Her seçim dönemi ezber bozulmadan ‘çantacılara yer yok’ deyip papağan gibi tekrarlıyoruz…
Peki bu çantacılar kimler…
Iğdır’da doğmuş, büyümüş, etrafı, akrabası, arkadaşı memleketinde olan,  iletişimini koparmamış, hayırda ve şerde her zaman  memleketinde olmuş birisine çantacı demek çok büyük bir haksızlıktır…
Iğdır dışında herhangi bir işimiz olduğunda, gözümüzün ilk aradığı bir hemşerimiz değilmi?  Örneğin Ankara’ya bir işimiz düştüğünde, bir Iğdır’lı arar gözümüz… Bulamadığımız zaman hayıflanır keşke bir hemşerimiz  olsaydı da işimize yardım etseydi demiyormuyuz…
İsmini unuttuklarım beni bağışlasınlar…
Bir zamanlar Ankara’da ve şimdi de bazıları görevde olan,  PTT Genel Müdürü Nuri Alagöz,  Şeker Şirketleri  Genel Müdürü  Selahattin Hun, Sağlıkta O. Nesip Kesemen, TRT’de İsa Yaşar Tezel,  Tarımda Özcan Aydın, Selçuk Önal, Milli Eğitimde Adil Selçuk, Murat  Özdemir, Çalışma Bakanlığında Müsteşar Yardımcısı Serhat Ayrım, Turizm’de Oktay Erol, Esenboğa’da Ali Çaylak,  Heyet Vural, Adil Aşırım, Yücel Artantaş, Ali Güner, Abbas Bozyel, Şamil Ayrım, Atilla Hun, Başbakanlıkta Yusuf Turan,  Gökhan Kurs, DSİ’de Sinan Karadağ, Mehmet Telek, SGK’da Hürmüz Yallı, Nihat Aras, Cemal Kılıçlı, Yücel Akbulut, Beşir Çiftlik, Servet Gürcan, Timur Aksu, Baycan Şaki, Enver Türkoğlu, Rahim Azeroğlu, İbrahim Durak, Asker Temirak, Türkmen Çayır, Mustafa Türk, Hanifi Yıldırım, Hüseyin Karabağ, Bülent Önal, Aziz Yeşil, Yardım Artantaş, Muhammet Ali Artantaş, Sinan Oğan, Kemal Gürel, Oğuz Aşırım, Güven Gürel, Ümit Gürel, Cabir Dedeği ve dediğim gibi ismini hatırlayamadığımız onlarca hemşehrimiz bulunmaktadır.
Ankara bürokrasisinin dışında İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da, Antalya’da ve de yurt dışında binlerce kalbi Iğdırla çarpan işadamımız  gurbetçimiz bulunmaktadır...
Yukarıda ismini sıraladığım ve birçoklarının ismini anımsayamadığım için yazamadığım hemşerilerimiz  gerek eğitimlerinden ötürü ve gerekse üstlendikleri görevlerden ötürü  Iğdır dışında bulunmakta ve görevlerini sürdürmektedirler.
Çantacı diye tabir ettiğimiz o kişilerin aileleri, yakınları, eş ve dostları Iğdır’da olmasına rağmen, Allah gecinden versin öldüğümüzde bizi memleketimize defnedin vasiyetinde bulunmalarına rağmen, adları bir şekilde çantacıya çıkarılmakta ve toplum arasına ikilik  tohumu ekilmektedir…
Bölünmüşlük azmışcasına birde çantacı sözü bu bölünmüşlüğü bir kat daha artırmaktadır…
Iğdır halkının bir bu kadarı yurt dışındadır.
Bir bu kadarı da il dışındadır…
Şimdi il dışında yaşayan, ancak Iğdır hapşurduğunda grip olan bir hemşerimizi Iğdır’lı saymayacak mıyız…
Eğer bir kişi Iğdır’dan okul, iş ve başka bir sebepten ötürü ayrılmış ve bir daha Iğdır’a dönmemişse ve uzun yıllar ailesi ile birlikte Iğdır dışında yaşamışsa zaten gelip Iğdır’dan aday olma gibi bir düşüncesi olmaz… Eğer o kişi Iğdır’dan aday olma gibi bir düşünceye kapılıyorsa mutlaka bir altyapısı ve iletişimi vardır.
Kendi insanlarımızı ottan sudan bahanelerle karalayıp yıpratmayalım…  Bütün Iğdırlıyı Iğdır’a hapsetsek, dışarıda hiçbir Iğdır’lı olmasa dahamı iyi olur…
Lütfen ufkumuzu açalım… Kısır siyasi çekişmeler adına toplumu bölüp parçalamayalım…
Dışarıda lobisi olmayan bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir. Kendi değerlerimizi  siyasi çıkar adına karalayıp yıpratmayalım.  Her bir Iğdır’lı bizim için çok değerlidir. Seversiniz sevmezsiniz o ayrı, oy verirsiniz vermezsiniz oda ayrı, ama o kişilere Iğdır’lı değillermiş gibi muamele yapmanız hem etik değildir. Hemde şık değildir...
Umarım kişisel hırslarımızı birtarafa bırakır, daha çok toplumsal düşünmeye meyil ederiz...
Unutmayalım ki, herkesin bir alternatifi vardır...

Tweet