Cabbar ŞIKTAŞ BABALARIMIZIN YERİNİ DOLDURAMADIK MAALESEF
Tarih : 2010-06-11
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ




    Çaresiz kaldığımızda, çıkmaza girdiğimizde, son nokta kararı verecekken hep ararız babalarımızı…
    Mukayese yapmak, isim vermek isterdim aslında…
    Birileri kırılıp incinecek, babasının yerini dolduramadı imajı ortaya çıkacak düşüncesiyle isim vermeden yorumlamak istiyorum düşüncelerimi…
    Dün babalarımız hayattaydı. Bizi yönetir, toplumu yönetir, şehri idare ederlerdi… 
    Saçları ağarmış, kimi bastonlu, kiminin elinde tespih, kimi aristokrat yaşardı… Ama hepsinin ortak bir özelliği vardı, yürekliydiler.  Çok çabuk organize olur, sorun büyümeden çözer, kestikleri şeriat uygulanırdı…
    Toplum onların iki dudağının arasından çıkacak söze bakardı. Kararı verir hükmü açıklar ve uygulamaya koyarlardı… 
    Babalarımız farklılardı…
    Kimi zaman beğenmezdik onları, foterli derdik onlara, yaşını başını almış adamlar der, önümüzden çekilmelerini isterdik hep…  Yanıldığımızın farkında olmadan, kendimizi idare edemezken, bu şehri idare etmeye kalkışırdık…  Her birimiz bir ev reisi gibi davranır, bol keseden atardık…
    Öyle bir havalanmıştık ki bulutların üzerinde, ulaşılmaz, erişilmez, eleştirilmez hissetmeye başladık kendimizi… Ne büyüğümüzü tanır olduk, nede küçüğümüzü…
    Her şeyi biliyor edasıyla çıktığımız yolda, hiçbir şeyi bilmediğimizi çok sonra fark etmeye başladık… Kimimizin cebi para gördü firavunlaştık, kimimiz eğitim aldık aristokrat edasıyla beğenmez olduk kimseyi…    
    Eli öpülesi babalarımız…
    Üzerimize alınmasak da dolduramadık yerlerinizi…
    Beyliği, beyefendiliği, ağırbaşlılığı, hatayı kabullenmeyi öğrettiniz. Ama sizler gittikten sonra unutur olduk biz onları… Yaşamımızı inat, kin, nefret, öfke üzerine inşa ettik… Dinlemez olduk hiç kimseyi… Konuşturmaz olduk etrafımızdakileri… Baskı ve etki altına aldık taraftarlarımızı… Bize tapmaları için onları zayıf yerlerinden yakalayıp köleleştirmeye çalıştık…  Yani anlayacağınız, sizler gibi mertçe davranıp, kralın çıplaklığını haykırmalarına izin vermedik… Horladık, dışladık ve hep susturduk…
    Bu yazımdan kendine pay çıkan olur mu bilmem…
    Ama okuyucularım bu satırları okurken kesinlikle yakıştırma yapacağından eminim…
    Önemli olan yakıştırma yapmak değil, ders çıkarmaktır…
    Önemli olan ben babamın yolundayım demek değil, ona layık olmaktır…
    Önemli olan inkâr değil, hatayı kabul etmektir…
    Önemli olan öfkelenmek değil, hoşgörülü davranabilmektir…
    Umarım ve dilerim ki, babalarımızın bıraktığı isme yakışır davranışlar sergiler, hoşgörümüzle hatalarımızı telafi ederiz…

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası