Cabbar ŞIKTAŞ İş yok, Aş yok, Siyaset yok!
Tarih : 2014-12-14
Tüm Yazılar

Cabbar ŞIKTAŞ



                Herhangi bir sıkıntı olmaz ve seçimler bir iki ay öne alınmaz ise 2015 Haziran ayında genel seçimler planlandığı gibi yapılacaktır.

                Doğrusunu söylemek gerekirse ülkemizde hiçbir şeyin garantisi olmadığı gibi, seçim takviminin de garantisi yoktur. Birde bakarsınız seçimler öne alınmış, ya da seçim yapmaktan vazgeçtik, atamayla Milletvekillerini belirleyeceğiz denilmiştir.

                Olmaz mı olur. Bu ülkede neler neler olduğuna hepimiz şahit olduk. Dolayısıyla bu da olur.  Onun için net takvim vermekte herkes güçlük çekiyor.

                Biz yinede 2015 seçimlerin Haziran ayında yapılacağını tahmin ederek sözümüzü söyleyelim.

                Yani seçimlere 3-5 ay var, ama seçim heyecanı yok.

                Aday adayları açısından kulis çalışmaları var, ama vatandaşın umursadığı yok.

                Delege var, kalabalık var, şatafat var, oy yok.

                Samimiyetsizlik var, ilgisizlik var, omurgasızlık var, haliyle oy da yok.

                Peki neden?

                Bence nedeni: Siyasete olan inançsızlık, samimi duyguların sömürülmesi, vaatlerin yerine getirilmemesi,  işsizliğin kalıcı çözüme kavuşturulamaması, suni iyileştirmelerle ekonominin iyi gittiğinin lanse edilmeye çalışılması, esnafın, tüccarın, köylünün içinde bulunduğu çıkmazın göz ardı edilmesi, ihracatçının umursanılmaması, gümrüklerdeki sorunlarının giderilmemesi, sürekli balık verilerek toplumun dilencileştirilmesi, tarım ve hayvancılıkta istikrarsız davranılması, halkın Irk ve Mezhep ekseninde kutuplaştırılması, güvensizlik ortamının oluşması, zenginin daha çok zenginleştiği, yandaş zenginler yaratıldığı, orta halli esnafın iflasa sürüklendiği, fakirin dilenciye dönüştürüldüğü, yarınlardan ümitlerin kesildiği bir seçim ortamında, elbette siyasete ilgi duyulmayacaktır.

                Hep böyle mi gidecek?

                Medyumluğum olsa bir yorum getirir, tamamı yalan bir şeyler söylerdim. Ancak yukarıda sıraladığım olumsuzlukları Türk halkının tamamı görmekte, bilmektedir.  Bilinen bu sorunların çözüme kavuşturulabilmesi için siyasi partilerin çözüm paketlerinin olması, bu çözüm paketlerinin topluma iyi anlatılması gerekmektedir.

                Halkın da, ülke geleceğini midesiyle değil de, onuruyla değerlendirmesi, yukarı da sıralamış olduğu olumsuzlukları çözüme kavuşturacak olan siyasi iradeye teveccüh göstermesi gerekmektedir.

                Ülkemizin içinde bulunduğu karmaşayı, anlaşılmazlığı, rotasızlığı, ifade belki ağır olacak ama, omurgasızlığı nasıl ve ne şekilde tarif edebileceğimizi doğrusu bilmiyoruz.

                Yaratılmak istenen algı, bunca zorluk ve zorbalıklar karşısında, zaten aklı başından gitmiş olan halkı daha da karmaşaya sevk etmekte, olayları tahlil etmelerini engellemekte, sağlıklı karar vermelerini güçleştirmektedir.

                Iğdır ve ülkemizin tamamında sorun var.

                Uyuşturucu sorunu en başta gelen sorunlarımızdan biridir.

                Fuhuş, kapkaç, hırsızlık, suç örgütlerinin şehirlerdeki yapılanmaları, kanunsuzluk, zorbalık, ahlaksızlık, hakka hukuka riayetsizlik, dini istismar ve yozlaşma, helal haram kavramının yok olması,   giderek artıyor.

                Böyle bir Türkiye’de, böyle bir Iğdır’da siyaset yapmanın zorluğunu artık sizler tasavvur edin.

                Görevde yükselme sınavıyla okul müdürlüğüne atanan kişi görevinden alınıyor, görevde yükselme sınavına girip Müdür yardımcısı olacak puanı bile olamayan bir başkası sırf mezhep ve ırkından ötürü müdür olarak atanıyor.

                Ya da bürokraside ve ticarette kişilerin değerlendirilmesi ilk olarak Mezhep ve Irkları üzerinden yapılıyor. Bu çok yanlış, bu çok duygusuz, bu çok insafsız, yok etmeyi hedefleyen bu anlayışların toplumun tüm katmanlarına nüksetmemesi için öncelikle siyasetin atması gereken adımı atması gerekmektedir.

                Böyle bir adımı atanı, nefsine kapılıp alkışlayan, yanlışını doğru kabul eden aynı suçu işlemiş sayılır.

                Toplum olarak önceliğimiz liyakat ve yetenek olmalıdır. Liyakati ve yeteneği olmayan her kimden olursa olsun, topluma faydası olmaz, bilakis zararı olur. Benden olsun çamurdan olsun anlayışı faşizanlıktır. Faşizmde yeniden hortlatılmaya çalışılsa da miadını doldurmuştur.

 

                 Acizane kaleme aldığım yazılarımın sonunu her zaman bir temenniyle kapatmak istemişimdir. Bu günde öyle yapacağım. Umarım toplumun akil insanları, aklıselim davrananları, yanlışa yanlış der, doğrunun yanında olurlar. Hakkı savunmaktan geri durmazlar. 

Henüz yorum yapılmadı!

Bu içerik için yorum yapılmadı. Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanınız.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası