İMAM HÜSEYİN, RESULULLAH’IN TORUNU, İMAM ALİ’NİN OĞLUDUR

Ebu Süfyan, Hz. Peygamberimiz ile savaştı.

Ebu Süfyan’ın Oğlu Muaviye, İmam Ali ile savaştı.

Muaviye’nin oğlu Yezit, İmam Hüseyin ile savaştı.

Hiç şüphe yok ki tarihte çok farklı olaylar yaşanmış ve bir kısmı yüzyıllar boyu unutulmamış, bir kısmı ise kısa süre sonra unutulup gitmiştir.

Kerbela vakası da bunlardan birdir.

Eğer ki İmam Hüseyin Hz. Peygamberin torunu, İmam Ali’nin oğlu olmamış olsaydı belki de tarihte, yaşanmış haksızlığa baş kaldıran, zalimin önünde baş eğmeyen bir Hüseyin olarak anılır ve bir zaman sonra unutulur giderdi.

Peygamber ve Ali’nin evladı olunca dedesinin makamını işgal edenler tarafından biat edilmeye zorlanınca, ya biat edeceksin ya da öleceksin seçeneği ile baş başa kalınca ölümü tercih eden İmam Hüseyin bugün 1400 yıldır anılmaktadır.

Hz. Hüseyin, o gün iki seçenekten birine karar vermeliydi; biri şehadet, diğeri biat.

Bazı art niyetli kişiler bunun bir saltanat kavgası olduğunu öne sürerler. Bu kişiler zaten Yezit’e "hazret" diye hitap ederler. Yezit’i haklamak için olayı siyasallaştırıp "Siyasi bir kavganın sonucunda Hüseyin ölmüştür" diye sürekli yaygara koparırlar.

İmam Hüseyin o gün Yezit’e biat etseydi, Yezit’in her türlü kepazeliğini kabul etmiş sayılacak ve  Yezit’in yaptığı kepazelikler "din" gibi algılanacaktı.

İmam Hüseyin elbette dedesi ve babasına yakışanı yaparak Yezit’e biat etmedi. "Bırakın, ben Kufe’ye girmeden geri döneyim" dedi. Ama Yezit buna da izin vermeyerek "Ya biat edeceksin ya öleceksin" dedi.

Bunun üzerine İmam Hüseyin ölümü tercih ederek çok az sayıdaki destekçisi ile Yezit'in ordusuna karşı koymaya başladı.   

Oysa Yezit gittiği tüm Arap aşiretlerinden biat almıştı.

İnsanların bir kısmı Yezit’in şerrinden korktukları, şiddetinden, acımasızlığından çekindikleri için ses çıkaramıyor ve biat ediyorlardı.  Bir kısmı da devletin kasası (Beytülmal)’dan verilen paralar ile susturulmuş, biat ettirilmişlerdi.

Yezit’in biat alamadığı tek kişi,  Peygamber torunu Hüseyin’di.

Muharrem ayının 1'ine denk gelen serüven böylece başlamış oldu.

İmam Hüseyin, Yezit’in biat et çağrısına şiddetle karşı çıkıyor, "sen Resulullah makamına layık birisi değilsin, ben bunu bile bile sana biat edersem İslam’ın Fatiha’sı okunur!" deyip Yezit’i reddediyordu.

Yezit de bir grup suikastçı tutup "Ya biat alacaksınız ya da öldüreceksiniz" emrini vermişti.

İmam Hüseyin, Allah’ın evinde suikast olmayacağı düşüncesi ile önce Mekke’ye gitti. Yezit’in suikast timi Mekke’ye kan dökmek için geldiklerinde İmam Hüseyin, Allah’ın evinden ayrılıp Medine’ye geçti.

Bu arada Kufe’den inanılmaz bir mektup trafiği vardı. Kufe halkı İmam Hüseyin’i ısrarla Kufe’ye davet ediyordu.

İmam Hüseyin, Muharrem ayının 3. günü kararını verdi ve Kufe’ye doğru harekete geçti.

Muharrem hicri birinci ay demektir.

Muharrem ayının birinci günü İmam Hüseyin, Yezit’in saldırısından korunmak için önce Mekke, ardından Medine ve oradan da Kufe’ye hareket etmişti.

Muharrem ayının 3. günü Medine’den Kufe’ye hareket eden İmam Hüseyin’in yolu Muharrem ayının 7. günü Kerbela’da Muaviye oğlu Yezit'in ordusu tarafından kesilmiştir.

Kerbela, Irak’ta bir çölün adıdır.

İmam Hüseyin Kerbela’da Fırat Nehri'nin kenarında Yezit’in binlerce kişilik ordusu tarafından muhasaraya alınarak 3 gün boyunca kızgın güneş önünde aç ve susuz bırakılmıştır.

Bu üç gün zarfında yine Yezit’e biat etmeyen İmam Hüseyin son olarak Yezit’in gönderdiği elçiye şöyle demiştir: “Madem öyle, bırakın biz geri dönelim.” bunun ardından Yezit’ten gelen mesaj şu olmuştur: “Ya biat edeceksiniz ya da katledileceksiniz.”

İmam Hüseyin cevaben şunu söylemiştir: “Ceddim Resulullah’ın dini ayaklar altına alınacağına ey kılıçlar doğrayın beni.” bu sözleri ile ölüme meydan okumuştur.  

Bu meydan okumanın sonucunda Muharrem ayının 10. günü “Müslümanların” Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in torunu, “İlmin kapısı” Resulullah’ın amcasının oğlu ve damadı Hz. Ali ile Peygamberin kızı Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin'in şehadete yürümüştür.

Muharrem ayının 10. günü İmam Hüseyin, beraberindeki 72 kişi ile birlikte Muharrem ayının 10. günü yani AŞURA günü Yezit’in binlerce kişilik ordusu tarafından vahşice katledilmişlerdir.

Günümüz dünyasında 72 kişinin binlerce kişiye karşı koyması elbette ki fiziki olarak mümkün bir durum değildir.

Ancak olaya diğer bir yandan bakarsak ortada inanılmaz bir kahramanlık örneği, inanılmaz bir cesaret örneği, zalime karşı inanılmaz bir onurlu duruş ve yiğitlik örneği görebiliriz.

İmam Hüseyin inandığı davada 72 kişiyle Yezit’in on binlerce ordusunu kanlarıyla tarihin kirli sayfalarına gömmüştür.

Hz. Peygamber’e, Hz. Ali’ye, Hz. Fatıma’ya ve hususen Hz. Hüseyin'e ve onun pak yarenlerine hürmeten Müslümanlar yas tutar, ağlar, ihsan verir; şenlik, düğün, eğlence yapmazlar.

Muharrem hicri yılın başlangıcı olsa dahi "MUHARREMİNİZ mübarek olsun." gibi bir cümle hoş karşılanmamaktadır, karşılanmamalıdır. Bunu farklı bir niyetle dile getiriyor olmak tüm bu gerçeklere sırt dönmek ve tarihi bir hakikati de inkar etmek anlamına gelir.

Elbette kimse kimsenin düşüncesine ipotek koyamaz.

Kaldı ki Hz. Peygamber evrensel olduğu gibi, “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim.” dediği torunu da evrenseldir.

Kimse Hz. Hüseyin’i tek taraflı sahiplenme gafletinde değildir.

Ancak bu idrakle alakalıdır. Biri idrak eder, bir diğeri edemez.

Halen idrak edemeyip "Hz. Muaviye", "Hz. Yezit" diyenlerimiz var mesela... Allah o kardeşlerimizi de bir an önce idrak edenlerden kılsın inşallah.

HİCRİ YILBAŞI

Muharrem ayının birinci günü Hicri Yılbaşı, yani yılın ilk günü. Bugün tebrikleşmek esasta İslam dininde olmayan bir gelenektir. Çünkü İslam dininde yılbaşı kutlamak gibi bir gelenek yoktur.

Peki Hicri yılbaşı günü çok sevdiğiniz bir yakınınız ölmüş olsa ve ölüm yıldönümü o güne denk gelse siz kutlama mı yaparsınız, yoksa yas mı tutarsınız?

Kerbela hadisenin başlangıcı 1 Muharrem’den itibaren başlıyor. Böyle bir günde bizim birbirimizi tebrik etmemizden Hz. Peygamber hoşnut mu olur yoksa hoşnutsuz mu kalır bunu kendimize sormalıyız.

Veyahut  “AŞURE” tatlısı dağıtıp, AŞURE’niz mübarek olsun mesajı yayınlamak sizce ne kadar doğrudur? Muharrem ayının 10. gününün ismi AŞURA’dır. Aşura günü, Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin ve 72 yâranı Yezit tarafından şehit edilmiştir. Yani bu bir bayram günü değil ki kutlama mesajı yayınlansın.

Bu acıdır, gözyaşıdır, matemdir.

Yukarıda da belirttiğim gibi kimse kimseye ipotek koyacak değildir. Her birey kendine göre istediği şekilde davranabilir.

Ben naçizane okuyucularımızı bilgilendirmeye çalışıyorum. Eminim internet ortamında yazılı birçok makale, kitap, belge, bilgi mevcuttur. Doğru verileri okuyup, tarihsel olayları doğru bilmemizde mutlak fayda vardır diye düşünüyorum.

Yüce Rabbim Hz. Hüseyin'in katillerine lanet etsin.

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.