Cabbar ŞIKTAŞ İyi, Kötü, Çirkin
Tarih : 2018-11-01
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



İyi, Kötü, Çirkin
 
          1966 yılında yapılan bir kovboy filminin adıydı iyi, kötü ve çirkin. Eminim benim gibi 10’larca kez izlemişsinizdir bu filmi. Ben her izlediğimde heyecanlanırdım, Türk filmlerinde heyecanlandığım gibi… Kovboy filmleri aşağı yukarı aynı senaryolarla bir birini tatbik ederdi ancak bu biraz farklıydı. Sürükleyiciydi. Çoğumuz da iyinin taraftarıydık. Ben daha birkaç ay öncesine kadar her Pazar TRT 1’de yayınlanan kovboy filmimi izlemeden evden çıkmazdım. Artık TV bile izlemiyorum desem yeridir.   
 
          İyi, Kötü ve Çirkin, üç silah arkadaşının maceralarını konu ediyor. Ortak bir hedefe doğru değişik nedenlerle yol almakta olan üç silah arkadaşı aslında kaderleri ve yolları kesişmiş insanlardır. İsimleri İyi, Kötü ve Çirkin olan bu kişiler için o dönemdeki Amerikan iç savaşı bir araçtır. İyi ile Çirkin’in risk barındıran ancak iyi para getiren işleri mevcuttur. Çirkin, aranan azılı bir suçlu olduğu için İyi onu adalete teslim edip önce ödülünü alıyor sonra da darağacından riskli bir metot ile kurtarıp bir sonraki işe kadar sağ kalmasını sağlamaktadır. Bir gün gizli bir hazinenin ortaya çıkmasıyla ikilinin araları bozulur. Onlar birbirleriyle didişirken ortaya üçüncü bir hazine avcısı çıkar; o da Kötü adındaki kişidir. 
 
          ABD yaptığı bu filmlerle dünyaya iyi Amerikalı imajı veriyordu. Çocukluk yıllarımda bende komünizme karşı, hep ABD’yi savunurdum. Kızılderilileri öldürse bile anlam veremez, Kızılderilileri kötü görür, Rambo ile yatar, kovboylarla kalkar, Dallas’la uyuşur ekranın önünden kalkamazdık. 
 
          Dünya’nın en büyük şeytanı, en büyük karıştırıcısı ve en büyük alçağı olan ABD, yıllarca dünyayı bu şekilde uyuştururken, kendisi de geliştirdiği teknoloji sayesinde güç sahibi oldu. Öyle bir güç sahibi oldu ki, İran’a ambargo uyguladım, kimse onunla ticaret yapmayacak dediğinde, dünya ticareti bir anda alt üst olabiliyor. Kimse de itiraz edemiyor.  
 
            Böyle bir güç sahibi elbette dediğini yaptırır, istediğini alır, herkesi dize getirir. İran belki de ABD ile böyle bir polemiğe girmek istemez. Ama sanırım kaçacak başka yeri kalmadığından soğuk savaşı tercih etmek zorunda kaldı. Ancak gerçeği söylemek gerekirse bu güne kadar ABD’ye tabii olmadı. Ama bedelini ağır ödedi, ödüyor da. Bu bedelleri öderken de teknolojisini geliştirmeyi ihmal etmedi. Kendi kendine yetebilmenin yollarını aradı.  
 
           Türkiye olarak İran’a komşuyuz. Birçok sınır kapımız var. Ticaretimiz var. Petrol, gaz alıyoruz. Birçok kalemde ürün satıyoruz. Ticaret hacmimiz hiçte küçümsenmeyecek düzeydedir. Ancak 5 Kasım’da yürürlüğe girecek olan bu ambargo ülkemiz ticaretini de bir hayli etkileyeceğe benziyor. Dışişlerimiz ABD’den ayrıcalık tanınmasını istedi. Bakalım 5 Kasım’a kadar sınır olmamız hasebiyle ayrıcalık tanınacak mı? Doğrusu sanmıyorum. Ama tanınmasa bile ambargonun delinmesinden yanayım. Çünkü ülke ekonomimize ciddi zarar vereceği şüphesizdir. Sınır şehri olmamız bakımından sınır illeri bu işten en çok etkilenecek olan iller olacaktır. Zaten zor durumda olan ekonomimiz daha da kötüye gidecektir. 
 
          Aslında Türkiye bölgede önemli, güçlü ve ciddi bir ülkedir. Bunca badirelere rağmen, uluslararası şer güçlerinin oyunlarına rağmen, içeride ki vatan hainlerinin entrikalarına rağmen dimdik ayakta durmaya devam etmektedir. 
 
          Çocukluğumuzda izlediğimiz filmin aktörlerini kendi aramızda birbirimize benzetirdik. İyi, kötü, çirkin tiplemesine uyan bir dünya arkadaşımız vardı. Tahta tabancalarla her birimiz ayrı bir kovboyduk. Bu gün aynı tiplemeleri dünya da, ülkemizde ve şehrimizde uyarlayabileceğimiz sayısız insan var. Bilsem ki mahkemeye vermeyecekler birçoğunu yazardım. Ama kişilik haklarının ihlali olacağından yazmıyorum. Sizler aklınızdan geçirin bakalım kim hangi karaktere uyuyor. 
 
          Sözüm ona, başını kuma sokanlar, kendini kamufle etmeye çalışanlar, bir şekilde elde ettikleri ile geçmişlerinin değiştiğini yutturmaya çalışanlar kesinlikle yanılıyorlardır. Bu ülkede her şey kayıt altındadır. Devlet her şeyden haberdardır. Bu gün ülkeyi yönetenler veya onların şehirlerdeki uzantıları belki de siyasi güç ile birtakım olumsuzlukların üzerini örtüp vatan hainlerini koruyup kollasalar da, bunun hiçbir kalıcılığı olmamıştır, olmayacaktır da. Er ya da geç gerçekler ortaya çıkarılacak ve yargı da gereğini yapacaktır. 
 
          Bu şehir ve bu aziz devlet iyisini de, kötüsünü de, çirkinini de çok iyi biliyor.
 
          Ortalıkta vatanperver gözüken bazı zatlar keşke gerçekten vatanperver olsalar.
 
          Keşke yaşadıkları ülkeyi sevseler. Keşke ellerine fırsat düştüğü anda ihanet etmeyip sahiplenseler. 
 
          Ülkemiz 15 Temmuz’dan sonra içten ve dıştan sürekli taciz ediliyor. Bizde diyoruz ki, devlet bu tacizcilerin kimler olduğunu biliyor. Gereğini yapsın ki bizlerde rahat edelim. Yok, eğer biliyor ve bilerek gereğini yapmıyorsa, demek ki yarınlarımız daha beter olacaktır. 
 
          Umuyor ve diliyoruz ki, her şey güzel olsun. Ayak takımları ile uğraşılacağına, ağababalara gereği yapılsın. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.