Toplum benden, sizden, onlardan o kadar çok şey bekliyor ki,  yerine getirmek için bayağı bir mesai harcamak gerekiyor…
Toplumun bitmez tükenmez talepleri vardır. Bu taleplerin yöneltildiği kişi veya kuruluş, yöneltilen talepleri değerlendirir, olması gerekenlerin, yapılması zaruri olanların altını çizer ve uygulamaya geçirir…
Aslında, bizde toplumdan çok şey bekliyoruz…
Toplum, bizim her şeyi tüm çıplaklığı ile dile getirmemizi istiyor. Her şeyi onların algılamak istediği biçimde ve hatta daha ağır ifadelerle dile getirilmesini bekliyor…
Konuyu biraz daha netleştirmek gerekirse…
Siyasi bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte okuyucu, yazarın acımasız ve çok radikal bir anlayışla kalemini oynatmasını istemektedir… Kendi duygu ve düşüncelerinin birileri tarafından topluma yansıtılmasını beklemektedir…
Elbette toplum bizden birçok şey beklerse, bizde toplumdan bazı şeyler bekleriz…
Mesela toplumu oluşturan fertler, duruşlarını sergilemelidirler… Yazardan bekledikleri duruşu, birazda kendileri ortaya koymalıdırlar… Yazar iki yazarsa, birde toplum fertleri öne çıkmalıdır… Kimse kimseyi yemez, kimse sen niye orada durdun diye yaygara koparmaz, kimse “senin çocuğun nerede, biliyor musun?” diye, ölü yerlerinde çaresizlik sergilemez…
Evet, toplum bizden çok şey bekliyor, bunu biliyor ve üzerimize düşeni adap kuralları dışına çıkmadan, yalan ve iftiradan uzak durarak yerine getirmeye çalışıyoruz…
Ama sizlerde üzerinize düşeni lütfen yerine getirin ve tepkinizi koymanız gereken yerde, yine adab-ı muaşeret kuralları içersinde tepkinizi koyun…
Herkes bir başkasından bir şeyler beklemesin. Sorumluluk alınmayan hiçbir mücadele, başarı getirmez… Öncelikle sorumluluk almalıyız. Siyasette, ticarette yaşamın her alanında mutlaka sorumluluk sahibi olmalısınız…
Ben işkembeden konuşmayı sevmem, sözüm kişilerin yüzüne açık ve nettir. Belki bu tutumumdan ötürü maddi zararlarımda olabilir. Belki etrafımdaki bazı kişiler bu tutumumdan rahatsız da olmuş olabilirler. Ama hayatın ebedi olmadığına, kalp gözüyle inanan birisi olarak, gelip geçici heva ve heveslerin akıntısına kapılmamak için yoğun çaba gösteririm… 
İnsan öldüğü vakit, ruh o insanla birlikte mezarlığa kadar gider, beden mezarlığa bırakıldığında ruh ondan ayrılır ve ölenin kendisi olduğunu o zaman anlar, para, pul, makam şöhret mezarlıktan ayrılıp gelir. Yalnızca amel ayrılmaz… Amel iyiyse ona göre mükâfat alırsın, kötüyse ona göre cezalandırılırsın…
Gerçek bu ise eğer, kime neyin karşılığında eğilmeye değer ki…
Evet, toplum benden, sizden, herkesten bir şeyler bekliyor…
Bizde toplumdan bir şeyler bekliyoruz…
Kimse dünya malı için küçülmesin… Rızkı Allah verir… Eğer sizin rızkınız Allah katında ayrılmışsa, kimse onun önüne geçemez… Ya da o rızk size Allah’ın izniyle ulaşmayacaksa, kim ne yaparsa yapsın yinede o rızk size nasip olmaz…
Lütfen herkes dik dursun ve sözünü mertçe söylesin… Unutulmasın ki taraf olmayan bertaraf olur… Klasik üsluplarla, korku politikasıyla, karı koca siyasetiyle sonuç alınmaz…
Başarının sırrı kararlılıkta yatar…
Eğer inandığınız davayı kararlılıkla sahiplenir ve mücadele verirseniz, başarı sizin olur…
Aman beni görmesinler, aman ben esnafım tarafım belli olmasın, aman oğlumu işten atarlar, aman, aman, aman edersen, sonumuzda yaman olur…

Tweet