Cabbar ŞIKTAŞ BARIŞ ZAMANI
Tarih : 2009-09-02
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



Geçen hafta, ‘ADIM SUSTURULMUŞ’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.  Sağ olsunlar zahmet buyurup okuyanlar, “Susuyorum diyorsun ama, yinede konuşuyorsun”   diyerek takıldılar…
Öncelikle şunu belirtmek isterim…
Yazımda bir sitem ve taşlama var.  Ama yanlış anlamalara meydan vermemek adına açıklık getirmek istiyorum, ne birileri gelip boğazımızı sıkmakta,  ne de aba altından sopa gösterilerek tehdit edilmekteyiz… Bu o anki duyguların dışa vurumudur. Elbette ki eleştirecek, yazacak ve konuşacağım…
Ama bunu yaparken yine kişilik haklarına saygıyı elden bırakmayacak, adabımızı koruyacak, makamlara her zaman saygımızı takınacağızdır…
Ancak görülen hata ve yanlışları uyarmak bizim asli görevimizdir. Bunu da kimsenin etkisinde kalmadan dile getirecek ifade edeceğiz…
Ben arada Sayın Vali Saim Saffet Karahisarlı’ya taşlama yaparım. Bu benim hakkım, sayın valimiz nasıl Vali olmayı kabullenmişse, bizde gazeteci olmayı kabullenmişiz. Yani arada öyle taşlamalar olmazsa hayatın anlamı olmaz… Sayın Valimizde yıllardır idarecilik yapmış ve bu yerlere gelmiştir. Bu tür eleştirileri elbette ki normal karşılamaktadırlar…
Yine söylüyorum, yazılan her yazıda kişilik haklarına ve saygı sınırlarına elbette ki dikkat edilecektir… Yani kalem elimizde diye birilerine haksızlık etme gibi ne bir düşüncemiz, nede bir niyetimiz var değildir… 
Milli Eğitim Müdürümüz Selahattin Şimşek’le bir yanlış bilgilendirme sonucu serinlemiş ve bu yüzden bir müddet uzak durmuştuk…  Ortak bir dostumuz dondurma ikram etti, bizde sohbet ettik, iyide oldu… Yani Allah korusun ebedi bir düşmanlık havası estirmenin bir manası yok tabiî ki…  Zamanla herkes eteğindeki taşları bir tarafa bırakmalı, birbirini kucaklamalı, kin ve öfkeler yenilmelidir…
Ben çok iddialı bir yazarım demiyorum. Öyle Oksfort mezunu falan da değilim… Ama Iğdır hayat üniversitesini bitirdim diyebilirim. Şu anda da mastırımı yapıyorum.  Dolayısıyla gördüğüm, duyduğum ve aldığım telkinlerin tüm yazarlarda olduğu gibi benim de yazılarıma nüksettiğini söyleyebilirim. Bugünlerde edindiğim intiba, insanların kin ve öfkelerini bir tarafa bırakmaları, aklıselim davranmaları, birlik ve bütünlük içinde olmaları yönündedir…
Halk böyle telkinde bulunuyor.
Toplumun birlik içinde olabilmesi için küslüklerin ortadan kaldırılması, bağışlanamayacak olanların bile bağışlanabilmesi, insanların içinde bulundukları hatalarından geri adım atmaları ve kucaklaşıp dostluklarını tazelemeleridir…
Aklın yolu birdir elbet, sonsuza kadar düşman kalan bir toplum görülmemiştir. Zira Allah uzak etsin toplumumuz içinde de düşmanlık gerektirecek bir durumda söz konusu olmamıştır…  Dolayısıyla herkesin şapkasını önüne koyup doğruyu tercih etmesi şarttır…
Yazılarımın tartışma konusu olduğunu az çok biliyorum. Bildiğim içinde peşinen söylüyorum. Yukarıda bahsettiğim realiteleri kişisel hırsımızdan ve çıkarlarımızdan ötürü reddedebilir, beni de eleştirebilirsiniz. Hakkınız var, saygı duyarım. Ama şunu bilin ki toplumun istediği bu olduğu için kaleme almışımdır.
Barış her zaman güzelliklerin habercisidir.
Ama gerçek barış, ama dürüst barış, ama içten barış…
Barış tek taraflı olmaz, barışta insanlar gerekirse fedakârlıkta bulunmalıdırlar. Özveri yaratmalıdırlar…
Mübarek Ramazan ayını vesile kılarak, umarım barış ve huzur içinde bir hayat süren toplum oluruz…

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası