ARKADAŞLIK YA DA DOSTLUK YOLUNDA FEDAKARLIK BU DEĞİL Mİ?

Tarih : 2021-04-26 / Kategori : Kültür & Sanat

ARKADAŞLIK YA DA DOSTLUK  YOLUNDA FEDAKARLIK BU DEĞİL Mİ?

 Hayat yokuşunda karşılaşmıştık, hatırlıyor musun? İkimizin de bahar çağları idi. 
“Taşı sıksak suyu çıkar” diye düşünüyor ve bileğimize güveniyorduk. Bazen, deli bir sevda uğruna, karşımıza dikilip, engel olmak, dostluğumuzu bozmak isteyenlerle baya uğraşmıştık.

Gün oldu arkadaşımızın sevdasına omuz verdik. Gün oldu daha yeni aldığımız ve  öğrenmeye başladığımız telli sazımızı sattık, parasını arkadaşımızın cebine bıraktık. Yuva kurmayı düşündüğü ve sevdiği kişi uğruna harcasın diye. Arkadaşlık ya da dostluk yoluna fedakarlık bu değil mi? Arkadaşım Cengiz “gardaş, ben sevdiğim kızı kaçıracağım, ama cebimde param yok, nasıl edeyim, bana yol göster, destek ol” deyince, ben “nasıl olacak bu kaçırma olayı? Ben öğrenciyim, bu işte yer alamam, ayrıca param da yok, yalnız Babamın Erzurum’dan satın aldığı ve yeni çalmasını öğrenmeye başladığım sazımı satarak parasını verebilirim. Elimden bu gelir” dedim.  
1970’li yıllarda iyi para etmişti. Rahmetli babam sazı sattığımı ve ne için sattığımı öğrenince tek kelime laf etmedi. Babamın bu suskun davranışı, benim arkadaşımın zor anında yanında olmamı onayladığı manası taşıyordu, ya da ben işime geldiği için böyle yorumladım. Sonra duydum ki arkadaş sevdiği kızı kaçırmış, evlenmişler, şimdi delikanlı çocukları var. 
Asker ocağında zorunlu dağıtıma gönderilen arkadaşım Rüstem’i uğurlarken,  “gardaş cebimde kuruş param yok” demişti. Allah  ne vermişse paylaşmıştık. 
Bunları anlatma nedenim gerçek arkadaşlıklar, dostluklar fedakarlıkla oluşmakta demek istiyorum. Yalnız sürekli  tek taraflı değil elbette.
Yardımlaşmayı, karşılıksız destek olarak algılamaktayım.
Gençlik yıllarında arkadaşlık bağı daha güçlü idi. Arkadaşlarımızın itimat, güven ve samimiyetinden hiç şüphe etmezdik. Gerçi maddi olarak bir gencin gücü ne ise o kadardık, lakin bir söz verdiğimizde, ağızdan çıkanı senet kabul edip yerine getirmeye çaba harcardık.
Yıllar geçtikçe, maddi olarak geçim şartları ağırlaştıkça, zaman ilerledikçe, ailenin geçimi, bakımı, sorumluluğu üzerimizeçöktükçe bazı istekleri yapmak istesek bile önümüzü tıkayan ve ulu orta verebildiğimiz sözleri veremez, fevri davranışları yapamaz olduk. Bazıları için bu şartlar geçerli olmayabilir ama çoğunluğumuzda durum böyle. Bu güvensizlik, ya da dostumuzdan vazgeçtik manası taşımaz. Böyle yorumlanması bence ön yargılı, konuya vakıf olmadan edinilmiş fikrin sonucudur. 
Toplum, karşılıksız vermeyi her zaman fedakarlık yapandan beklediği için yapılmadığında yapmayan kişiyi yargılamakta ve güven kaybı noktasında ön yargısı oluşmaktadır. 
Bu ve benzeri yüksek beklentiler zihinlerde oluştuğu için karşılığını daim bulamayınca linç girişimi başlatılır. “Burnu büyüdü” ya da “adam değilmiş” gibi deyimler söylenmeye başlanır.
Şunu da belirtmeliyim ki bu herkes için geçerli değil elbette. 
Dostluğu maddi olarak değerlendirmek ve maddi beklenti içinde olmak, insanı işten soğutur, bedavacılığa alıştırır. Neticesinde çıkarcılık, beklenti olarak yorumlanmasına vesile olabilir. 
Arkadaşlık veya samimi dostluğu davranışlarda menfi etkiler ve arkadaşlığı, dostluğu bitirir. Emir Şıktaş

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası