Bugüne kadar yazdım da ne oldu…
Yazdıklarımı okuyup beğenenler taraf oldu, beğenmeyenler karşı oldu… Kimileri ayakkabımın boyasızlığından yola çıkıp şikayetçi oldu, kimileri Hz. Peygamberin kırdığı putları yeniden ilahlaştırmaya kalkıştı… 
Yaz ha Cabbar, Çiz ha Cabbar, Mahkemelerde ifadeleri ver ha Cabbar…
Eyvallah, bunların hepsi başım gözüm üstüne, ama yazdıklarımdan ötürü inatla gerçekleri görmezden gelenlere ne demeli…
Hiç oturup düşündünüz mü?
Hiç eğri ile doğruyu muhakeme ettiniz mi?
Birbirinize yan bakışlar atarak, arada bir caka satarak, bir koltukta iki karpuz taşıyarak bu işlerin böylelikle düzelebileceğini mi sanıyorsunuz?
Şu gözünüzde ki at gözlüklerini lütfen çıkarın artık… 
Halinden memnun gözüken insanların, içlerindeki fırtınayı iyi bilirim… Gülerler, ama içleri kan ağlar… Duygusal bir manzara görmesinler, oturur hüngür hüngür ağlarlar… Aslında kendi hallerine ağladıklarını sizler gibi bende hissederim…
Mersiye bizim vazgeçilmezimizdir…
Kalpleri bilen Yüce Allah, ağlayanın Mersiyede okunana mı, yoksa kendi derdine mi ağladığını  yalnızca yaratan bilir…
İçimizde kopan fırtına, kaybetmişlik fırtınası değildir. Bölünmüşlük ve paramparça oluşumuzun fırtınasıdır…
2-0’lık maçın kritiğini yapmak güzelde, atılan golleri yok saymak mümkün değildir…  Siz ha, hay huy edin, hakem düdüğü çalmış ve maçın galibini açıklamıştır… Mağlubiyeti içinize sindiremiyorsanız, yeni sezona iyi idmanla hazırlanmalısınız. 
Eğer birbirinizin etini yemekle gününüzü geçirirseniz,  sezon başladığında yine golü yiyen taraf siz olursunuz…
İnadı, kini, öfkeyi bırakın bir tarafa, birbirinizi günahıyla, sevabıyla kucaklayıp basın bağrınıza… İdmanınızı iyi yapın, kaptan olmak için birbirinizi itip kakmayın, yeni kaptanlar bulup çıkarın, yeni oyuncuların ilk on bir de oynaması için, performansını yitirenleri geri çekin ve maç başladığında yeni kadrolarla, yeni beyinlerle sahaya inin…
İnatla, zıtlaşmayla olmaz bu işler… Hep birilerini suçlu bulmakta çözüm değil artık, zaman su gibi akıp gidiyor, zamanı iyi değerlendirmek, taşa değen kafaları iyi toparlamak ve sezona iyi hazırlanmak durumundasınız… Çünkü siyasi rakibiniz de bu süre zarfında boş durmayacak, gerekli çalışmaları yapacak ve galip gelmek için, bir zamanlar sizin kullanamadığınız tüm imkânları sonuna kadar kullanacaklardır…
Birde şunu herkesin kafasına koyması gerekmektedir. Iğdır’da yapılacak olan organizelerin, birlikteliklerin ve de toplumsal dayanışmanın tek yolu insanların birbirini hazmetmesinden geçer. Eğer sizler beni, bendi sizi hazmedersek gerçek kardeşlik ve dayanışma tesis edilmiş olur. Yok eğer ırkçılık temelinde, kısır döngü etrafında dönüp durulursa, bu durumdan kimse faydalanamayacak ve yakınlaşması beklenen toplum, giderek uzaklaşacaktır…
Önyargılarımızı bir tarafa bırakıp, başkaları üzerinden siyaset yapmayalım. Her fert kendi doğrusunu, toplumsal doğrularla örtüştürmeli, mutlak bir realite etrafında toplanmalıdır… Farklılıklar güzelliklerimiz, görüşler çeşidimiz, etnik yapılar harcımız olmalıdır…
Bu temel üzerine inşa edilen yapı hem renkli olur, hem de sağlam olur…

Tweet