IĞDIR’DA BİRLİK, BERABERLİK VE “Cantürk ALAGÖZ”

Birlik ve beraberlik toplumsal gücü de beraberinde getirir. Bu gücün önündeki ilk engel ise “Ego”dur. İnsan için de en önemli sorun, benliğine yenilmesi, kendi dışındakilerle bir olmayı bilememesi, becerememesidir. Nefsini kontrol edememesidir.
Pek çok kişi bilir ki, yeryüzündeki ilk cinayet, Habil’in kardeşi Kabil’i kıskanması sonucu işlenmiştir. “Önce ben” demek, kıskançlığın temelini oluşturur. Tüm olumsuz duygu ve düşüncelerin temelinde “Ben” diğer deyişle”Ego” yatar. Başkalarına kızarız, öfkeleniriz, çok rahat eleştiririz de tek kusursuz biz oluruz. Başkalarını değerlendirir, hüküm verir, sınıflandırır ve cephe alırız. Birlikten uzaklaşmak böyle başlar. İnsanı insana düşman yapan, Tanrı’nın isteklerine aykırı davranmasını isteyen şeytanın işi de kolaylaşmış olur.
Bencilliği yok etmek adına, “Nerede dirlik, orada birlik... Bir mumdan bin mum yanar... Yalnız kuş yuva yapmaz, yalnız taş duvar olmaz...” gibi daha pek çok deyişimiz vardır. Bilge Kağan şöyle seslenir; “Ey Türk Irkı!.. Tutsaksan özgür, yoksulsan varlıklı, çıplaksan giyimli olacaksın. Yeter ki düşmanlarına kanma!.. Yeter ki birliğini bozma!..”
Birlik ve beraberliği yakalarken en önemli şeylerden bir de paylaşmaktır. 
“İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.” “Başkaları yararına iyi bir şey yapmak görev değil, zevktir. Çünkü sizin sağlık ve mutluluğunuzu artırır.”
Allah insanları en güzel bir şekilde yaratmış ve onlara üstün özellikler vermiştir. Bize verilen bu yetenekleri geliştirip faydalı hâle getirirsek işlerimizde başarılı oluruz. Toplumda sevilen, sayılan ve özlenen bir kişi haline geliriz.    

