Mahalli seçime sayılı günler kaldı…
29-Mart-2009 tarihinde yapılacak olan  mahalli idareler seçimi için her parti  adayını tespite çalışırken, kulisler oluşturan aday adayları da hem seçmenin, hem de partililerin ilgisini üzerlerine çekmeye çalışmaktadırlar…
Alışa gelmiş bu durumlar artık normal karşılanır olmuştur…
Parti yöneticileri aranan adam, adaylarda görücüye çıkmış birer gelin gibi süslenmeyi, güzel sözler sarf etmeyi, projeler hazırlamayı ihmal etmemektedirler…
Öyle ki insan adayım dediği için bile  alışkanlıklarından taviz vermekte, toplumun daha çok beğenisini kazanmak adına  daha farklı davranmayı tercih etmektedir…
Hani bir atasözü vardır. “Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol”  işte bu ata sözünden nasibini almamış olanlar  seçim öncesi başka bir kimliğe, seçim sonrası da başka bir kimliğe büründüklerinden  hep hata ve sıkıntılarla boğuşur olmaktadırlar…
İnsan her ne olursa olsun özünü değişmemelidir…
Siyaset ve seçilme uğruna kişiliğinden tavizler verip eğilenler, seçim sonrası bellerini doğrultma adına kırıp geçirirler… 
Ne çok eğil, nede çok diklen…
Her şey kıvamında ve tadında güzeldir…
Siyasette de bu böyle olmalı, normal hayatta da bu böyle olmalıdır…
Dış etkenlerden etkilenip, yaşam tarzımızı düzenlerken, kişiliğimizi zedeleyecek tutum ve davranışlardan kaçınmalıyız ki, sonradan telafisi mümkün olmayan  veya çok zor olan hadiseler altında ezilmeyelim…
Siyaset Iğdır’ın hiç bitmeyen madenidir… 
Bu maden bugünlerde daha çok tüketilmekte, siyaset daha çok konuşulmaktadır… 
Madenler kullanıldığında  tükenir… 
Iğdır siyasetinde bitmeyen tükenmeyen  bir enerji var.  İnsanlar öylesine hor kullanırlar ki  siyaset  madenini, sanki bu madenin işletmeciliği yalnızca onlarda kalacak ve hiç bitmeyecek…  
22 Temmuz’da yapılan genel seçimlerde bu madenin bir bölümü yani iki  ocağı el değiştirdi… 
Bu değişimle birlikte  siyaset  daha çok alevlenmeye ve hırçınlaşmaya başladı… İnsanlar akılları ile değil duyguları ile konuşmaya başladılar, hararetli tartışmalara ve asıp kesmeye başladılar…
Neyse ki 22 Temmuz sendromu  daha çok uzatılmadan yerini aklıselime bıraktı ve taşlar zamanın tedavisiyle yerine oturmaya başladı…
Madeni tüketmeden aklıselim davranmalı, tek doğru etrafında birleşmeliyiz…
Kimse vazgeçilmez olduğunu sanmasın, herkesin bir alternatifi vardır. Kimse kimseye tepeden bakıp böbürlenmesin, kimse kimseyi  küçümsemesin ve mantıklı davransın…
Unutulmasın ki, hor kullanılan her maden bir gün mutlaka tükenir…

Tweet