Cabbar ŞIKTAŞ BİZİ BİZE BIRAKIN
Tarih : 2010-06-04
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



    İnsanlar layık oldukları biçimde yönetilirler… 
    Kimi pişman, kimi şaşkın ama bir şekilde hayatlarını devam ettirirler…
    Iğdır coğrafi yapısıyla farklı, etnik yapısıyla farklı, kültür yapısıyla farklı bir ildir. Burada yaşam kolay olduğu kadar zor, zor olduğu kadar kolaydır… Toprağı, suyu farklı memleketimin, insanı da farklıdır. Herkes birbirini anlar, derinliğini hisseder, saygıda kusur etmezler… 
    Öncelikle şunu belirtmekte yarar vardır…
    Siyaseten halkoyuyla seçilenler, seçilenlerin atadıkları elbette ki kanunlar çerçevesinde kendi adamlarını kayırma yoluna gidebilirler. Kendi düşüncelerini dayatabilir, uygulatabilirler…
    Bugün İsrail örneğinde olduğu gibi, Gazze halkı layık oldukları biçimde yönetilmeye mecbur olsalar da, bu olumsuzluğu kabullenemeyen, zulmü, baskıyı, kanı durdurmak için elbette ki birileri karşı duracak, canı pahasına sözünü söyleyecektir…
     Hz. Hüseyin Kerbelada zulmün karşısında dimdik ayakta durmuş ve canını gözünü kırpmadan feda etmiştir… İnsanlığa ders olması adına şehadet öncesi seslenen Hüseyin; “zillet altında yaşamaktansa, ölmek daha güzeldir.” Demiştir…
    Iğdır Belediyesine Diyarbakır’dan getirilen ve İmar Müdürü olarak atanan Adem Yaşa isimli kişinin Iğdır belediyesinin faaliyetlerini anlattığı dergide, Iğdır’ın imar sorununu nokta tespitler yaparak yorumlarken, yazının orta bölümünde konuyla hiç alakası olmayan bir mecraya kaymış ve Iğdır’ın etnik yapısıyla alakalı sözler sarf etmiştir…
    Iğdır’lı olmayan bir kişinin burada ki yapıyı bilmeden, tamamen Irki içgüdüsüyle hareket ederek böyle bir yaklaşım sergilemesi elbette ki toplumun tepkisine sebebiyet vermektedir…
    Iğdır’da yaşayan Azeri ve Kürt halkları bugüne kadar münferit olaylar dışında, ırksal anlamda bir çatışma, kavga içine girmemiş, kız alıp vermiş, kirvelik müesseseleri oluşturmuş, iş ortaklığı yapmış, kollektif anlayışı güçlerinin yettiği kadarıyla hayata geçirmeye çalışmışlardır…
    Böyle bir ortamda, sanki kurtarılmış bölge ele geçirilmişçesine, “nüfus yapısının değiştirilmesi gerekiyor, Azerilerde ürkütülmeden, belediye çalışanlarının tamamı Azeri olduğundan yapmak istediklerimizi yapamıyoruz” gibi ifadeler kullanmak, ötekileştirmek, etik olmadığı gibi ahlakide değildir…
    Iğdır belediyesi gerek satın almasında ve gerekse işçi alımlarında yetki kendisinde olduğu süre içersinde elbette ki kendilerine yakın kişileri işe alabilir, istihdam edebilirler… Kimse de bu duruma karşı çıkmaz, lafta etmez… Ancak belediyenin çıkardığı bir dergide böylesine pervazsızca edilen bir sözün, toplum içinde yaratacağı sıkıntıları hesap etmeleri de gerekmektedir…
    Diyarbakır’lı İmar Müdürü Adem Yaşa’nın söylemiş olduğu sözleri kendisinin şahsi fikri olarak algılıyor, belediye idarecilerinin ve BDP’nin böyle düşünmediğini varsayıyoruz…
    Aksi halde, hem insan haklarından dem vurup, hem de insan haklarının ihlali noktasında hareket etmek, savunulan fikirle bağdaşmaz…
    Bu noktada umulur ki, Iğdır belediye başkanı emrinde çalışan bir personelin, üzerine vazife olmayan işlere kalkışması, Azeri halkına karşı gösterilen hazımsızlık, yıldırma girişimi olarak algılanır…
    Iğdır’ın sosyal yapısında var olan dayanışma ve kardeşlik bağları, elbette ki bir imar müdürünün iki kelimesiyle sekteye uğramaz. Ancak bu düşünce, yine mensubu olduğu camia tarafından kınanmazsa işte o zaman üzüntü yaratır…
    Hasan Alagöz’ün şu sözünü hatırlıyorum…
    “Gün gelecek Iğdır’ın Kürdü ile Azerisi yerli, dışarıdan gelenler ise yabancı olacak. Ve bizler birlik olup aynı kulvarda hareket etsek de sayımız buna yetmeyecektir.”

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası