Cabbar ŞIKTAŞ Sayın Talıbov'a
Tarih : 2005-06-03
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Tarih 1991, aylardan tahminen Ekim veya Kasım’dı... Dilucu gümrüğü kurulacak duyumu almıştım. Temsilciliğini yaptığım Milliyet Gazetesi birinci derece askeri yasak bölge dilucundan resim çekmemi istiyordu. Yola çıktım, önce Devlet Üretme Çiftliğine gittim. Orada kendimi bir şekilde kamufle ettikten sonra çiftliğin araçlarından biri ile köprünün yapıldığı yere ulaştım. Henüz şantiye kurulmamıştı. Servis hizmeti görmek amacıyla geçici demir bir köprü yapılmıştı... Ufuk Teğmen’le orada tanıştık... Benim gazeteci olduğumu öğrendi. “Burası yasak bölge” dedi... “Doğrudur, merak ettiğim için geldim, hemen dönüyorum” dedim. Ufuk Teğmen yanımızdan bir an ayrıldığında ben karşı tarafa geçmiştim. Beni oraya getiren araç, içinde ben varmışım gibi geri dönüp gitmişti... Nahcivan tarafında işçileri getiren otobüse bindiğimde soluğu Nahcivan Azatlık meydanında aldım... İlk gece Nise hala ve oğluna misafir oldum. Bir iki gün sonra Bakü’ye gittim. Bakü dönüşü artık Nahcivan’ı daha iyi tanımaya başladım. Yaklaşık bir hafta Bakü ve Nahcivan güzergahında gezindim. Çok geçmeden birdaha Nahcivan’a gittim. Yolu ezberlemiştim. Artık Nahcivan’a gittiğimde ilk gittiğim yer Ali Meclis Başkanlığı ve Merhum Haydar Aliyev’in makamı olmuştu. Her gidişimde şimdi ki Ali Meclis Başkanı Sayın Vasıf Talıbov beni makama götürür, bende Merhum Aliyev’le görüşürdüm. Belki de Nahcivan’a ilk giden gazetecilerden birisi bendim. O yıllarda Nahcivan’la ilgili Merhum Aliyev’in dünya kamu oyuna mesajlarının büyük bir bölümü benim aracılığım ile Milliyet gazetesinde yayınlanırdı... Bu yaptıklarımı dönemin Başbakanı Beycan bey, Şemsettin Hanbabayev, Genel Kurmay Başkanı Elman Abbasov, Nahcivan Valisi Veli Şahverdiyev, Vahit bey, Ramiz bey çok iyi bilirlerdi... Zira Sayın Cumhurbaşkanı Vasıf Talıbov’da bilmekteydiler... Türk gazeteciler içerisinde Merhum Aliyev’in ismiyle çağırdığı tek gazetecide bendim... Şartlar değişti. Durum farklılaştı. Merhum Haydar Aliyev Azerbaycan Cumhurbaşkanı oldu. Özel Kalem Müdürü Sayın Vasıf Talıbov’da Nahcivan Ali Meclis başkanlığına atandı. Zamanla ayağım Ali meclisten kesildi. Nezaman gitsem toplantı var denilmeye başlandı. Birgün Sayın Talıbov “neden gelmiyorsun” dedi. Bende geliyorum ama içeri almıyorlar dedim. Bir gün davet etti ve gittim. Uzun uzadıya sohbet ettik, bana ne istediğimi sorduğunda, “benim Nahcivan’da emeğim var. Ben vatandaşlık istiyorum” dedim... Sayın Talıbov’da bana “söz veriyorum bu isteğini yerine getireceğim. Sen Vatandaşlığı hak etmişsin” dedi... Aradan tahminen 4 yıl geçti, ancak henüz bir ses seda gelmedi. Dün ki gazetemizde yapılan haber servisinde okudum. Sayın Talıbov, Nahcivan’da kurulan Türk Lisesinin genel müdürünü “emektar öğretmen” ünvanı ile taltif etmiş... Doğrusunu söylemek gerekirse Nahcivan’dan hiçbir çıkar kovalamadan çalışan, o yıllarda tamamen duygusal ilişkilerle mücadele eden insanlardan birisi bendim. Sederek’te çıkan savaşın orta yerine girende bendim. Nahcivan’da patlatılan cephanenin ilk incelemesine giden de bendim. İskender Hamidov’un Merhum Aliyev’e saygısızlık ettiğinde de ben oradaydım. İnsanın kendisine birşey istemesi gerçekten zordur... Söyleyecek söz bulamaz, söyleyecekleri diline dolaşır... Ancak ben yaşadıklarımı anlatıyorum. Açık yüreklilikle de söylüyor. Birşeyler beklemeyerek hizmet etti isemde, bunları birilerinin gözardı etmesini hazmedemiyorum...

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası