Ekrem BAYDAR Benim Günahım Yoktur
Tarih : 2015-02-02
Tüm Yazılar

Ekrem BAYDAR



Geçen gün bir komşumuzun taziyesine gittim. Kendisini bir kez daha rahmetle anarken yakınlarına da tekrar başsağlığı diliyorum. Biliyorsunuz taziyeyi idare eden mollalar sadece taziye çadırına gelen kişilere Fatiha demekle görevliymişler gibi  “Fatiha” demekten başka bir şeylerden pek fazla bahsetmezler. O da gelen gidenin çokluğundan olsa gerek. Arada uzun bir zamanı olunca de bazı benim gibi kravatlıları, zengin ve tanınmışları da görünce kendi bilgeliklerini ispatlarcasına,  bazı ayetlerden ve hadislerden bahsederler, yorumlarlar. İşte böyle bir arada Molla Efendi: “Ey cemaat,  bu gün Cuma akşamıdır. Günlerin en hayırlısı Cuma, ayların da en hayırlısı Ramazan ayıdır” dedi. “Allah her Cuma akşamı günahkâr kullarının günahlarını bağışlar.” dedi. Buraya kadar bir diyeceğim yok, sorulması gereken sorularım olsa da kendimce susmayı tercih ettim. Asıl ondan sonra kafamda bir sürü soru belirdi. Akşamdan beri elimde kâğıt kalem ha bire hesap yapıyorum ve bir türlü işin içinden çıkamıyorum. Molla; peşine devam etti. “ Allah her Cuma akşamı bir saniyede, yanlış anlamayın bir saniyede tam 600.000 (Alt yüz bin) kulunun günahlarını bağışlıyor.

          İşte Cuma günü böylesine mübarek bir gündür.”  

Ben hemen kafamda dakikaları saniyeye, saatleri dakikalara,  haftaları günlere,   yılları aylara çevirmeye başladım. Hocaya da taziyenin saygınlığından dolayı soramadım. Bir de sizlere sorayım dedim.  Durmadan hesap yapıp duruyorum. Kendi hesabıma şaşırıp duruyorum. Üstelik fen okudum ayıp olmasın ama hesabım da fena değil.Şimdi bakın Allah bir saniyede 600.000 kulunun günahını bağışladığına göre, bir dakika 60 saniyedir. 60x600.000=360.000.000 (Üç yüz altmış milyon) eder. Yani bir dakikada üç yüz altmış milyon kulun günahı bağışlanır demektir. Bir saat 60 (Altmış) dakikadır.  Yani bir saatte 60X360.000.000= 21.600.000.000 (yirmi bir milyar altı yüz milyon) eder. Bu ne demek! Yani Allah bir saatte yirmi bir milyar altı yüz milyon günahkâr kullarının günahını bağışlıyor. Bir gün de 24 saat olduğuna göre 24 X 21.600.000.000 = 518.400.000.000 (Beş yüz on sekiz milyar dört yüz milyon) günahkâr kulun günahları bağışlanıyor. Allah sadece gece ya da gündüz bu günahları bağışlasa o zaman da 259.200.000.000 kullarının günahını bağışlar demektir. Artık bunun ayını, yılını da varın siz düşünün, siz hesaplayın.Dünya nüfusu yaklaşık 7 milyardır. Bunun bir buçuk iki milyara yakını Müslümandır. Bu durumda bırakalım Müslümanları,  yeryüzünde günahkâr kul yoktur,  olmayacak bu hesaba göre…  

        Evet, tövbe kapısı her zaman,  gece gündüz, her saniye açıktır. Ancak Eğer Allah bir saniyede 600.000 günahkâr kulunun günahını bağışlarsa, tövbe kapısı sonsuza dek ardına kadar açık kalsa da, kimse o kapıya gitmeyecek demektir. Çünkü günahkâr kul kalmamıştır.  Haydi, bırakalım sadece günahkâr kulları, bir buçuk milyar Müslüman her gün tövbesini bozsa da yine bu rakamı tutturmak mümkün değil. Ya ben hesap bilmiyorum, ya da Molla sayıları bilmiyor.  Biliyorum başta mollalar olmak üzere birçok kişi bana kızacaktır ama ne yapayım kafamdaki sorulara cevap bulamadan da rahat edemiyorum. Bana verilen her sorunun mantıksız cevabından yeni bir soru çıkıyor. Buna cevap ararken de bu sefer de dinsiz, imansız ilan diliyorum.

          Ablamın taziyesinde bizim Melle yağmurun bereketinden bahsediyor, adeta üfürüyor.  Ben de;  “Hocam bu yağmur nasıl oluyor da yere tane tane düşüyor da, kovadan boşalır gibi dökülmüyor?”  diye bir soru sordum.  Bana verdiği cevap aynen şöyle; “Allah’ın çok büyük kalburları, elekleri var. Her nereye yağmur yağmasını istiyorsa, rahmet yağmasını istiyorsa,  o işe görevli meleklerine emreder, onlar da o kalburları denize daldırarak doldurup istenilen yer üzerinde,  un elercesine eleyerek yağmur yağdırırlar. Oraya yağan yağmur kalburun deliklerinden tane tane çıktığı için yere de tane tane düşüyor.” dedi.  Ağabeyim bana bakıp karşılık verme durumumu fark edince,  beni dışarı çağırıp “Her şeye burnunu sokma.  O Kuran’ın dediğini diyor,  Her halde sen hocadan çok bilmiyorsun” diyerek beni taziye çadırından kovdu.  Bunca yıl bana bilimsel olarak öğretilen Oksijen, Hidrojen, atom, atomların yönü,  mol, molekül kavramı, yer çekimi kanunu, buharlaşma, su sirkülasyonu,  o anda heba oldu gitti. Ben bir şey diyemedim, yapamadım.

        Şimdi Allah aşkına siz söyleyin, benim yerimde siz olsanız ne yapardınız? Hiçbir şey yapamazdınız. Çünkü din adına konuşulan her yalan doğru kabul edilir. Hele bu yalanı bir Molla ya da bir Melle söylerse, o zaman da o yalan şüphe götürmez, tartışmasız doğru kabul edilir. Senin,  benim bilimsel olarak öğrendiklerim ve öğrettiklerim doğrular da yalan olur.

  1. Sözer SAYAN 2015-02-02 17:24:43

    Bugünlere nasıl geldik Ekrem , bu yazdıklarına inanan milyonlar var , afedersin birinin kıçının kılı olmağı mübarek gören var .. O mollalar değilimdir ki geri kalmışlığımızın asıl sebebi.

  2. mehmet emin karadeni 2015-02-05 14:35:12

    Hocam espirilerine bayılıyorum.

  3. Y. ALTAY 2015-02-06 07:55:05

    Bize dini bilgiler veren,bizi aydınlatan mollalara. din adamlarımıza saygı duyuyorum.Her meslekte olduğu gibi bazı din alimlerininde çağımıza göre kendilerini yenilemelerini arzu ediyorum.

  4. sefer ali 2015-02-07 22:44:32

    Ekrem hoca bu hususta en iyisi dini diyaneti kimseyle tartismamaktir cunku dogmatiktir

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.