Son on yılda, 10 gündür değişmeyen tek gündem Gezi Parkı eylemi oldu.
                10  Yıldır gündem an be an değiştiğinden, hepimizde alışkanlık yaratmıştı. Bu alışkanlık Gezi parkı eylemleri başladığında, yarın biter ümidini doğurdu. Hatta aynı alışkanlık gündemi sık sık değiştiren Başbakan'da da oluştu. Zira bu alışkanlığın verdiği tutum ile  Afrika gezisine çıkmadan önce Gezi olayları 1-2 güne kalmaz biter demişti.
                Bu gün 11. gününü dolduran Gezi eylemlerinin bitmemiş olması, şaşkınlık yaratırken düşündürmeye de başlamıştır...
                Sayın Başbakan yurt dışındayken, gelişen ve ilgimizi çeken ayrıntılara göz atmakta fayda var. 
                Hükümet üyeleri çok konuşmamaya özen gösterdiler. Hatta hiç konuşmadılar desek yeridir. Bazı Milletvekilleri sırf konuşmak için konuştularsa da, kimse önemsemedi.
                İlk açıklamayı 3. Köprü ismini "Yavuz Sultan Selim" olarak açıklama görevini üstlenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptı. Sayın Gül, "Polisi orantısız güç kullanmakla suçladı. 10 yıldır dinlenilmeyen, ilgilenilmeyen halkın doğal tepkisidir, gaz atmayın, şiddet kullanmayın" diyerek, iktidar ve muhalefet liderlerini köşke çağırıp sağduyu mesajı vermelerini emretti... 
                 Oysa ki Başbakan'da ülke dışına çıkarken, "300-500 çapulcuya mı hesap vereceğim" demişti...
               Cumhurbaşkanı, eylemcilerin eylemini anlayışla karşılamak gerektiğini vurgulayarak, Yavuz rövanşını alırcasına sağduyu çağrısı yaptı, etkili de oldu... 
                Cumhurbaşkanı'nın sağduyu çağrısını Meclis Başkanı Cemil Çiçek  devam ettirdi.
                Başbakan vekili Bülent Arınç, hükümet adına eylemcilerden özür diledi. Sayın Başbakan'dan talimat aldı damı özür diledi, yoksa kendi inisiyatifiyle mi özür diledi doğrusu bilinmiyor. Ancak Başbakan R. Tayyip Erdoğan dün Tunus'ta açıklama yaparken gazetecilerin sorularına verdiği cevapta "gerekli açıklamayı yardımcım yaptı" demekle yetindi.
                Öte yandan Gülen Cemaatinin Lideri ve Türkiye'de en etkin kişi olan Fetullah Gülen, Gezi olayları ile ilgili iki açıklama yaptı ve "halka zulüm etmeyin, zulüm'e zulümle karşılık vermeyin" dedi.
                Diğer taraftan ABD, Rusya, Suriye vs. ülkelerin  devlet başkanları hükümetin şiddet kullanmaması gerektiği yönünde açıklamalar yaparken,   dış basın 'Arap baharı bitti, Türk baharı başladı' başlığı ile haberi duyurdular... Türkiye'de bulunan yazılı ve görsel yaygın basın, sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi davranıyordu. Ancak  Başbakan ülke dışına çıkınca dilleri çözülmeye başladı...
               BAHÇELİ YİNE AK PARTİYE CAN SİMİDİ OLDU, TEŞEKKÜRÜ ALDI
                MHP Gezi protestolarına parti olarak katılmadı. Bahçeli, gitmek isteyen Milletvekili istifa edip öyle gider" dediyse de, ülke genelinde bozkurt işareti yaparak protestolara katılanların sayısı hiçte az değildi. Doğrusunu söylemek gerekirse Bahçeli'nin açıklamaları gençliği durdurmaya yetmedi.
                Bu sözlerinden ötürü sosyal paylaşım sitelerinde eleştirilen Bahçeli, yine Ak Partiye can simidi oldu diye suçlandı.
                Başbakan vekili Bülent Arınç'ın 'MHP ve BDP'ye teşekkür' etmesi de dikkat çeken bir başka ayrıntıdır.
                BÜTÜN GÜNAH POLİSE ÇIKTI
                11 Gündür devam eden Gezi protestosunun suçlusu olarak Polis teşkilatının gösterilmesi de ayrı bir ilginçliktir. Emri verenler kenarda kalmış, sokakta emri uygulayanlar suçlu ilan edilmiş durumda... Polis teşkilatının içinde herkes iyidir iddiasında değiliz. Mutlaka yanlış olanları vardır. Ama top yekun Polisi suçlamak, suçu polise atmak biraz düşündürücü geldi bana...
                KİMSE  GAZ SOLUMAK İSTEMEZ
                Doğrusunu söylemek gerekirse, kimsenin istemediği bir durum yaşandı ülkede. İktidar coşkusu öyle bir öz güven verdi ki, kimse halkın içinde bulunduğu durumu, ruh halini Başbakan'a diyemez oldu. Zaman gazetesi yazarı İlhan Dağı'nın da kaleme aldığı ve "Başbakanı seviyorsanız ona doğruyu söyleyin" başlıklı yazısı her şeyi ortaya koymaktaydı.  Beni, sizi hiç kimse dinlemediler.  Şiir okuduğu için Cezaevine giren sayın Başbakan'ı, görüşünü yazan gazetecileri cezalandırırken kimse uyarmadı. 
                Sonuç ortada, kimse böyle bir eylemin olmasını, borsanın düşmesini, dövizin fırlamasını, yabancı yatırımcının yatırımdan çekilmesini, turizmin durma noktasına gelmesini, ekonominin alt üst olmasını istemezdi.
                Umarım bundan ders çıkarılır, halk azarlanmaz, horlanmaz, cezalandırılmaz, dinlenilir, bir kısım halk ötekileştirilmeden sahiplenilir...               

Tweet