Kulaklarımızın aşina olduğu sloganlardan birisiydi bu, “susma, sustukça sıra sana gelecek.”  Bende hiç susmadım. Bildiğim ve gördüğüm doğruları okuyucumla paylaşmak adına kaleme aldım. 
Sıra bana gelmesin diye değil, haksızlık karşısında susmak “dilsiz şeytanlıktır” ünvanını almamak için susmadım…
Ama sıranın bana geldiğini hissediyorum.
Ölümden öte köyün olmadığına kalben inanan birisi olarak çokta tınlamam…  Mezarlıkların benim gibi vazgeçilmez insanlarla dolu olduğunu çok iyi biliyorum.
Geride bırakılmayacak kadar büyük servetler bırakıp gidenleri herkes gibi bende görüyorum…
Asıl meselenin onurlu bir yaşam olduğunu bilebilmektir. 
Sıra bana gelmiş, hoş gelmiş sefalar getirmiştir…
Kimisi mali açıdan gelir, kimisi kaba kuvvetiyle… Sonuçta olacağa çarenin olmadığı dünyamızda, ahiret’te verilecek hesabın mutluluğu ile gönlümüzü ferah tutarız…
Varsın kul hakkıyla ölümü bekleyenler düşünsün…
Varsın kul hakkıyla ahreti umursamayanlara, arka çıkanlar düşünsün…
Ben susmadım, sıra bana gelmesin diye değil, doğru bulduğum için susmadım…
Yarın da susmayacağım…  Ama ucuz kahraman olarak değil…
''Bu memlekette şerefliler; şerefsizler kadar cesaretli olsa halledilmeyecek mesele yoktur.'' (İsmet İnönü.)
Bu sözden, şerefliler cesaretsizdir, korkaktır manası çıkmasın, Şerefliler, şerefsizler gibi yüzsüz, arsız, kaygısız, onursuz değiller de ondan cesaretleri yok…
Hz. Ali ile Muaviye savaşında, sahabelerden birisi Hz. Ali’ye hitaben; “Ya Ali sen Muaviye ile baş edemezsin” demiştir… 
Hz. Ali neden diye sormuş?
Sahabe, ‘Ya Ali, Muaviye’de her türlü hile var. Sen o hileleri bilemezsin’ demiştir…
Hz. Ali sahabeye: “Ben Muaviye’nin bildiğinden fazlasını bilirim. Ama onun yaptıklarını yapamam” demiştir…
Arife tarif gerekmez, arif insanlar şahsiyetsiz ve kişiliksiz insanların her türlü zafiyete sahip olduklarını bilmekte ve kendi kişiliklerinin zarar görmemesi için imtina etmektedirler… Bu davranışları zaman içerisin de onların cesaretsiz olduğu imajını yansıtabilir.  Oysa şerefli insanların şereflice yaşamlarını devam ettirmeleri bile bir cesarettir…
BELEDİYE BAZI ÇAY BAHÇELERİNİ YIKIYOR(!)
Iğdır Belediyesinin valilik yolunda ve Basın sokakta bulunan çay bahçelerini kanunsuz yıktığı yolundaki iddianın gerçeği yansıtmadığı, geçmiş dönemde yapılan usulsüz kiralamalar ve yıkım kararlarının uygulandığı ortaya çıktı… Yıkım kararları olan çay bahçeleri hangi kira kontratıyla devam ettirilmiş, Camlı kahve denen çay bahçesinin kira kontratı kimin üzerine hangi şartlarda yapılmış ve bedeli kime ödenmiş?
Haydar Aliyev parkında bulunan çay bahçelerinin ihalesi yapıldı. Ancak ihaleyi alan kişiler henüz paralarını yatırıp iş yerlerini teslim almadılar…
SALDIRININ FAİLLERİ YAKALANAMADI
Iğdır’da birçok olayı aydınlatan, suç şebekelerini çökerten, polislik adına önemli işlere imza atan Iğdır Polis Teşkilatı, 29 Mart  yerel seçimleri sonrasında Yeşil Iğdır Gazetesine yapılan saldırının faillerini henüz yakalayamadılar…
SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ GİDİŞATI BEYENİYORMUSUNUZ?
İl Sağlık Müdürlüğünde yaşanan olumsuzlukları daha önce birkaç kez kaleme almış ilgilileri uyarmıştık… Bu uyarımızın üzerinden çok geçmeden Iğdır Defterdarlığı tarafından incelenen bir dosyadan ötürü  İl Sağlık Müdürü Ahmet Taş’ın tekrardan ceza aldığı  öğrenilmiştir…
Yine İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan kit alım ihalesi ile ilgili bir vatandaş Valiliğe şikayet dilekçesi vermiş ve konu incelensin diye yine sağlık müdürlüğünde görevli bir şube müdürü muhakkik tayin edilmiştir. Ancak bu kişinin dosyayı incelemesi için  müdür imzasıyla resmi bir yazı yazılmış ve “işlerinizin yoğunluğu nedeniyle bu inceleme işi sizden alınmıştır” denilmiştir… Bunun üzerine muhakkik atanan kişide gelen yazıya “benim hiçbir işim yoktur” cevabını verdiği ögrenilmiştir ve muhakkik atanan kişinin şube müdürlüğü görevinden ayrılmak için istifa dilekçesi verdiği öğrenilmiştir…

Tweet