Aslında Sayın Başbakana Açık Mektup deyip başlamak istiyordum yazıma… Benim ülkem dediğim, ama beni içine sindiremeyenlerin yönetiminde olan bir beldede yaşıyor olmak, zor olsa gerek…
Sayın Başbakanım deyip başlayacaktım sözlerime…
Ama Sayın Başbakanın yoğun programlarından ötürü sesimi duymayacağını hesap ederek başlığımı değiştirip KİN VE İTTİFAK koydum…
Ben Sayın Başbakanın partisine hiç oy vermedim… Iğdır özel şartları maalesef buna izin vermedi. Dünya hali, belki yarınlarda daha farklı oluşumlar ve sonuçlar doğabilir…  Ben oy vermedim diye Sayın Recep Tayyip Erdoğan benim başbakanım değil diyemem. Sevabıyla, günahıyla benim ülkemin başbakanıdır.  Dolayısıyla benim başbakanımdır…
Sayın Başbakanım;
Siyaset uzun soluklu bir yoldur… Sizde nice badireler atlatmış ve sonunda Başbakanlık koltuğuna oturmuş bir siyasetçisiniz… 
Zorlu yolların nasıl aşıldığını, ancak aşan bilir…
Nasrettin hoca ağaçtan düştüğünde,  ‘bana hekim değil, ağaçtan düşen birini getirin’ demiştir. Ağaçtan düşenin halinden, ağaçtan düşen anlar…
Siz haklı veya haksız, birtakım sıkıntılar görmüş, ceza evinde yatmış,  zorlu yollardan geçerek o koltuğa oturmuşsunuzdur...
Yaklaşık 7 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz.
Kimi zaman kriz teğet geçiyor, kimi zaman Kasımpaşalı edasıyla ben yaptım oldu diyerek kendinize has yapı ve tavırlarınızla gündeme damganızı vuruyorsunuz…
Son Azerbaycan ziyaretiniz ve ortaya koyduğunuz kesin tavrınız, bölge halkı olarak hem bizleri ziyadesiyle sevindirmiş, hem de soydaşımız Azerbaycan halkını mutlu kılmıştır…
Ne acıdır ki, size oy vermeyen veya size oy verilebilecek olanakları sanki bilinçli bir hamleyle kenara iten, sözde sizin düşüncelerinize hizmet eden zatı muhteremlerin atmış oldukları adımlar, faydadan çok zarar vermekte ve ülkede kutuplaşmayı doğurmaktadır…
Ayı yavrusunu severken öldürürmüş…
Bizi ayı yavrusu gibi sağa sola çırpmaya çalışanlar, bilinçli ve art niyetli yaklaşım sergileyenler, bizden olmayanlar yok olsun mantığı taşıyanlar, gerek adli ve gerekse başka konularda kumpas oluşturmaya çalışanların hareketlerini görmüyor değiliz…
Keşke sizlerde tarafsız ve objektif anlayışın hâkim olduğu bir gözlemci bakışıyla bunları görebilseniz…
70 Milyonluk bir ülkede, her ile, ilçeye, beldeye, köye hâkim olmak zor gözükse de, teşkilatlanmış bir parti için çokta zor değildir… Önemli olan bakarken görebilmektir…
Iğdır yumuşak karınlı bir bölgedir. Burası TC. Kanunlarının uygulandığı, ancak, kıvılcımın her an umulmadık yerlerden çıkabileceği bir bölgedir…  Burada idarecilik yapan kişilerin falanca gurubun, falanca tarikatın, falanca fikrin insanı olmaktan ziyade, devlet adamı zihniyetiyle hareket etmesi gerekmektedir…
Ama maalesef ki, olgu öncelikle bu düşünceler üzerine kurulu yürütülmekte, parmağındaki yüzükten, bıyığının yapısına ve hatta namazdaki saf tutuşu bile incelenerek bizim adamımız yaklaşımı uygulanmaktadır…
Sayın Başbakanım, KİN VE KUMPAS’ın giderek yaygınlaştırıldığı, bunu yapanların bilinçli  ve maksatlı biçimde yaptığı bilinen bir gerçektir.
Kazanmak yerine, yok etme politikasının uygulandığı Iğdır’da, önyargısız gözlem yapmanız dileğimi, haykırış değil temennimi duymanızı ümit ediyorum…

Tweet