Bireysel tercih ve tavırların ön plana çıktığı, materyalist yaşam tarzının yaygınlaştığı günümüzde, insana kendisini ve Yaratıcı’yı hatırlatacak ve kaybettiği erdemleri bulmasını sağlayacak ya da dünyevileşmeye engel olacak temel prensiplerden biri, diğer insanlara el uzatmak, yani “diğergam” tavırlar geliştirmektir. Kendine verileni başkalarıyla paylaşmak, insana dünyanın kendisinden ibaret olmadığı, tek başına değil, aslında bütünün parçası olduğu ve diğerleriyle arasında bir ilişki olduğu duygusunu verir. “Vermek” insana hiçbir maddi imkânla satın alınamayacak bir tatmin duygusu ve huzur getirir. Oysa sadece kendisi için daha çok tüketmek, daha çok almak ise içindeki boşluk duygusunu arttırmaktan başka bir işe yaramaz. İhtiraslar ve tatminsizlik duygusu nedeniyle insan sürekli daha fazlasını ister. Buna engel olmanın yolu, sahip olduğundan vermek, kendinde olanı paylaşmaktan geçer. Mutlu ve huzurlu olmak istiyorsak sahip olduklarımızı, olmayanlarla paylaşmalı ve aramızdaki bağları güçlendirmeliyiz.
İslam, dünya ve ahiret hayatı arasında bir denge gözetmiş, insanın dünya hayatında ölçülü ve bu hayatın geçiciliğini unutmadan, ahireti gözetecek şekilde yaşamını sürdürmesini öngörmüştür. İnsanın dünya ile ilişkisinde tamamen dünyaya meyledip kendini onun esiri haline getirmesi doğru olmadığı gibi, dünyadan uzaklaşıp sorumluluklarını yerine getirmemesi de doğru değildir. İşte bu ilişkinin yeniden yapılandırılması ve gerçek konumuna yerleştirilmesi açısından temel ilkelerden birisi, Allah’ın verdiğinden onun rızası için insanlara infak etmektir.                                                                                                                  
Türk Tarihinin temel taşlarından biri olan Iğdır’ın adına Dede-Korkut hikâyelerinde rastlandığı gibi. İslam tarihi kaynaklarında Ashâbü’r-Res’in (Aras) yaşadığı topraklar olarak anılan Iğdır, İslam tarihinin ilk asrını inceleyen klasik İslâm tarihi kaynaklarında  Iğdır’ın içinde bulunduğu mıntıka ve bu mıntıkanın simge ismi Ağrı dağları “Hâris ve Hüveyris” adlarıyla anılmakta;
Böyle tarihi misyonu sinesinde barındıran Iğdır, İlçe ve İl dönemlerinde Iğdır’ı yönetenler, Iğdırlı iş adamları, siyasiler, bürokratlar Iğdır’a hizmet anlamında önemli katkılar sağlamışlardı. İş adamlarımız önemli yatırımlara imza atmışlardır. Halkın sosyal ve kültürel faaliyetlerinde gerekli yardımı yapmaya gayret göstermişlerdir. 
Ancak İş Adamı Iğdır Milletvekili Sayın Cantürk ALAGÖZ, geldiği günden beri Iğdır’da insanlar arasında müthiş bir birlik sağlamanın yanında önemli sayılacak yatırımlara da imza atmıştır. 
Cantürk ALAGÖZ, doğal yapısı, babacan duruşu, gençlere ve çocuklara karşı olağanüstü sevgisi, Iğdır halkına düşkünlüğü bir anda Iğdırlıların gönlünde taht kurdu. Iğdır Sporla, yıllardır anlamsız bir şekilde kutuplaşan gençleri bir araya getirmeği başardı. Nitekim Milletvekili seçimlerinde herkesin ortak adayı olmayı başardı. Iğdır halkı, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar, Iğdır AK PARTİ Teşkilatı, İl Başkanı Ali Kemal AYAZ başkanlığında ısrarla milletvekili adayı olması sağlandı. 
Seçimlerde başta Cantürk ALAGÖZ’ün kendi sevecenliği ve gayreti ile İl Teşkilatının çalışmaları ve Iğdır kanaat önderlerinin desteği ile Iğdır’da bir ilki başardı. 
Üç yıldan fazladır Iğdır AK PARTİ İl teşkilatını sırtlayan yönetim kurulu üyeleri sessiz ve gayretli çalışırken, İl Teşkilatına muhalif hatta düşmanca tavır sergileyen birkaç kulağa girenler de ön saflarda yer almayı başardı. Nitekim sonuçta Iğdır kazandı. 
Cantürk ALAGÖZ, benliğinde bir kişi değil sanki birkaç kişi barındırıyor. Bitmeyen enerjisi ile her zaman ön planda yer aldı. Elindekini önüne gelenle paylaştı. Paylaşmaya devam ediyor. Bazen suiistimal edenler de oluyor. Ancak Cantürk ALAGÖZ her şeyi çok iyi gören dünya görüşü ile her şeyin farkında olan birisidir.
 İnsanlar arasındaki sevgi ve saygı bağını artırma konusu da önemlidir. Paylaşmak, insanların daha eşit şartlarda, mutlu ve huzurlu yaşamasına yardımcı olur. Bir insana elindeki bir şeyi veren insan, böylelikle aradaki bağı ve güven ilişkisini güçlendirir. Toplumlar paylaştıkça daha fazla kenetlenir ve bireyler dayanışma duygusu kazanır.
Son seçimler şunu gösterdi ki biz Iğdır’da yaşayanlar olarak, aynı havayı teneffüs eden, aynı yağmurda ıslanan, aynı ekmeği bölüşen kişiler olarak birlik ve beraberlikte bir araya gelmemize mani hiçbir şey yoktur. Bundan sonra da birlik ve beraberliğimiz daha da güçleneceğinden eminim.

"Saygıdeğer Iğdır Halkı, kardeşlerim, dün bitti. Bugün ne geçmişin karanlığına ağıtlar yakacağız, ne de dünkü başarılarımıza destanlar yazacağız. Dostlarım dün bitti, geçti gitti. Bugün yeni bir gündür. Aydınlık Türkiye için geleceğimiz için yeniden yollara düşme günüdür."
Mevlana ne demiş:
Dün ile bugün arasındaki farkı hissetmek gerektiğini en etkili şekilde seslendiren Mevlana Celaleddin Rumi'nin dizelerinin güncelliği, yüzyıllar geçse de tazeliğini koruyor.
"Her gün bir yerden göçmek ne iyi/ Her gün bir yere konmak ne güzel/ Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!/ Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım... "
Artık Iğdır halkı birlik ve beraberlik içerisinde Ağrı Dağı, Aras Nehri Turizm faaliyetlerinden faydalanmalı, Üç ülkeye sınır olan kapılarından faydalanmalı. Türk Dünyasına açılan yegâne kapı  (Zengezur Koridorundan) faydalanmalı. Artık Iğdır’da sen, ben kavgası olmamalı, Milletvekilimiz Cantürk ALAGÖZ’le, yöneticilerimizle, iş adamlarımızla Iğdır’ı muazzam şehir yapma zamanı. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası