Cabbar ŞIKTAŞ Yerel Dinamikler Harekete Geçirilmeli
Tarih : 2018-09-29
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



        Ülkede çok ciddi bir kriz var. İşsizlik inanılmaz boyutlarda. Kimse, bırakın birikim yapmayı, hiç kimse mevcut’u koruyamıyor.
        Kimse ticaret yapamıyor. Büyük firmalar borçlarını ertelemek için konkordato ilan ediyorlar.
       Bizler ise ülkemizin en uç noktasında yaşamaya çalışıyoruz. Yol güzergâhında değiliz. En büyük gelirimiz tarım ve hayvancılık. Sınır ticareti yok denecek kadar az. Aktif olan tek sınır kapımız olan Nahcivan, kaçakçılık ve usulsüzlükler sebebiyle oldukça kısıtlanmış durumda. Ama herkesi aynı kefeye koymakta doğru değil. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, sigara kaçakçılığı elbette olmasın. Ama vatandaşın kanuni hakkı olan standart depo kapsamında getirdiği mazot’a da engel çıkarmak doğru bir davranış değildir.  
         Krizin iliklerimize kadar hissedildiği bu günlerde Nahcivan kapısında yeni bir düzenleme yapılarak esnafın azda olsa iş yapmasına göz yumulmalıdır.
Nakliye sektörünün iflas ettiğini hepimiz biliyoruz. Nakliyeci esnafın düzenli bir şekilde mazot getirmesine müsamaha gösterilirse getirilen mazot’tan üç, beş kuruş nakliyeci kazanır, çiftçimiz mazot  maliyetini düşürür ve en azından çark dönmeye başlar.
         Valilik ve Ticaret odası bu konu ile ilgili bir çalışma yapmalıdır. Sadece rutine yerine getirmekle olmaz. İdareci ve seçilmişler olarak bu işlere kafa yorulmalıdır. Nahcivan kapısı fiiliyatta açık ama, hiçbir işlevi olmayan bir kapıdır. Birkaç ihraç malzemesi ile ticaret yaptık sayılmaz. Esnafımız, iş adamlarımız batmadan bir an önce yerel alternatiflerin değerlendirilmesi, harekete geçirilmesi gerekmektedir.  
         Telaş yapmayalım ama esnaf batır demenin başka da bir adı yoktur. İnşaat durdu, tarım durdu, nakliye durdu, hayvancılık zor durumda... Siyasiler ve sivil inisiyatif yerel dinamikleri harekete geçirmelidir.
        Bankalar kredi vermiyor. Verse de yüksek faiz sebebiyle alabilecek kimse yok. Alsa da ticaret olmadığı için aldığı krediye ödeyemeyecek. Şu an itibariyle bankalarda çeki yazılan, kredisini ödeyemediği için takibe düşen, icralık olan, icradan evi ve iş yeri satılan binlerce kişi var. Eğer bu gerçekler göz ardı edilecek olursa, yerelde insanların işlerini kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırırsak, sonucun daha berbat olacağına hiç şüphe yoktur.
Umuyoruz ki, içinde bulunduğumuz bu sıkıntılı süreçten el birliği ile çıkarız.  
       GÖRDÜKLERİM
       Kaç gündür tv yorumcuları FETÖ’nün çeşitli cemaatlere sızdıklarını telaffuz etmeye başladılar.
      Oysa ben bunu 15 Temmuz sonrası defalarca yazdım, söyledim.
      Ama 15 Temmuz’la birlikte hafızasını geçici olarak kaybeden devlet, toparlanmaya başlayınca tehlikenin henüz geçmediğini, FETÖ’nün ülkemizde halen güçlü bir yapılanmaya sahip olduğunu, çeşitli cemaatlerde gizlenmiş olduğunu nihayet görmeye başladılar.
      Devlet Kaplumbağa gibidir. Yavaş gider ama gereğini er ya da geç yapar.
Fakat şöyle bir durum söz konusu, kimse gördüğü gerçeği, ülke yararına olabilecek bir konuyu konuşamıyor, anlatamıyor.
Şöyle ki, karşısında ki kişinin henüz daha kim olduğunu kestiremiyor. Acaba faka mı basarım endişesi hakim. Haliyle bilgi eksikliği, istihbarat yetersizliği oluşuyor.
FETÖ’den tutuklanan, işinden atılan bir dünya insan var. Bu kişilerin çoğunun gariban köylü çocuğu olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu kişilerin avam takımı, birçoğunun kader mahkumu olduğunu da biliyoruz.
         Asıl tehlike arz edenler devlet kademelerinde görevdeler. Ya da siyaset arenasında söz ve yetki sahibiler. İşte bunlara ulaşılması, işte bunların tehlike oluşturmayacak şekle lağvedilmesi gerekmektedir.
         Tarikat ve Cemaatlerin bir anda çoğalması, üyelerinin artması, kılık kıyafetlerinin değişmesi eğer ki bizlerde bir şeyler uyandırmıyorsa, bu da bizim basiretsizliğimizdir.
       Şu an itibariye ülkede kabul edilmesi gereken bir ekonomik kriz var. Bunu dış güçler falan yapıyor deyip sıyrılırsak, yaşananları görmezden gelirsek, yarınlarda baş verecek olan bir sosyal travmanın önüne kimse geçemez.
        Yaşadığımız bu olumsuzluk haliyle FETÖ’nün ve düşmanlarımızın iştahını kabartmaktadır. “Su uyur düşman uyumaz” sözünden ilham alarak kulağımızı halkımıza kapatmamalı, halkımızın içinde bulunduğu olumsuzluklar görülmelidir.
        Hiçbir şey yokmuş gibi davranırsak, uyumayan düşmanlarımız durumdan vazife çıkarır, bu durumu lehlerine çevirmeye çalışırlar.
Netice:
        FETÖ veya başka örgütler bu ülkenin batmasını isterler.
       Bunun içinde her yolu mubah görür ellerinden geleni artlarına koymazlar.
Bu şer cephesine fırsat vermek istemiyorsak, ekonominin rahatlaması için mutlaka bu işte uzman olan birinin ekonominin başına getirilmesi gerekmektedir.
Bir haftada İstanbul, Kocaeli, Ankara’yı dolaştım. Kiminle konuşsam işsizlik ve krizden bahsediyordu.
Bu vahim durumu tezlikle görmeli ve gereği yapılmalıdır diye düşünüyorum.
Rahat değiliz. Hepimizde bir stres ve gerilim var.
Halkın rahatlaması, korkularından arındırılması, yatırım yapmaya teşvik edilmesi gerekmektedir.
Bu da geçer yahu...
Evet bir an önce geçsin istiyoruz.
Çünkü halkın tahammülü kalmadı artık. İnsanlar çaresizlik içerisinde ve hep bir arayış peşinde. Umarız ve dileriz ki, yetkililer sesimizi duyarlar.  

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.