Cabbar ŞIKTAŞ Eminim Siz de Düşünmüşsünüzdür
Tarih : 2019-07-11
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



 Eminim Siz de Düşünmüşsünüzdür
 
            Ülke geneli ve Iğdır’la ilgili yazılacak o kadar çok şey var ki, bazen susmak daha mı doğru deyip çekimser yaklaşıyoruz. Ya da yazabildiğimiz kadarıyla yazıp en azından mesleğimize olan saygımızı ifade etmeye çalışıyoruz. 
 
            23 Haziran İBB seçiminin ardından Türkiye siyaseti bir hayli hareketlendi. Gündem öyle hızlı değişiyor ki, bırakın gündemi yorumlamayı, takip edip yazmak bile güçleşiyor.
 
            PEKİ, BİZ DOĞRU YOLDA MIYIZ?
 
            Bana kalırsa kesinlikle doğru yolda değiliz.  
 
            AKP 17 yıldır halkı hiç umursamadı. Yüzde 50’lik bir kısmı yanında tutmak için geliştirilen kutuplaştırma politikası zaman içerisinde iflas etti. İnsanlar maraba olmaktan yoruldu. Derdini söyleyecek, içini dökecek muhatap bulamaz oldu. Dış politikadaki yanlışlar sayesinde ekonomisi her geçen gün tükendi. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan etrafına yığdığı kadrolardan doğru bilgi alamadı. Yanlış ama kulağa hoş gelen sözlere itibar edildi, tabanın sesine kulak verilmedi. Yukarıdakilerin sergilediği tutumu aşağıdaki kadrolarda tatbik etti. Millete tepeden bakıldı, özel kişilermiş gibi ayrıcalık havası yaratıldı. Sınıf farkı ülke genelinde sistematik bir şekilde yaygınlaştırıldı. Konuşan FETÖ’cü, veya PKK’lı lanse edildi. Gerçek FETÖ’cü veya PKK’lı kendini kamufle edip AKP’nin yönetim kadrolarında, atanan listelerinde yer aldı. Bir kısım bürokratlar kendilerini vatanperver gösterip cukkalarını doldurdu. Her türlü kepazeliklerini örtbas ettirmek için ahbap, çavuş ilişkileri ile özel raporlar yazdırılıp gönderildi. İtiraz edenler baskı altına alınarak susturulmaya çalışıldı.
 
            Bu yazdıklarımın üzerine onlarca, yüzlerce ilave yapmak mümkündür. Bunlar bu ülkede 17 yıl boyunca sürekli olarak yapıldı. Benim gibi sesi çıkmayan, sadece bir kısım okuyucusu olan kişiler tarafından mahallinde kaleme alınmış olsa da, dikkate alan maalesef ki olmadı. AKP Genel Merkezi, bakanlar, milletvekilleri, il teşkilatları, valiler, kaymakamlar, bürokratlar; vatandaş ile aralarına yüksek duvarlar örerek bu itirazların duyulmasını engellediler.
 
            Hatta engellemekle kalmayıp başka yollara başvurmaya kalkışanlar da oldu.
 
            TARIM ve HAYVANCILIK
 
            Ülkemiz tarım ve hayvancılık ülkesi iken, tarım ve hayvancılık ürünlerini ithal eden bir ülke oldu. Şu anda yoncanın balya olarak kilosu 1₺, yonca samanı yaklaşık 1.5₺, saman, slaj, fenni yem, mazot, gübre, veteriner ve ilaç giderleri ateş pahası… Çiftçi, büyük işletme sahipleri iflas etmiş durumda. Ama sorsan kağıt üzerinde her şey dört dörtlük. Hiçbir sorun yok. Tarım da, hayvancılık da tam takım yürüyor.
 
            Oysa sahada durumun hiç de öyle olmadığı gün gibi ortada. Bir ülkede anaç inek kesiliyorsa sorun var demektir. Ama bir yandan anaç inek kesilirken, bir yandan ithalat devam ettiriliyorsa bu çarpıklığı ortaya çıkaramayan, çözüm sunamayan Tarım Bakanlığı konuya vakıf değil demektir. Şu anda hayvan tosun kesimi 30-32₺ oysa müstahsili kurtarması için bu rakamın 40-45₺ olması gerekiyor. Tarım Bakanlığı, Et Balık Kurumu aracılığı ile ülke dışından karkas ve canlı et ithal ediyor. Bu gelen etler piyasayı düşürüyor ama, üreticiyi bitiriyor. Madem öyle ülkedeki bütün hayvanları keselim, çiftlikleri kapatalım sadece dışarıdan hayvan alalım.
 
            Yani doğru düzgün bir tarım politikası yok. Adam akıllı bir destek yok, üretimi artıracak, insanların zevkle işine sarılacağı bir alt yapı yok. Böyle de olunca insanlar tepki gösteriyor, sitem ediyor günü geldiğinde de oy vermeyerek itirazını ortaya koymuş oluyor.
 
            Bu itirazlara kızarak değil, evet haklısınız, bir çözüm yolu bulunmalı mantığıyla yaklaşılsa, eminim ki üretici de rahatlar.
 
            SANAYİ
 
            Hammadde dövizden ötürü pahalı, onlarca ödeme kalemi ile nefes alamayan üretici ürettiğine de pişman, üretmediğine de. Bir kişiye bu kadar yük yüklenirse, altından nasıl kalkabilir? İşçiyle mi, üretimle mi, hammaddeyle mi uğraşsın? SGK, İŞ GÜVENLİĞİ, MUHASEBE, STOPAJ, TAZMİNAT, VERGİ ve bunların açılımı ile onlarca kalem artık inanın iş verenleri bunaltmış durumda. Hiçbir şey işveren lehine değil. Tam aksine aleyhine. Moral bozukluğu yaratan bu durum göz ardı edilmemelidir.
 
