Yaygın basından takip ettiğiniz üzere, Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında geçek kısa sohbette, erken seçimin gündeme geldiği, flaş haber olarak, haber merkezlerine geçti ve okuyucuya bu haber servis edildi…
Başbakan her ne kadar böyle bir diyalogun olmadığını bir gün sonra açıklamış olsa da, genel kanaatin erken seçim olacağı yönünde olduğu ve böyle bir beklentin her geçen gün güçlenerek yaygınlaşmakta olduğu görülmektedir…   
Erken seçimin ülke gündemine bomba gibi düşmesiyle birlikte, siyasi kulisler de hareketlenmeye başladı…
Iğdır, son iki seçimde hiç beklemediği bir sonuçla karşılaştı. 22 Temmuz’da Azeri seçmenin rehavetle seçime girip parçalanması, Kürt seçmenin kazanmasına yaramıştı… Ezici bir oy çokluğu ile seçimi kaybeden Azeri seçmeni, 29 Mart yerel seçim’de de aynı inadını sürdürmüş ve 86 yıllık geleneğin bozulduğu bir il konumuna gelmiştir…
Erken seçim söylentilerinin alevlendirdiği, normal zamanda yapılacak olsa bile, 2011’de yapılacak olan genel seçimlerin, adaylık düşüncesinde olan eski ve yeni siyasetçilerin iştahını kabartmakta, kulis faaliyetleri şimdiden görülmekte ve bilinmektedir…
Şimdilik isim vermeyeceğiz. Ancak gerek Azeri ve gerekse Kürt cenahında birçok kişinin adaylık altyapısı oluşturmaya çalıştığı bilinmektedir…
22 Temmuz ve 29 Mart seçimlerinin Azeri seçmen için büyük bir yıkım olduğunu söylemek mümkündür…
Ancak 22 Temmuz ve 29 Mart seçimlerinin de, Kürt seçmen için beklentilere cevap veren bir tablo oluşturmadığını söyleyebiliriz…  Kürt seçmenin kısa vadede beklentileri çok fazla olduğundan, işin icraata döküldüğünde hiçte öyle olmadığıyla karşılaşmış olması, doğal olarak bir hayal kırıklığı yaratmış durumdadır…
Yarın seçim olsa, 22 Temmuz ve 29 Mart sonuçları tekrar alınır mı bilmiyorum… Azeri seçmenin bir tek adreste toplanması gerekiyor diyenlerin kafasında, aynı zamanda bir de şart var. Siyasete bulaşmamış, herkesin kabul edeceği bir kişi aday gösterilirse, birlik sağlanır ve bir milletvekili kazanılmış olur denilmektedir…
Yani nüfus oranını ortaya koyduğumuzda, Azeri seçmenin bilerek ve umursamayarak sandığa gitmeyişini hesapladığımızda, tek aday göstermeleri durumunda zorda olsa bir milletvekili kazanma şansları var. 22 Temmuz’da olduğu gibi birden fazlaya bölünerek seçime giderlerse kazanma şanslarının olmayacağını kendileri de bilmektedirler…
Azeri seçmen tek aday gösterirse, Kürt seçmen 22 Temmuz’da olduğu gibi oylarını orantılı bölme şansına sahip olmayacaktır… Kürt seçmen bu kez kendi içinde bölünmüş olacak ve kim çok oy alırsa kazanacağından, DTP ve AK Parti arasında kıyasıya mücadele oluşacaktır…
29 Mart’tan sonra, MHP’ye oy vermeyen Azeri, bizi oyuna getirdiler, bundan sonra adres MHP’dir demeye başladılar…  İyi güzel’de, bu sözünden kendine pay çıkan, suyun başında ben varım diyenler, adres MHP’dir diyenlerin dişini kamaştırmakta, heveslerini kırmaktadırlar…
Herkesin kendine göre bir adresi vardır.
Dayatmayla, zorlamayla bu işler olmaz…
Biz demiştik demeyi sevmiyorum, ama yaşanan tecrübelerin ders olması gerektiğini hatırlatmakta yarar görüyorum. Seçim erken mi olur, geç mi olur bilemem, ama sonuçta bu gün eğer seçim konuşuluyorsa ve birtakım isimler şimdiden kendilerine zemin hazırlığı yapıyorlarsa, bizde bu konuyu söylemekte yarar görüyor ve şimdiden hatırlatmamızı yapıyoruz…
Her evden bir lider çıkar.
Her lider evini idare edemediği gibi, toplumunu da idare edemez…
Şartlar insanları bir yerlere getirir, ama siz şartı doğuramıyorsanız, etkinliğiniz yok demektir…

Tweet