BİZ HANGİ ARA BÖYLE BİR TOPLULUĞA SAHİP OLDUK

Doğrusunu söylemek gerekirse insan böyle bir konuyu yazarken bile utanıyor.

Oysa asıl utanması gerekenler gayet rahatlar.

Bugüne kadar bu konuyu görmezden gelenler, aman ha dokunursam leke bana da bulaşır diyenler, ya da küçümseyip umursamayanlar bu konunun sorumlularıdır.

Kaba tabirle halk arasında "ibnelik" dediğimiz olay, yüzyıllardır var olan, saraylarda, hanlarda, hamamlarda olduğu tarih sayfalarında yazılan bilindik bir durumdur.

Ancak her geçen gün ahlaki yozlaşma öyle bir seviyeye erişti ki, erkek erkekle, kadın kadınla nikah masasına oturmaya, iğrenç ilişkiler her gün sosyal medya ve tv ekranlarında tartışılmaya başlandı.

Konu Twitter’da çok yoğun tartışıldığından ötürü birkaç tweet attıktan sonra konuyu köşemde yazmaya karar verdim.

Ve ilk olarak google’a LGBT’nin açılımı nedir diye yazdım.

Karşıma çıkan bu sonucu okumamış olanlar için kopyalayıp köşe yazıma ekledim.

İnternetten kopyaladığım yazıda şöyle yazıyordu:

“Her sene haziran ayının sonlarında yapılan Onur Yürüyüşü ile gündeme gelen LGBT nedir? LGBT bireyler kimlerdir? LGBTİ’nin açılımı nedir? LGBT ya da GLBT; lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma. 1990’larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980’lerin ortaları ile sonlarından itibaren gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok aktivist, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.

Bu bazen LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel veya travesti) şeklinde de yazılır. 1900’lardan itibaren kullanılmaya başlayan “LGBT”, eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. Eşcinsel hareketi olarak adlandırılan LGBT hareketi, eşcinsel kelimesinin travesti, transeksüel ve biseksüelliği kapsamıyor oluşu nedeniyle çatı kelime olmaktan çıkmıştır. Hareket GLBTT kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda “yok” sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık yapılmıştır. Yurtdışındaki bazı örgütler bu çatı kelimeye daha sonradan interseksüelleri temsilen I ya da queeri temsilen Q harflerini eklemişlerdir.” Şeklinde tarif edilmektedir.

 

Günlerdir LGBT mevzusu hiç gündemden düşmüyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemizde bu kadar LGBT’li olduğunu inanın bilmiyordum.
Haliyle öğrenmiş olduk.
Peki hangi ara ülkemiz bu hale geldi?
Bunca din eğitimi boşuna mı?
Diyanet, ilahiyat fakülteleri, imam hatip okulları, muhteşem camiler, cemaatler, tarikatlar, medreseler, şeyhler, milyar dolarlar insanları eğitmeye yetmediği için mi bunca LGBT’li türedi?
Görünen o ki yetmediği gibi LGBT’li sayısı aksine artış gösterdi.
Falanca valilik LGBT yürüyüşüne izin vermedi, demekle lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender, sayısı tükenmiş olmuyor.
Aslında gerçek şu, kimse bu necis duruma dokunmak istemiyor. Bunun sebeplerini araştırmak istemiyor.
Bu insanlar niye böyle oldu deyip irdelemek istemiyor.
Çünkü irdelense din adına açılan  resmi ya da gayri resmi din kurumlarında nelerin döndüğü ortaya çıkacaktır.
Bunlar LGBT’nin görünen yüzü, bir de görünmeyen mide bulandıran yüzleri var.
Öyle iğrençlikler var ki insan duymaya bile tahammül edemiyor.
Asıl tehlike işte bu görünmeyen yüzdür.
Bakınız yıllardır avazımız çıktığı kadar bağırdık ve ülke uyuşturucuya esir ediliyor, çocuklarımız her geçen gün uyuşturucunun pençesinde yok oluyor dedik ama sorunu kökünden çözecek hiçbir girişim olmadı.

Henüz daha hiçbir okul etrafında kırılan bir bacak görmedik.

Üç beş torbacı yakalamak, üç beş satıcı tutuklamakla bataklık kurutulmaz.

Yarınlar hepimizin çocuğu için tehlike arz ediyorsa bu durumu görmezden gelmek yarınlardaki büyük felaketlere bugünden göz yummak sebep olmaktadır.

Son birkaç yılda kaç LGBT derneği kurulduğunu eminim bugün kıyamet koparanlar bizlerden daha iyi biliyorlardır.

Hatta cemaat, tarikat yuvalarında cinsel istismara uğrayan çocuklara bu kötülüğü yapanlara ne tür bir ceza uygulandı doğrusu çok merak ediyorum.

Ya da o tarikat, cemaat her neyse kapatıldı mı, daha sonra olmasın diye denetim altına alındı mı, doğrusu bilmiyoruz, duymadık da...

Yani anlayacağınız ortada bir suç varsa, buna herkes ortaktır.

Bence herkes şapkasını çıkarıp önüne koymalı ve kime dokunursa dokunsun sorunun kökenine inilmelidir.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.