            15 TEMMUZ’un SADECE ADI KALDI
 
            Halen 15 Temmuz’un bir hayal ürünü olduğunu iddia edenler var. Ben bunun tamamen tersini düşünüyorum. 15 Temmuz tamamen bir hain darbe kalkışmasıydı. Darbe başarılı olsaydı ülkede çok fena şeyler olacaktı. Birçok kişi belki de bu gün olduğu gibi ama sulandırılmadan ağır cezalara çarptırılacak, işkence edilecek, ağır bedeller ödettirilecekti.
 
            Allah’ın yardımıyla bu hainler amaçlarına ulaşamadılar. Ama bu terör örgütünü açık aleni destekleyen AKP hükümeti ısrarla önce içinizdekileri temizleyin demelerine rağmen kulak asmadılar. Hatta bunu söyleyenlere cevap vererek AKP içinde hiç FETÖ’cü yok deyip azarladılar. 
 
            Bu sözleri ile hem kendilerini kandırdıklarını sandılar hem de halkı. Oysa bugün bunu söyleyenlerin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkıyor. Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Abdullah Gül ve bilumum birçok ismin bu cemaate açık açık övgüler yağdırdığı, 15 Temmuz’dan sonra bile Fetullah Gülen’i savunduğu gizlenemez bir gerçekti.
 
            Nihayetinde Arınç, Aksu, Çiçek kaçmasın diye yanına alırsan; Babacan, Gül, Davutoğlu gibiler de karşında durursa bu sorumluluk kusura bakmayın ama tamamen sizindir. Bu kişilere zamanında gereği yapılsaydı, bugün karşınıza çıkamazlardı. Ama gücü olan, nüfusu olanların kendileri, çocukları dışarıda gezinirken, kimsesizleri içeride tutmak uzun vadede elbette ki puan kaybettirir. Bir kere kuyruk acısı var artık. Siz her ne kadar nüfuzlu diye dışarıya salsanız bile o kuyruk acısını yaşayan kişiler elbette ki size oy vermezler.
 
            Ben 15 Temmuz sürecinin iyi yönetilmediğini düşünüyorum.  
 
            Umarım kısa sürede ortak akıl devreye girer ve bir an önce yapılması gerekenler yeniden yapılır.
 
            İL İL DEĞERLENDİRME YAPILACAKSA, TEŞKİLATLARINIZA DEĞİL BİZE DE SORUN
 
            Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sorun tespiti için il il değerlendirme yapılacağını söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir konuşmasında dediklerimizi haklı çıkararak şöyle diyor. “Hakka, hakikate, özellikle adalete, emanete, ehliyete, liyakate, istişareye daha çok önem vereceğiz. Kibre, büyüklenmeye, böbürlenmeye, dar kadroculuğa, özellikle de milletten kopuşa sebep olan her türlü hastalığı bünyemizden söküp atacağız.” Demiştir.  Bu tespitleri yapmak için AKP teşkilatları ile istişare edilirse, devletin özel birimlerinden rapor istenirse, gerçek sonuca varılması imkansız olur. Çünkü sizlere verilen, sizlerin duymak istedikleriniz olacaktır. Kars Milletvekili Yunus Kılıç’ın dediği gibi: “Züğürt ağa” sitemi ülke genelinde yaşananların en belirgin fotoğrafıdır.
 
            Bakanlar nasıl ki vekilleri umursamıyorlarsa, valiler, bazı kurum müdürleri; parti başkanları da halkı, kanaat önderini, yazarı, gazeteciyi umursamıyorlar. Kendilerini padişah, halkı maraba görüyorlar. Ve bu gücü de AKP’den aldıklarını söyleyerek, halkın AKP’ye tepkili olmasına sebep oluyor. Eğer ki 81 ilde durum tespiti bu başlıklar üzerinden masaya yatırılırsa Babacan, Davutoğlu gibi rüştünü ispat edememiş olan yeni çıkan eskiler, başarılı olamazlar. Yok, eğer Ali İhsan gibi tuhaf adamların “bir şeyler oldu ama ne oldu anlayamadık” gibi alay konusu ifadeler kuracak, AKP’yi bitirmek için üstlendikleri misyonları tamamlamak için çalışan kişiler gönderilerek inceleme yaptırılacak olursa, şimdiden söyleyeyim ibre hızla aşağı doğru inmeye devam edecektir. 

            BİZİ JURNALLEYİP, İHANET EDEN KENDİLERİDİR

            15 Temmuz’dan sonra jurnalcilik bayağı bir moda olmuştu. Bunlar kötü diyenler, haliyle kendilerini iyi olarak gösteriyorlardı. Bu ülkede FETÖ’nün yapamadığını yapmak için kendini paralayanları kimse unutmadı. Şamil Tayyar gibi nice nice medya şarlatanları bu millet arasına nifak ekiyordu. Pabucu dama atılan Tayyar daha sonra çıkıp ne dedi: “Bu ülkede FETÖ borsası kurulmuş.” Düşünüp kafa yorması gereken elbette ki bizler değiliz. Düşünüp kafa yorması gereken yöneticilerdir. 

            Zira bu yöneticilere bizleri jurnalleyip, kendilerini vatanperver gösterip her türlü dalavereyi çevirenleri hepimiz az çok biliyoruz. Onun için diyorum ki, şehri yönetenlerden, partililerden değil; halktan, bugüne kadar hiç umursamadığınız gazetecilerden sorun. 

          15 Temmuz’u fırsat bilip makam mevki sahibi olanlar, kesinlikle sizlere doğru bilgi vermezler. Zira doğru bilgi verecek olsalardı, kaç seçimdir Iğdır’ı kaybetmezlerdi.

           

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.