Psikoloji Ne Değildir?

Tarih : 2018-05-22 / Kategori : Eğitim

Psikoloji Ne Değildir?

         Yazıma başlamadan önce bundan önceki ve ilk olan ‘psikoloji nedir?’  başlıklı köşe yazıma göstermiş olduğunuz ilgi ve alakadan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Aldığım onlarca geri bildirimler bir sonraki yazılarım için bana azim ve istek kattı.
          Bir önceki yazımda psikoloji nedir diyerek psikoloji tanım ve içeriğine az çok hakim olmuştuk. Peki, psikoloji ne değildir?
         Günlük hayatta kullandığımız, inandığımız, bazense inandığımız halde yargıladığımız birçok rivayet ve hurafelere sahibiz. Bundan bin yıl önce de böyle şeyler vardı şuanda da böyle şeyler var. Bilimin hemen hemen her şeyin cevabını vermesine rağmen neden hâlâ böyle şeylere inancımızın olması ise biraz merak konusu.

  İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli faktörün kendi biyolojik sınırları içerisinde kalmayı istememesi ve bir şeyleri anlamlandırabilme kapasitesine sahip bir canlı olarak tanımlayabiliriz. İnsan çevreden aldığı en ufak uyaranı evirip çevirip kendi içinde bir anlama kavuşturabiliyor. En basit şeylerden birini düşünelim, hepimiz yıldız kaydığında dilek tuttuk değil mi? Yada kara kedi gördüğümüzde uğursuzluk getirir dedik. En başa gittiğimizi düşünelim. İlk kimin aklına geldi yıldız kaydığında dilek tutmak? Veya kara kedinin uğursuz olduğunu söylemek? Bunları ve birçok örneğini birileri zamanında bir şekilde yaşadı ve bu olaylara anlamlar katarak bunları günümüze kadar getirdiler. Büyük ihtimalle birisi bir şey hakkında dilek tuttuğu sırada gökyüzünde bir yıldız kayıyordu ve her ne dilemişse tesadüfen gerçekleşmişti. Emin olun kayan yıldızın o dilekten hiçbir haberi yoktu. Bir diğeri, kara kediyi gördükten sonra ayağı taşa takıldığı için düşen birisi, düşmesine taşın sebep olduğunu düşünmeden kara kediyi gördüğü için düştüğünü ifade etmiş ve bizleri buna bir şekilde inandırmıştı. Bir başka örnek ise çoğu zaman karşılaştığımız, tam aklımdan geçiyordun ki aradın, mesaj attın, karşıma çıktın cümleleri. İnsan bu deneyimi birkaç kez yaşadıktan sonra, evet ben kimi düşünürsem ona bir şekilde ulaşıyorum ya da o kişi karşıma çıkıyor. Diye söyleyebiliyor ama diğer zamanlar aklımızdan geçen onlarca isimden hiç birini bir şekilde görmüyoruz ya da karşımıza çıkmıyorlar değil mi? Hepimiz bu ve bunlar gibi birçok şeyi psikolojiyle, doğaüstü güçlerle, zihnin evrene gönderdiğine inandığımız mesajlarla anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bunların cevabını klasik koşullamayla açıklayabiliriz aslında. Psikoloji üzerine çalışmaları olan bilim adamı Pavlov’u çoğumuz duyduk. Köpekler üzerinde yaptığı bir çalışmada pavlov, köpeklere yemek verdiğinde tükürük salgıladıklarını görüyor sonrasında yürüttüğü çalışmalar sonucu köpeklere yemek vermese bile zil sesini duyan köpeklerde aynı yemek verildiğinde olduğu gibi tükürük salgıladığını gözlemliyor. Aynı yıldızların dilekleri gerçekleştirdiğine inanan insanlar gibi. Warren tarafından 1934’te yapılan tanımda, “bilimsel açıdan yanlışlığı ispatlanmış olsa bile doğadaki olayları doğaüstü güçlere maletme eğilimi” olarak tanımlanan batıl inanç söz öbeği, Maller ve Lundeen (1933) tarafından da “birbiriyle sebep-sonuç ilişkisi olmayan fenomenler ve nesneler arasında böyle bir ilişkinin varlığını iddia etmek” olarak tanımlanmıştır.
Kırmızı renkli kalemimle girdiğim birkaç sınav ve denemede güzel puanlar alıyordum fakat bir gün beyaz kalemimle girdiğim sınavdan düşük puan aldığımda anladım ki kırmızı kalemle aramda mistik bir bağ vardı ve bundan sonraki her sınavıma da o kalemle giriyordum. Bunun aslında kalem veya başka bir şeyden kaynaklı bir durum olmadığını artık biliyoruz. Şunu da göz ardı etmememiz gerekir ki eğer kırmızı kalemin bize gerçekten uğur getirdiğine inanıyorsak ve sınava çok çalışmış olsak bile o gün şans eseri kırmızı kalemimizi unutmuş olalım bu bizi ‘kırmızı kalemim yok ve ben bu sınavdan düşük puan alacağım!’ psikolojisine sokabilir. Sizlere söylemek istediğim, kırmızı kalem sınavlarda size başarı katıyor gerçeğine inanabilirsiniz ama bu demek değil ki beyaz kalem size başarısızlık getirecektir.
 Asıl güç sizin içinizde olan güçtür. Bu gerçeği unutmamak gerekir. 
Peki Ya Burçlar? 
Burçların gerçekten var olup olmadıkları tartışılır bir konu ve bu benim ilgi ve odak noktam değil ama bir eleştiri yapmam gerekirse üzülerek söylüyorum özelliklede hanımlara, burç yorumlarınızı boşuna okumayın. Burç yorumlarının tamamı onu yazan kişi ve kişilerin o günkü ruh hallerinin kâğıda dökülmüş halidir sadece. Balık burcu olduğuna inanan birisi bir zaman sonra burcunun kendine uymayan özelliklerini görmezden gelip sadece kendine uyan özellikleri ön plana çıkarma eğilimindedir. Aynı zamanda daha kötüsü de, kendi mizacını bir tarafa bırakıp burcunda o gün ne yazıyorsa onun gibi davranmaya çalışan insanlar etrafımızda dolanmaya başlıyor.
Son olarak değinmek istediğimse kendi içimizden olan, psikoloji konusuna ilgi ve alakası olan arkadaşlarım, bu bilim dalı bizlere kimin yalan söyleyip söylemediğini anlayabileceğimize yarayan veya Sherlock Holmes’da bulunan özellikler gibi özellikler yükleyen bir bilim dalı değildir. Bunun için çevrenizde gizemli dedektif gibi dolaşmamanızı öneririm.
Sonuç olarak, şöyle özetlenebilirim: Mantık ve sağduyu arttıkça batıl inançların etkilerinde bir düşüş görülmesi olasıdır. 
Okuduğunuz için teşekkürler...
Eklemek istediğiniz yerleri, eksik veya hatalı gördüğünüz yerleri benimle paylaşmak ve sormak istediğiniz sorular için:
İnstagram: tugrulsktas
Psikoloji öğrencisi Ali Tuğrul ŞIKTAŞ

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası