Arada bir düşünüyorum, acaba yaygın basında köşe yazarlığı yapsaydım, hangi konulara değinirdim diye…
Bunları düşünürken, aklıma onlarca da yazacağım konu geliyor. Sonrada hangisine daha çok öncelik veririm ve öne çıkarırdım diye düşünmeye başlıyorum. Bu konu daha da önemli diye karar vermeye başladığım bir sırada, yeni bir gündem, yeni bir konu ve yeni gelişmelerle kafam darmadağın olur, başa dönerim… 
İyi ki yaygın basın da yazarlık yapmıyorum.
Yaygın basında çalışan ve yazarlık yapan üstatlarıma da Allah yardım etsin diyorum…
Bir ülkede yorumlanacak bu kadar mı konu olur ?
Bir ülkede an be an bu kadar mı gündem değişir ?
Bir köşe yazarı ele aldığı konuyu akşam yazıp, sabah gazetelerde yayına girdiğinde, konu bayatlamış oluyor…
Yeni gündemle ilgili gelişmeleri toplamaya başladığında, bu seferde bir başka konu gündeme geliyor ve yazar da ne yazacağını şaşırarak, benim gibi ilk aklına geleni yazısına yansıtıp günü kurtarıyor…
Gündeme baktığımız da, Erzincan’da yakalanan Mit mensuplarını, CHP İzmir Milletvekilinin Erzurum ceza evinde ziyareti, ortaya atılan cemaate dokunan yanar iddiaları… Ergenekon davasıyla alakalı ifadesi alınan ve ikinci ifadeye çağrılan Yarbay’ın intihar edişi… Suikast düzenlenileceği iddia edilen Oramiralin, böyle bir şey yok dercesine Yarbay’ın cenazesine katılması, Jandarma üsteğmenin makamında intihar edişi, Bülent Arınç’a suikast planı iddiasıyla iki subayın gözaltına alınması…  DTP’nin kapatılması, Meclisten çekiliyoruz diyen DTP milletvekillerinin İmralı talimatıyla mecliste kalmaya karar verip BDP’ye katılmaları…  Siyasi yasaklı olan Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un yeniden meclise girmesi için arayışlar sürerken, hakkında yeni davaların açılması, Ergenekon olayının özellikle belli bir kesim tarafından Terör örgütü olarak lanse edilmesi, Ergenekon’u terör örgütü görmeyen ve destekleyenlerin derin bir suskunluk içine gömülmesi ! Savcı ve Hâkimlerin halk gibi kutuplaşmaya dönük tavırlar içersine girmesi ! Yargının bağımsızlığına gölge düşürecek olayların rahatlıkla ulu orta konuşuluyor olması ! İfade özgürlüğünün sıkıysa dava açarsın noktasına geldiği, Papazların kendilerini çarmıha gerilmiş hissetmeleri, ülkenin tamamında bir anda sokak eylemlerinin artması, açılımların bir biri ardına sıralanması, muhatap almam denilenlerle masaya oturulması, gereksiz yere ortamın gerilmesine vesile olunması, Askerin, Polis’in ve İstihbarat birimlerinin birbiriyle çekişir, hatta çatışabilir hale getirilmesi! Kurumlar arası sağlıksız diyalogun giderek boyut değiştirmesi! Siyasetin sınır tanımadan devletin tüm organlarına bilinçli bir biçimde nüksettirilmesi! Devlet sırrının sokaktaki insanlar tarafından konuşuluyor olması! Simetrik ayarlar çekme adına önemli kurumların yıpratılması! Yıpratılan kurumların, savaş gemilerinden çözülmesi güç şifreli konuşmaları! Kaygı verici karşılanmaktadır…  
Yukarıda sıraladıklarım Türkiye’nin birkaç haftalık gündeminden kısa bir kesit… Yaşanan ve gelişen olaylara baktığımız da Allah bu milletin yardımcısı olsun demekten başka bir şey gelmiyor elimizden…
Yarın 10 Muharrem Aşura, Hz. Huseyin’in Kerbela’da Yizit tarafından şehit edilişinin yıldönümü…
Yüce Allah ülkemizi Hz. Peygamber ve onun Ehlibeyti hürmetine huzura kavuştursun…

Tweet