BİR KEDİYE ARKADAŞ; ŞAİR VEYSEL ÇOLAK

Tarih : 2016-10-04 / Kategori : Kültür & Sanat

BİR KEDİYE ARKADAŞ; ŞAİR VEYSEL ÇOLAK

Fatma Aras

            Veysel Çolak(1954) Rize doğumlu, Türk şiir okurunun gönlünü kazanan ve ortaya koyduğu yapıtlarıyla büyük tartışmalar yaratan bir dil ustası. Çolak’ın bugüne kadar yayımlanan kırkı aşkın şiir, deneme ve inceleme kitabı edebiyatımıza soluk aldıracak yapıtlardır.

Aralıksız devam ettiği yazın hayatında,“Kedisi Gece”(2015- Hayal Yayınları) deneme kitabı, hayat ve insan üzerinden yürüyen yeni bir soluk… Hep yeni bir aranış içinde, şiir yazarken düşünen,düşündüren, fikir üreten, kuramsal bilgileri çoğaltan ve bu bilgisini okurla eksiksiz paylaşmayı görev olarak üstlenmiş bir şair. Yine“ben, senim” duyarlılığıyla“Kedisi Gece” ile aşka, yaşama, doğaya, insana olan hassasiyetini duyumsatıyor. Anlam yoğunluğuyla yeni bir yolculuk başlatıyor. Şair yapıtlarında olduğu gibi kedisine de, verdiği emekte titiz ve içten…

           Kitabın girişi “Miyavca Sunu”(s.5),kedinin gözünden izlenimleri ele alıyor. “Anlamak”,“anlaşılmak”,“sorma”, “sorgulama” sürecinin unutulmaması gerekliliğini de gösteriyor. Kitap 97 sayfa, 24 bölümden oluşuyor. Konu başlıkları, şiirlerinde olduğu gibi ilgi çekici…

              Bunlardan bazıları: “Gecenin Karnı Bulut”, “Gece’de Cinsel Fırtına”, Kedi Dövmeli Kadın”, “Gece’nin Evi” vs gibi. Kitap sayfaları akıcı bir anlatım biçimiyle, her satırda farklı bir tat

bırakıyor. Bu bağlamda bakıldığında, bizi eylemli kılan, çoğaltan, hayatta olması gereken bir insani duruma dikkat çekiyor. Bu insani durum; hayatın temel gerçeğine eğilme halidir. Karşılıksız bir özveri, toplumu bir iyiliğe itelenmesi gücünde…

“Mahallede Katil Var!” başlıklı bölümde, “Usulca açıyorum kapıyı. Gece karşılıyor beni. Ellerime bakıyor. Miyavlıyor,(…) kucağıma alıyorum Gece’yi.(…) yaptığım kavgayı anlatıyorum ona. Aslında kendime anlatıyorum.”(s.34)demiş. Bilinen o ki; hayvanları sevmeyen, insanı da sevemez (korkular stisna).Kucağındaki kediye haklılığı, haksızlığı ve iyileştirme yönünü anlatan güneşten dökülen bir sıcaklık gibi. Tanık olmasak bile bu bir duygu yoğunluğu, bir heyecan dalgası gibi okuru da, bu sıcaklığa ortak ediyor. Kediyle arada kurulan bu bağ, derinlerde titreşen bir duyarlılığın göstergesi. “Kedi Beni Evcilleştirdi,” bölümünde, Bill Dana: ”kedilerin evcilleştirme konusunda zorluk çıkardıkları söylenir. Bu hiç doğru değil. Benimki beni birkaç gün içinde evcilleştirdi.”demiş. Veysel Çolak, konuya bu sözlerle giriş yapmış. Arkasından,“Beni açıklayan sözler bunlar. Gece beni hem evcilleştirdi hem de evcil kıldı”(s.21)diye devam etmiş.“Yunus Emre’yi okuyanlar kendince okur” diye bir söz var. Benim de kendimce okuyup anladığım; bu bir iyiliğe çağrı… Bu betimleme aslında saatlerin, dakikaların ve zamanın içinde akıp giden bir sorumluluğa sahip çıkma dürtüsü. Sevginin kaybolduğu yerde gürültü başlar. Sevginin

bulunduğu yerde “insan” çoğalır inancıyla bir sessizliğe dokunuyor. Şair, burada kimseye bir öneride bulunmuyor; kendini yazıyor. Kedi ile insan arasındaki duygudaşlık bağını ve bu bağın sorumluluk derinliğini yaşadığı gibi aktarmış.Veysel Çolak,“Kedisi Gece” kitabında, evinde barındırdığı kediyle olan serüvenini anlatırken hayal gücünü kullanmıyor. Bire bir gündelik yaşam biçimini kişisel bir duyarlılıkla kaleme almış. “Ne yazarsan yaz dili yazarsın” diye bir söz var. Şairin bu yol gösterici üslubu içten, samimi, okurla derin bir sohbet içinde. “İspatlama” amacına yer vermeden, kimi zaman bir sevgili, kimi zaman bir evlat sevgisi yaklaşımıyla bir yaşam içtenliğini ve sorumluluk duygusunu da aktarıyor. Veysel Çolak, “Kedisi Gece” ile ilgili gözlemlerini yazmaya başladığında “kedi” hakkında yazılmış kitapları okuyup damıtmış. Bu damıttıklarından minik örnekler ve usta şairlerin “kedi” şiirleriyle de farklı bir renk katmış kitaba…

            Okuma eylemi bitip kitabın kapısını kapattığımızda, okudum bitti dedirtmeyen bir durumla karşı karşıya kalınıyor insan ve yaşamı daha yaşanır kılmanın yolu bu olsa gerek dedirten bir kitap. Hayatın penceresinden baktığımızda, çoğu insanın “kedi işte” dediği ortamda, “insanlık bunu gerektiriyor” sözünü anımsatıyor. Sokaktaki kedileri, köpekleri “hayvan” diye önemsemeyenlere bile, “canın” bir parçası gibi bir paylaşımın, bir uyandırışın sesini duyumsatıyor. Derin imgelem gücüyle, şiirde sürekli bir arayış ve yeni bir şiir yaratma çabası içinde olan şairin, bu eserini de beğeniyle okudum paylaştım. Okuyanlar derin bir sevgiyle kucaklaşacak.

        Veysel Çolak, Kedisi Gece, Hayal Yayınları-2015 Yer aldığı dergi: Sincan İstasyonu,2015

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası