Gel de gülme bu ülkenin işine…
Kim kime küsmüş, barış ne diye
Kürt açılım yapmış, sebebi niye,
Kimi kimle barıştırır ne diye…

Sorsalar açılım nedir, bilmez hiç kimse
Doğrusu kimse ne istediğini de bilmez ise
Hadi gelin barışalım ne ise,
Kimi kimle barıştıracak, suçlu kim ise,

Şairliğim yok ama, bu iki dörtlükle başlamak istedim köşe yazıma… Son birkaç gündür yaygın medyadaki köşe yazarlarını dikkatle izliyor ve iki dörtlükle ifade etmeye çalıştığım, “Kim kimden küsmüş, barış ne diye”  konusunu işlemesini bekliyordum yazarlarımızdan… Ancak şu ana kadar kimse bu konuyu  işlemedi veya ben rastlamadım…  
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le başlayan Kürt açılımı, Başbakan Tayyib Erdoğan’la devam etti ve son olarak İçişleri Bakanı Beşir Atalay’la kısmen dile getirildi…
Sonrada malumunuz üzere köşe yazarları toplantıya çağırılarak konu anlatıldı, açılımın köşe yazarları tarafından yapılması istendi ve Polis Akademisinde konu tartışıldı…
Ardından Başbakanın ısrarla görüşmem dediği DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile Başbakan sıfatıyla değil de, AKP genel başkanı sıfatıyla görüştü Erdoğan…
Bu arada DTP,  Apo’nun İmralı’dan Avukatları aracılığı ile 15 Ağustosta yapacağı açılımı barış mitingleri ile desteklemeye başladı…
Türkiye’de bir anda toplumsal barış, halkların kardeşliği sloganları yükselmeye başladı…
Şapkamı koydum önüme,  kimle küstüm ki barışa gidiyorum demeye başladım…
Türk’le Kürt küsmü ki barıştırıyorsunuz… 
Eğer benim algılamakta güçlük çektiğim başka bir şey varsa, bağışlayın, benim algılayabildiğim bu kadar... 
Siz değerli büyükler mutlaka daha iyisini ve fazlasını biliyorsunuzdur…
Kürt açılımının içinde ne var, nasıl bir açılım düşünülüyor herkes gibi bende bir şey bilmiyorum…
DTP’nin ve paralelinde İmralı da bulunan PKK lideri Öcalan’ın 15 Ağustos’ta ortaya koyacağı talepler neler olacak onu da bilemiyoruz. Yapılan yorumlar üzerinden konuşmanın bence çokta bir faydası yok… Ancak bu açılımın Türk ve Kürt halklarını barıştırmak gibi bir algının toplum içine enjekte edilmesi doğrusu beni rahatsız etmektedir. Çünkü ben Kürt’le küs değilim ki barıştırıyorlar…
Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm haklarına sahip ve tüm kurumlarında en üst düzeyde yetkiye sahip olan Kürt’ler değillermidir?   Mecliste bulunan Kürtler diğer Türk vekillerle konuşmuyorlar mı? Başbakanlar, Bakanlık koltuğuna oturan Kürt kökenli bakanlar, müsteşarlar, genel müdürler, kiminle barışacaklar…
Kürt haklarını savunanlar, Özerklik, Kürt dilinde eğitim, kimlik vs. isteklerde bulunabilirler.  Bu isteğe yanıt verecek olan irade, benim adıma açılım yapıp beni barıştıramaz…
Yapılan istekleri ya kabul ederler, yada reddederler… Ama bu yapılırken adı ne toplumsal barış olur, nede başka bir şey… Yetkileri kendi ellerinde olduğundan kendi adlarına açılım yapıp, küslerse barışabilirler…
Çünkü ben küs değilim…
Bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan sözde yazar çizerler, dün değişmem dedikleri tutum ve davranışlardan çark ederek değişmiş,  akıl almaz ifadeler kullanmaya başlamışlardır…
Bu ülkede eğer barış naraları atmak istiyorsanız, önce kendinizle barışmalısınız. Yaptıklarınızla, düşüncelerinizle barışmalısınız. Fikrinizi benimsemeyenleri yok etmeyerek barışmalısınız. 
Hele hele benim adıma toplumsal barışı tesis edeceğiz gibi gereksiz  sözler etme ruhsatını ben kimseye vermedim, kimsede benim adıma böyle bir şey konuşamaz… Sizlerin birileri ile derdiniz varsa, gidin dermanınızı arayın, ama ne Türk halkı adına, nede Kürt halkı adına kimse böylesi bir yanlışı yapma hakkına sahip değildir…
Kimi kimle barıştırdığınızı, niye barıştırdığınızı iyi düşünmeniz gerekmektedir. Halklar arasında eşitlik ve kardeşlik, slogandan ibaret olmamalıdır.  Eğer siz bunu hayata geçirirseniz, gelir dağılımındaki teraziyi iyi kullanırsanız, insanların yaşam koşullarını ve standartlarını artırırsanız hiçbir şeye gerek kalmaz…
Biz küs değiliz…

Tweet