Korku ülkesi Türkiye’de korkmamak elde değil…
    Olayı nasıl özetleyip, sonuca nasıl varırız bilmem. Bildiğim, bir ülkede Paşalar, Albaylar, subaylar apar topar sorguya alınıp, gerektiğinde tutuklanıyorlarsa,  başsavcılar makam odalarında gözaltına alınıp cezaevine konuluyorsa, öğretim görevlileri, gazeteciler, kısacası bugüne kadar bizim üst bürokrat kesimi dediğimiz, ulaşılmalarını imkânsız gördüğümüz kurumların başındaki kişilerin bu duruma düşürülmesini görünce korkmamak elbette ki elde değildir…
    Yaygın basının deneyimli köşe yazarları bu konuları elbette ki kendilerince ele alıp enine boyuna tartışıyorlardır. Ülkenin en ücra köşesinden bizlerde bakış açımızı sunmak adına konuyu kaleme almaktayız…
    Yaşanan bu olaylarla ilgili aklıma gelen sorular…
    Bir: Yakalanan, sorgulanan ve içeri tıkılan üst düzey bürokratlar, silahsız örgüt kurma suçundan mı yargılanıyorlar? Yoksa başka bir silahsız örgüt suçlamasıyla zaman zaman gündeme gelen ve hatta yargılanan, adına cemaat denilen guruba karşı oldukları için mi yargılanıyorlar?
    İki: Ulaşılmaz gözüken, dokunulmaz bilinen, halkın içine o anlamda pek inmeyen, şu anda içeride olan veya çapraz sorguda bulunan Paşaların, Başsavcıların, Akademisyenlerin ulaşılabilindiğini kamuoyuna göstermek için mi tutuklandılar? Yoksa bu kişiler gerçekten silahsız örgüt kurup, birilerini olmayan silahları ile öldürmeye yeltendikleri için mi tutuklandılar?
     Üç: Ülkenin birçok şehrinde, dozerlerle kazı yapılarak bulunan silahlar, kazan kişiler tarafından mı gömülmüştü? Yoksa silahlı eylem yapacakları iddia edilen kişiler tarafından mı gömülmüştü? Eğer kazan kişiler tarafından gömüldüyse sözüm yok, yok eğer suç isnat edilen ve hatta tutuklanan kişiler tarafından gömüldüyse, zaten silahı gömen artık savaşmama kararı almış demektir. Gömülü silahlarla mı eylem hazırlığı yapılıyordu acaba?
    Dört: Cumhuriyet  tarihinde ilk kez bir başsavcı makamından alınıp sorgulanmış ve akabinde tutuklanarak ceza evine konulmuştur. Bu uygulamanın çok tartışılacağı, yargının çok ciddi yara alacağı, hâkim ve savcılar arasında kutuplaşmaların olacağı, siyasetin yargıya müdahalesi, yargının siyasete bulaşması ve benzeri bir dünya sıkıntının beraberinde geleceği görülmüyor mu? Böyle bir sıkıntının ülkeyi krize sokacağı biliniyorsa eğer neden böyle bir eyleme kalkışıldı? Özellikle Erzincan başsavcısının tutuklanmasıyla birlikte başsavcıya arka çıkanlar ile karşı çıkanlar kutuplaşması yargı içinde maalesef ki kendini göstermiş durumdadır. Bu saatten sonra yargının vereceği kararlar sizce ne kadar tarafsız algılanacaktır?
    Beş: Erzincan Başsavcısının tutuklanmasıyla birlikte Cemaatler ve özellikle bir zamanlar ismi silahsız terör örgütü kurmak suçuyla anılan ve bu sebepten ötürü ABD’de yaşamını devam ettiren Fetullah Gülen cemaati gündeme gelmiştir. Şimdi Gülen cemaati zan altında bulunmaktadır. Gülen cemaati zan altında mı kalacak, yoksa bu iş içinde özel yetkili bir savcı tayin edilip, Erzincan başsavcısının elinde var denilen dosyaların aslı kamuoyuna açıklanacak mı? Yoksa hiçbir şey olmamış gibimi davranılacak?
    Kabul etmek gerekir ki halkımız bu tür olaylarla iyiden iyiye gerilmiş, insanlar devletlerine olan güvenlerini yitirmiş, korku psikolojisine kapılarak kendi aralarında bile konuşamaz olmuşlardır…
    Sıradan, hiçbir vasfı olmayan, kamuda çalışmayan, kendi halinde olan insanların bile dinleniyorum korkusunun olduğu bir dönemde, toplumdan sağduyu ve cesaret beklemek zor olsa gerek… 
    Bir ülkede hiç akla gelmeyen kurum ve kişilerin tarumar edildiği ve yapılanların demokrasi adına yapıldığını söyleyenler, bunu eleştirenleri demokrasiyle ilgisi olmayan yöntemlerle yok etme ve susturma yoluna gitmekte, haykıranların sesi hiçbir şekilde duyulmamakta, umursamaz ve kayda alınmaz sayılmakta, bilinen bilindiği gibi yapılıp devam ettirilmektedir…
    Şairin dediği gibi, ‘in görürem gorhmuram, cin görürem gorhmuram, harda bir molla görürem gorhuram…’  

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası