Son günlerde gençler arasında meydana gelen kavgalar, toplumun  midesini bulandırıyor…
Öncelikle herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir…  Önemsemediğimiz bu olaylar gençler arasında ayrışmayı, huzursuzluğu artırmakta, basit işlerin içinden büyük sorunların çıkabileceğinin işaretini vermektedir…
Geçenlerde MHP İl Başkanı Cahit Erol: "Bazı çevrelerce bilinçli olarak çıkarılmak istenen kavgalarla alakalı olarak MHP'nin hiçbir dahili yoktur.  Toplumu bölüp parçalama adına yapılan  bazı girişimlerin arkasında değiliz."  tarzında bir açıklama yapmıştı ve kamuoyunu sağduyulu olmaya davet etmişti…
Gidişata baktığımızda gençlerin hiçte iyi bir gidişatta olmadığını görmekteyiz.
Kimisi kız davası yüzünden kavga edip adını ırkçılık koyuyor, kimisi farklı guruplaşmalarla külhanbeyliği yapıp adını ırkçılık koyuyor…
Oysa toplumun temel dinamiklerini zedelediklerinin farkında olmayan gençlere, öğüt nasihat verende maalesef ki yok gibi…
Önce her fert evinden başlamalı ve çocuğunu onurlu, dürüst, ağırbaşlı, saygılı, sağduyulu yetiştirmeli, nasihat etmelidir… 
Sonra, Siyasi Partiler, Dernekler, Muhtarlar, Cemaatler, şehrin önde gelenleri toplumu eğitici davranmalıdırlar…
Geçenlerde Öğretmen evinin önünde yaşları 15 civarında olan 3-5 kişi arasında meydana gelen kavgada, taraflar baltayla saldırdılar.
Gençlerin cebi bıçak, koltuk altları sopa, bazılarının da beli tabanca ile donatılmıştır.
Bu gençlikle yarın birilerinin arzuladığı çatışmanın yaşanmaması mümkün değildir…
Bakınız beyler, Iğdır'da  temeli ırksal bir çatışma ortamı yaratmak isteyenler var. Bu çatışmadan kimler hangi menfaati elde edecek bilmi- yorum. Ama bildiğim tek şey birilerinin hesabı var ve bu hesap uğruna bizim gençlerimizi kullanmak istiyorlar… 
Toplumsal sorunu toplumsal çözüme kavuşturmak ve insanları aklıselim olmaya davet etmek için  geniş kitlelerin harekete geçmesi adına, Iğdır'da  teşkilatı bulunan tüm siyasi parti- ler, Cemaatler, Dernekler, Din Adamları, Muhtarlar, Toplumun önde gelenleri, Sivil Toplum Kuruluşlarının tamamı, Aile Reisleri vs. herkes üzerine düşeni yapmalı, Iğdır'ı Kerkük'e benzetmek isteyenlere engel olmalıdırlar…
Bazı şeyleri açık açık yazmak doğru değildir.
Şayet yazacak olursam yakamdan düşmeyen  ağırlıklar biraz daha artacak, üze- rimdeki baskıcı gurupların sayısı artacaktır.
Ben şu kadarını söylemek istiyorum…
Iğdır üzerinde oynanmak istenen oyunun birer parçası olmayalım…
Seksen öncesinde bizden büyükler bu memlekette birbirilerinin kanını akıttılar. Ama şimdi  bir arada oturup sohbet ediyorlar. İş ortaklığı kuruyorlar. Siyasi birliktelik sağlıyorlar…
Yarınlarda pişman olacağımız olayların içine sürüklenmemiz bizlere hiçbir şey kazandırmayacaktır. Bilakis bizden alıp götürecektir.
Pişman olmak istemiyorsak, boş hayal ve umutlar peşinde koşarak geleceğimizi yok etmemize hiç gerek yoktur.
İyi düşünüldüğünde bir eli yağda, diğer eli balda olanların, bizim sonumuzla hiç ilgilenmediklerinin şahidi olacağızdır…
Onun için diyorum ki, sokakta soytarılık edeceğimize gidip okuyalım.
Sokakta başı boş dolaşacağımıza meslek sahibi olalım…
Bilim çağında elimizde bilgisayar olması gerekirken, elimizde sopayla gezmemizin hiçbir haklı tarafı yoktur…
Faydası da yoktur…
Evet sayın büyükler…
Benden söylemesi, umarım gerekeni yapar geniş katılımlı toplantılar tertip eder, gerekli önlemi alırsınız…
Biliniz ki son pişmanlık çare değildir…

Tweet