği benimseyen biriyim. Atatürk'ün Laiklik ilkesi benim din ve yaşam sigortamdır.
Bu sigortamı elimden almaya çalıştıklarında susanlar düşünsünler…